Demiray ORAL
Kısaca “tablet” denen bu aletler var ya bir tek portakal suyu sıkmıyor sabahları, başka ne halt varsa yapıyor.
Çok affedersiniz “halt” dedim, çünkü öyle eli ayağı oluyor ki adamın bir müddet sonra bildiğin bağımlılık yaratıyor.
Bağımlılık da benim sinir yaylarımı hafiften yerinden oynatıyor...
Bu sabah bizim tablet ustadan öğrendim ki, AKP’li vekiller de CHP’nin “müstesna” ismi İsa Gök’ün sinir yaylarını yerinden oynatmışlar.
“İntikam mavrası” yapmışlar kendilerince.
İsa Gök, milletvekili yemini boykotundan geri adım atıp Meclis kürsüsüne çıkarken, “Gel buraya diz çök. Hadi, hadi diz çökerek yap” diye bağırmışlar.
CHP’nin “dilinin kemiği olmayanlar kontenjanından delikanlı milletvekili” İsa Gök de kürsüye çıkıp “Sayın Başkan sol tarafa sahip olun. Halkın önünde kimin ne yapacağını tarih gösterecektir” diye mukabele etmeye çalışmış bu mavralara.
Kıymetli okur hatırlar sanırım.
İsa Gök, bu kez “sol taraf” diyerek sadece yön üzerinden tarif ettiği AKP grubunu, kısa müddet önce gayet kriminal bir biçimde “Parlamentonun yarısı Fethullah Gülen çetesi mensubu” diyerek tanımlamıştı.
“Halk” der demez de İsa Gök, iki dakika bile düşünmeden hafızamızda “mahalle mahalle, sokak sokak taşlı sopalı direniş çağrısı” beliriyor elbette.
Neye karşı direniş çağrısıydı bu?
“Yeni bir anayasa yapılmasına” karşı.
Seçimden sonra ise malum vaka gerçekleşmiş ve CHP’nin akıllara ziyan yemin boykotu başlamıştı.
“Gerekirse sonsuza kadar” sürecekti bu eylem... Bu esnada İsa Gök de iyice gaza gelip, “AKP’ye diz çöktüreceğiz” diye partisi ve kendisi için “altın vuruş” dozunda bir laf sarkıtmıştı ortama.
Cevabı da bizzat Başbakan Erdoğan, “Tükürdüklerini yalayacaklar, gelip yemin edecekler” diye vermişti.
Sonrası malum...
CHP’de hesaplar yine tutmadı, “sonsuzun sonu geliverdi”, Gök hariç bütün parti grubu yemin etti.
Bir tek İsa Gök, Silivri’deki arkadaşlarıyla dayanışmak için “aslanlar gibi” direnmeye devam etti.
Buraya kadar hepsine eyvallah da ben başka bir şeye takıldım, öğrenince.
Meğer İsa Gök’ün 80 küsur yaşındaki babası, Başbakan Erdoğan’ın “Tükürdüklerini yalayacaklar”sözlerini televizyondan duyduğunda hüngür hüngür ağlamış.
İsa Gök’ün, babasının ağlamasına asabı bozulmuş, o da sinirden ağlamış.
Bu olayı anlatırken, “O günden sonra yemin etmem mümkün değildi” demiş Gök.
Bu nedenle de milletvekilliğinin düşme noktasına geldiği son âna kadar yemin etmemiş anlayacağınız.
Buna da hiçbir itirazım yok.
Babasının ağlaması adamın içine lök gibi oturur, sen de ağlarsın.
Ağlayabilen adam da ağlamamayı marifet sayandan evladır ayrıca gözümde.
Peki, neye takıldın öyleyse derseniz, izah etmeye çalışayım.
Önce yaşlı babasını, sonra İsa Gök’ü ağlatan bu vaka bana yine aynı şeyi söyletti: Şu siyaset ne pis iş be kardeşim!
Milletvekilliği ne vazgeçilmez bir makam.
Başbakan “o lafı” ettiğinde Gök’ün babası ekran başında ağlıyor?
Neden ağlıyor?
Çünkü oğlu da dâhil bütün CHP’lilerin Erdoğan’ın tabiriyle “tükürdüklerini yalayacaklarını”biliyor.
Bundan öyle emin ki, düşecekleri duruma peşin peşin ağlıyor.
İsa Gök, babasının o halini görünce ağlıyor (Çünkü o da filmin sonunun nasıl olacağını biliyor).
Ve ruh hâlini anlatırken “O günden sonra yemin etmem mümkün değildi” diyor.
Ama vekilliği düşme noktasına gelince “eli mahkûm” gidip, AKP’lilerin “hadi diz çök” mavraları arasında yemin ediyor.
Gerekçe, “AKP’lileri sevindirmemek için...”
Gerçek: Milletvekilliğini elinin tersiyle itemediği için...
Çünkü halktan “sokak sokak, taşlı sopalı direniş” yapmasını istemekten çok daha ağır bir eylem bu, maalesef.
Gök’ün babasının ruhunda, oğlunun yemin ettiği haberini okurken bu kez nasıl fırtınalar koptu bilinmez.
Ama bence fazla üzülmesin.
Çünkü bu ne İsa Gök sorunu, ne de CHP.
Parti adı, vekil adı ya da mevzu fark etmez.
Bu, İsa Gök’ün AKP’lilere atfettiği ifadeyle bir çeşit “diz çökme” sorunu.
Mevki, makam önünde, daha doğru ifadeyle yaşamın küçük iktidarları önünde bir “diz çökme”sorunu.
Acaba o küçük iktidarlar “hadi diz çök” diye çılgınca haykırırken karşı çıkabilen, ilkeleri için koltuğunu elinin tersiyle itebilen adamlar (kadınlar) ne zaman olacak bu memleketin Meclis’inde?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013