Hangi birini yazayım?

Öyle çok acayip şey oluyor ki memlekette şunu yazsam ötekinin hatırı kalacak, ötekini yazsam berikinin boynu bükük.

En iyisi hepsini yazayım, kısa kısa yazayım. Umarım vaziyeti özetleyeyim derken, okuyanda “Olay Türkiye’de geçiyor” hissiyatı yaratmam...

1 – “İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” durumu budur işte dedim duyunca. Utandım. İzah edeyim hemen. Geçen gece 5N1K’yı izliyordum. Ergenekon davasından dört senedir tutuklu olan gazeteci Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan konuktu. Duruşmalarda, görüşlerde geçen ergenlik senelerini anlatırken hüzünlü ama dimdikti. Her çarşamba görüş gününde babasını görebilmek amacıyla Silivri’ye gittiği için okulunun (Avusturya Lisesi) tasdikname verdiğini söylediğinde ise utandım. Çünkü gündem canavarı misali yaşamama rağmen bu zulümden haberim bile yoktu. Bir genç kız hapisteki babasını haftada bir gün görmek hakkını kullanmak istiyor ve bu nedenle okulundan atılıyor. Bu nasıl bir okul, burası nasıl bir memleket, biz ne zaman böyle olduk ve ben kulak kesildiğim dünyanın dışındakilere nasıl bu kadar sağır kalabildim? Yuh olsun...

2 – Biz Türklerdeki “Ermeni” problemini uluslararası psikologların incelemesi lazım kesinlikle. Bir ülke, parası için yapılan simgenin Ermenistan para birimi simgesine benzemesini en hafif deyimle“talihsizlik” olarak algılar mı yahu? Üstelik bunu yapanlar Taksim’deki “münferitler” değil, okuduğumuz gazeteleri yapan izlediğimiz televizyonlarda konuşan, “gizli beyaz bereliler”. Kulp da hazır. “Sosyal medya gün boyu bu eleştirilerle yıkıldı” deyip daya haberi gitsin. Ermenistan’ın araklamaktan hicap duyduğumuz simgesine ait para birinin adı “Dram”mış. İyi, zaten hepiniz dramsınız!

3 – Haftanın esprisini açıklıyorum: “Hepiniz Ermenisiniz hepiniz piçsiniz” pankartları taşınan Hocalı Mitingi için inceleme başlatılmış. Vay vay vay! Yani inceleme soruşturmaya, soruşturma davaya dönüşebilir. Eee sonra ne olacak o pankartları taşıyanlar bulunacak ve bağımsız yüce Türk yargısından ceza mı alacak? Dalga geçmeyi bırakın artık... Hrant Dink’in devlet onaylı katillerine bile dokunulamazken, kimden neyin hesabını soracaksınız? Bu memlekette “Ermeni” kelimesini “küfür”olarak kullanmak maalesef devlet geleneğidir ve bu “küfrü” etmenin hiçbir cezası yoktur!

4 – Devletin saatli maarif takviminin her yaprağında şöyle yazıyor galiba. “Bugün doğacak çocuklara isimler; erkek: Münferit, kız: Dış mihrak.”

Bu ikisi kardeştir kıymetli okur. Vaziyete göre bir o sahne alır bir öteki. Misal 12 Eylül öncesinde ortalık karışıkken dış mihrak sahnedeydi, darbe olup işkenceler başladığında abisi münferit ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan’ın dediğine göre Hocalı Mitingi’ne de gitmiş bizim münferit. Ama İçişleri Mütehassısı İdris Naim Şahin onu görmemiş. Gördüyse de tanıyamamış diyeceğim ama bu imkânsız, bizim siyasetçiler gayet iyi tanır münferidi.

5 – Erdoğan’ın münferit adlı arkadaşı Hocalı Mitingi için kullanması, hemen ardından da Adıyaman’da Alevilerin evlerinin işaretlendiğinin ortaya çıkması İçişleri Mütehassısı Şahin için talihsizlik oldu. Şahin“Bu olay münferit” diyemediği için “Çocukların işi” demek zorunda kaldı. Olayı da çözmüş zaten Sayın İçişleri mütehassısı. “Evlerin duvarlarındaki işaretlerin yerden yüksekliği de bunun çocuk işi olduğunu gösteriyor” diyordu kameralara gülümseyerek. Olabilir, illa ısrar edip “Hayır, cüce faşistlerden oluşan bir grubun” işi de olabilir filan demeyeceğim. Ama Emniyet ve Valiliğin tam konuyla ilgili soruşturma başlattığını açıkladığı sırada onların amiri konumundaki kişinin “Çocukların işi” deyip “suçlu”yu açıklamasının güzelliğine de dikkatinizi çekmeden geçemeyeceğim.

6 – “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ifadesini bir insana benzetsen kime benzetirsin diye sorsalar hiç düşünmeden Süleyman Demirel derim. Ama haberiniz olsun “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” Demirel’e ihanet etti. Ve ondan davacı oldu. Lafın kısası 28 Şubat soruşturmasında Demirel hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Hem de “o”gerekçeyle. Başımıza taş yağacak valla...

[email protected]