Cihan Tuğal

Sosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe
11.11.2025
221

Bir yanda cinsel tacizciler, diktatörler, hırsızlar, milyarderler… Diğer yanda ezilen kesimlerin geniş bir cephesi. Çoğunluk, tercihini ikincisinden yana yaptı.

Trump ve Amerikan sağı, Mamdani’yi New York belediye başkanlığına seçtirtmemek için Demokratik Partinin en kirli zenginleriyle birlikte aylardır uğraşıyorlar. İnanılmaz paralar döküldü. Çirkin iftira kampanyaları düzenlendi. Demokratların eski belediye başkanlarından Bloomberg, kesenin ağzını sonuna kadar açan dolandırıcı iş adamlarından. Fakat partinin önde gelen isimlerinden bazıları kendi ağlarını Trump ve Cuomo için seferber ettiyse de, Demokratik Parti teşkilatının ana mekanizmaları harekete geçirilmedi. Başka bir deyişle, parti şimdilik Mamdani’nin kazanmasına izin verdi. Zira savaş ilan etse, büyük bir bölünmeye yol açabileceğinden korktu.

Yine de azımsamayalım, kentin yarıya yakını açıktan açığa cinsel saldırganlıkla, talancılıkla ve yolsuzlukla özdeşleştirilmiş Cuomo’nun arkasında durdu. Erkek egemen toplumun temel özelliklerinden olan tacize ve tecavüze müsamaha, yerleşik düzenin diğer özelliklerini koruma isteğiyle de birleşince, müzmin bir canavar ehvenişer olarak benimsendi sağ ve merkezci kesimler tarafından.

Türkiye’de sığ bir “İslamcı mı, Kemalizm düşmanı mı” tartışması aldı başını gidiyor ama kampanyayı takip eden herkes farkında: Mamdani’nin ana mesajı da gönüllüleri asıl harekete geçiren itkiler de hayat pahalılığından ve iki ana parti elitinin talancılığı ve tacizciliğinden duyulan rahatsızlıktı. Kiraları donduracağını, otobüsleri ve çocuk bakımını bedava yapacağını vadetti ve bu sayede seçildi. Filistin yanlısı olmasının da tabanı coşturan bir etkisi oldu. Müslüman olmasının bunda elbet etkisi vardı ama Amerikan sosyalistlerinin çoğu zaten on yıllardır Filistin yanlısı bir çizgiye kaymakta. Amerika’da dışlanan ve ezilen bir kimlik olan Müslümanlığıyla gurur duyuyor fakat İslamcı değil. LGBTQ dostu bir siyasetçiyi “İslamcılık”la ilintilendirmek abesle iştigal. O halde gerçekten neyi temsil ettiğine bakalım.

Dünya finans sermayesinin başkentine ilk defa bir sosyalistin belediye başkanı seçilmesi, toplumda ciddi bir çalkantıya işaret ediyor. Mamdani’nin programı ana hatlarıyla sosyal demokrat. Sosyalist değil. Buna rağmen var olan koşullarda gerçekleştirilemeyecek talepler içermesi hasebiyle de Marksist literatürde “geçiş programı” denilen, topluma temel haklarını hatırlatan, mücadeleye davet eden, bu mücadelenin sonunda egemen sistemin sınırlarını gösterip daha devrimci mücadelelere teşvik edeceği umulan programları andırıyor. Yani maddelerinden ziyade genel ruhu öne çıkarılması gereken bir hamle.

Ancak Mamdani, altı ay önce durduğu noktaya göre merkeze kaymış durumda. Financial Times dahil kimi yerel ve ulusal haber kanalları, New York zenginlerinin lobi faaliyetleri sonucunda bazı antikapitalist tavırlarını gevşettiğini iddia ediyor, henüz kanıt sunmadan. Başka konularda ise daha somut göstergeler var. George Floyd ayaklanmaları sırasında polis teşkilatına yönelttiği “ırkçı” etiketinden dolayı özür diledi Mamdani. Kendisine yanlışlıkla atfedilen “İntifadayı küreselleştir” sloganının kullanılmasını caydıracağını ilan etti. Elbette bu sloganlar ve sözlere başvurulmadan da İsrail’in ve polis teşkilatının gücü dağıtılabilir. Fakat eyalet valisi (“ılımlı” Demokrat) Hochul ile yaşayacağı etkileşim veya çekişmeler sonucu vergilendirmeden geri adım atması ihtimali, bu adımların daha genel bir değişimin parçası haline gelebileceğini gösteriyor. Politico benzeri ana akım medya kuruluşları, hakim çevrelerin bu umudunu açıktan ifade ediyor üstelik.

Burada asıl bakmamız gereken, aylardır kapı kapı dolaşan elli bini aşkın (kimi kaynaklara göre yüz bin) Mamdani gönüllüsünün ve diğer toplumsal hareketlerin başkan daha da merkeze kayarsa ne tavır alacağı. Eğer örgütlü toplum güçlerini birleştirip, Mamdani’ye taviz verdirtmeye kararlı çevrelere meydan okursa durum değişir. Halk hareketlerinin mealen, “Burjuvazinin kaynaklarının bir kısmına el koymadan, verdiğin sözlerin hiçbirini yerine getiremezsin” mesajını vermesi gerekiyor belediye başkanına.

Halk bunun yerine, “Görelim başkan neyler, neylerse güzel eyler” tavrı takınırsa, Mamdani dönemi büyük hayal kırıklığıyla sonuçlanacaktır. Böyle bir durumda, dört senenin sonunda, sokaktaki hakim cümlenin, “Bu siyasetçilerin hepsi aynı, hepsi yalancı” olacağı kesin. Siyasetçilere dair ezberleri tekrarlamak çok kolay, Mamdani’nin çizgisi de bunu kolaylaştırabilir.

Bu noktada, Mamdani gönüllülerini örgütleyen kuruluş DSA’nın (Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri) nitelikleri ve kitlelerle etkileşim kalıpları devreye giriyor. DSA geçtiğimiz yıllarda da büyük atılımlar yaptı. Ama bu dalgalarda mobilize olan yüz binlerce insanın ancak çok çok küçük bir kısmı ilk heyecan geçtikten sonra örgütte aktif kalıyor. Bernie Sanders dalgası bunun en sarsıcı örneğiydi. Seçim dönemlerinden bir süre sonra toplantılara gelen insan sayısı düşüyor. Doğru düzgün siyasi tecrübe birikimi yaşanmıyor. Ciddi bir sosyalizm formasyonu edinmiyor gönüllüler.

DSA durumun farkında ve bu eğilimleri değiştirmeye çalışıyor, çeşitli yöntemler kullanarak. Yine de özellikle yeni kuşaklarda, heyecan geçtiği anda (Özellikle Amerika’da giderek asosyalleşen ve insanı ekrana mahkum kılan) rutin hayata geri dönme güdüsü ağır basıyor. Dünya ve Amerikan tarihinin gidişatından dolayı 35-70 yaş arası kuşaklarda sosyalist sayısı zaten gayet az. Gençlerin örgütsüz ve asosyal halleri siyasi çalışmaları ciddi baltalıyor bu yüzden.

Dolayısıyla önümüzdeki esas soru şu: Mamdani’yi seçtiren on binlerce kişi evlerine mi dönecek, yoksa toplumun her hücresinde sosyalist taban örgütlenmeleri kurarak başkanı verdiği sözler için mücadele etmeye mecbur mu bırakacak? New Yorkluların bu soruya pratikleriyle vereceği cevap, dünya kapitalizminin gidişatını değiştirebilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar