DOĞAN ÖZGÜDEN
Zaman hızlı, çok çok hızlı geçiyor… Sürgünümüz neredeyse yarım yüzyıla ulaşıyor…
1971 yazıydı… Demokratik direniş örgütlenmesi için Brüksel, Paris ve Stockholm’da konakladıktan sonra, Türkiye’de açılan, benim de sanık olarak arandığım TKP davası üzerine dönemin en eski siyasal sürgünlerinden, parti genel sekreteri Zeki Baştımar’la Doğu Berlin’de görüşüyorduk.
Sormuştu: “Sürgünde ne yapacaksınız?”
“Sürgünde kalıcı değiliz” demiştim, “Belli görevleri yerine getirdikten sonra en kısa zamanda yine illegal yollardan Türkiye’ye döneceğiz.”
Acı bir tebessümle yanıtlamıştı: “Sanmam. Biz de o niyetlerle çıktık Türkiye’den. Bakın, kaç yıl oluyor, hâlâ buralardayız. Gerçekçi olmak lazım... Siz de uzun sürgün yaşamına hazırlıklı olun.”
Bir yıl sonra, 1972’de Paris’te tanıştığım en eski sürgün komünistlerden Fahrettin Petek de benzer şeyler söyleyecekti.
Haklıymışlar… Tam 48 yıl oldu, hâlâ sürgündeyiz… 3’ü başlangıçta Türkiye’ye hemen geri dönmek umuduyla illegalde geçen toplam 48 yıl… Brüksel’de kurduğumuz İnfo-Türk ve çok kültürlü Güneş Atölyeleri’nin bir ay önce 45. yılını kutladık…
…
Evet zaman hızlı geçiyor.
Tam yedi yıl önceydi… Yine böyle soğuk bir Aralık gününde, Avrupa’daki sürgünler olarak Avrupa Sürgünler Meclisi’ni kurmak üzere Köln’de ilk kez bir araya gelmiştik. 12 Mart 1971 darbesinden beri ülkelerinden kopartılan ya da kopmak zorunda bırakılanların ilk örgütlenme girişimiydi.
O yıl bu girişimi başlatan ve tüm zorluklara rağmen bugüne getiren, sürgünün sesini uluslararası platformlarda duyuran arkadaşlara teşekkür ediyorum.
2012 buluşmasından bu yana hepimizi üzen kayıplarımız oldu.
En son sevgili Teslim Töre’yi sonsuzluğa yolcu ettik.
Sürgündeki tüm demokratik ve barışçıl girişimlere olduğu gibi Avrupa Sürgünler Meclisi’nin kurulmasına da katkıda bulunan özverili yoldaşlarımızdandı.
Şimdi Üsküdar’da, yoldaşı Sinan Cemgil’in yanında yatıyor.
Bittabi Türkiye’ye dönmeyip sürgün toprağında yatanlar, külleri Atlantik Okyanusu’na ya da İstanbul Boğazı’nın sularına serpilenler de var…
Bizden önceki sürgün kuşağından Nazım Hikmet Moskova'da, Sabiha Sertel Baku'da, Zeki Baştımar ve İsmail Bilen Almanya toprağında yatıyor, Prof. Fahrettin Petek’in külleri hem İstanbul Boğazı’na, hem de Normandiya açıklarına serpildi.
Bizim kuşaktan Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve Uğur Hüküm’ü Paris’teki Père Lachaise’de toprağa verdik… Nihat Akseymen’in külleri ise Heybeliada açıklarında Marmara’nın sularına kavuştu. Nubar Yalım Hollanda’da, Garbis Altınoğlu Belçika’da toprağa verildi.
Ne yazık ki, sürgünü yaşamış ve de sürgünde yaşamını yitirmiş olan özgürlük savaşçılarının tam bir listesi oluşturulabilmiş değil.
Kuşkusuz, sürgün yaşamış olanların anılarında ya da yaptıkları yayınlarda da bu konuda bazı veriler yer alıyor. Aynı konuda birey olarak ya da kurum olarak yapılmış, ama kamuya açılmamış değerli çalışmalar da vardır.
En son, Melike Demirağ’la birlikte 1980 sürgününü yaşamış olan dostumuz Şanar Yurdatapan, yıllardan beri başarıyla yürüttüğü Düşünce Suçuna Karşı Girişim’in bir ürünü olarak internette oluşturduğu Düşünce Suçları Müzesi’nin bir bölümünü sürgüne ayırdı. İsteği üzerine, olabildiğince kapsamlı bir liste oluşturabilmesi için sevgili Engin Erkiner’le birlikte biz de katkıda bulunmaya çalıştık. Hâlâ çok eksikler var…
Şimdiye dek yapılmış çalışmaları bir araya getirip gerekli irdelemeleri yaptıktan sonra tüme yakın bir liste çıkartarak bunu araştırmacılara ve bizden sonra gelecek kuşaklara bir baz olarak sunmak, Avrupa Sürgünler Meclisi’nin önünde bir görev olarak duruyor.
Köln toplantısından bu yana kuşkusuz ülkeye kesin dönüş yapanlar ya da yaşamlarını, mücadelelerini, bir ayağı Türkiye’de, bir ayağı sürgünde sürdüren arkadaşlarımız da var…
Ama sınırlı dönüşlere rağmen yer yüzünde Türkiye çıkışlı siyasal sürgün sayısı azalacağına sürekli artıyor.
2012 toplantısındaki konuşmamda Tayyip zindanından kurtulan değerli bir dostumuzun Avrupa başkentinde yapacağı basın toplantısının hazırlıkları nedeniyle Brüksel’e erken dönmek zorunda olduğumuzu söylemiştim.
Konuğumuz, 68’in o efsanevi başkaldırı günlerinde tanıştığımız, Ant Dergisi’nde birlikte mücadele verdiğimiz, kavgamızı 1971 darbesinden sonra, biz sürgünde o Türkiye’de, kesintisiz birlikte sürdürdüğümüz Ragıp Zarakolu idi… Ragıp o sırada sürgün değildi, yurt dışına çıkıp Tayyip terörünün düşünce özgürlüğüne vurduğu darbeleri Paris’te ve Brüksel’de dünya kamuoyuna belgeleriyle açıkladıktan sonra kavgasını sürdürmek üzere tekrar Türkiye’ye dönmüştü.
Üzerinden yedi yıl geçti, Türkiye’de daha da ağırlaşan baskılar sadece özgürlüğünü değil, yaşamını da sürekli tehdit etmeye başladığı için Ragıp da bugün siyasal sürgünler safında, ne yazık ki sağlık sorunlarından ötürü şu anda aramızda bulunamıyor…
Yine o konuşmamda, Avrupa’ya göçün 50. yıldönümü dolayısıyla AKP yönetiminin çeşitli ülkelerde göz boyayıcı etkinlikler düzenlediğini vurgularken Belçika’ya özgü bir örnek vermiştim. 2014’te yapılacak kutlama organizasyonunun tamamen Gülen hareketinin Belçika’daki çatı örgütü Fedactio’ya ihale edildiğini belirtmiştim.
Ne ki, tam bir yıl sonra, 17 Aralık 2013’te malum yolsuzluk soruşturmalarının başlaması üzerine Erdoğan-Gülen ittifakı çöktüğünden Fedactio’ya verilen ihale de kadük oldu. Türk-İslam camiası bünyesindeki bu düşman kardeşler mücadelesi, hepinizin çok iyi bildiği gibi, 2015 çakma darbesinden sonra ilan edilen ohal’lerle, sadece Gülen yanlısı olduğundan kuşkulananları değil, demokrasi ve özgürlüklerden yana tüm güçleri hedef alan devasa bir insan avına dönüştü.
Tıpkı 1971 ve 1980 darbelerinden sonra olduğu gibi, 2015’in ardından da siyasal sürgünler tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Ancak açılan bu yeni sayfa öncekilerden farklıydı. 12 Mart sonrasında da, 12 Eylül’ün ardından da sürgüne çıkmak zorunda kalanlar genellikle sosyalist hareketimizde ya da Kürt, Asuri, Ermeni, Ezidi, Alevi örgütlenme ve yayınlarında faşizan baskılara hedef alınmış arkadaşlarımız olduğu halde, 2015’den sonra Erdoğan diktasının düşman ilan ettiği, sol’la uzaktan yakından hiçbir ilişkisi olmayan bir başka kategori sürgüne çıkmak zorunda kaldı…
Belçika’dan bir örnek… NATO’nun teşviki ve desteğiyle gerçekleştirilen 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonra biz sürgünleri “vatan haini” diye damgalayıp o ülkenin siyasal ve askeri otoriteleriyle istihbarat örgütlerine jurnal ederek yasal çalışmamızı yıllarca engelleyen TC güçleri arasında Brüksel’deki NATO karargahında görevli Türk subayları da vardı.
2015 çakma darbesinden bir yıl sonraydı… 8 Aralık 2016’da, aynı NATO’nun Amerikalı başkomutanı General Curtis Scaparrotti panik içinde bir basın açıklaması yapıyordu… Türkiye’de başlatılan “Gülenci subay” tutuklamalarının uzantısı olarak Brüksel’deki NATO Genel Merkezi’nde, Mons’taki SHAPE Karargahı ile Almanya, Hollanda ve İtalya’daki NATO birliklerinde görevli yüksek rütbeli 150 Türk subayı ya ülkeye geri çağrılarak tutuklandıkları ya da tutuklanma endişesiyle ülkeye dönmeyip görevlerini terk ettikleri için NATO askeri mekanizmasında ciddi bir kriz yaşanıyordu.
Bu subayların önemli bir kısmı bulundukları ülkelerden siyasal sığınma talep etmek zorunda kalmışlardı. O denli ki, NATO’nun diğer milliyetlere mensup subayları onlar için bu zor dönemlerinde yardım kampanyaları açmışlardı.
Belçika’da on yıllardır Türkiyeli sürgünler konusunda kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu Alevi, Asuri, Ermeni, Ezidi, Kürt örgütleriyle birlikte bizler taşımıştık…
Özellikle 1998 yılından itibaren Kürt, Ermeni ve Asuri lokallerine Türk faşistlerince yapılan saldırılardan sonra oluşturduğumuz birliktelik, 1915 Soykırımı’nın 90'ıncı ve 100'üncü, Dersim kıyımının 75'inci yıldönümlerinde bir dizi etkinlik düzenleyerek sürgün gerçeğini tarihsel boyutu içinde gün ışığına çıkartmayı amaçlıyordu.
1971 Darbesi'nin 35. yıldönümüne denk gelen 2006’da Ermeni, Asuri, Ermeni ve Kürt örgütleriyle birlikte bir dizi etkinlik düzenleyerek Anadolu'dan Avrupa'ya, Amerika'ya, Uzak Asya ve Okyanusya'ya bitip tükenmez göçün, özünde devlet teröründen, ulusal ve dinsel baskılardan, ırkçı uygulamalardan kaynaklandığına dikkati çekmiştik.
Aynı yıl İnfo-Türk olarak Anadolu çıkışlı ve Anadolu’ya girişli sürgünlerin eski çağlardan başlayıp 1971 ve 1980 darbeleri sonrasına kadar uzanan tarihçesini ortaya koymak üzere bir yarışma da düzenlemiştik.
Sözünü ettiğim bu etkinlikleri düzenlediğimiz için o yıllarda Türk Devleti’nin verdiği talimatla bizleri vatan hainliğiyle, terörizme hizmet etmekle suçlayanlar, 2015 çakma darbesinden sonra sürgün olunca, gazetelerde, televizyonlarda sürgünlük adına konuşmaya başladılar.
Şurası bir gerçek ki, Türkiye çıkışlı sürgün, tarih boyunca ülkedeki konjonktürel değişimlere paralel olarak farklı içerikler ve boyutlar kazanmıştı.
Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir kavşak olan Anadolu eski çağlardan beri sadece sürgün ihraç etmemiş, günümüzde Tayyip Erdoğan’ın da kışkırtıcısı olduğu Suriye trajedisinde olduğu gibi yoğun sürgün de almıştı.
Örneğin, Roma İmparatorluğu’na kafa tutmuş ünlü Kartacalı komutan Hanibal, uğradığı askeri ve siyasal yenilgiler sonrasında Anadolu’ya sürgün gelmiş ve Milattan Önce 183 yılında şimdiki adı Gebze olan Lybissa’da intihar ederek hayatına son vermişti.
Ama bugünkü konumuz, Türkiye’den dışarıya siyasal göç…
Fransız İhtilali’yle başlayan ve tüm Avrupa ülkeleri gibi Osmanlı Devleti’ni de sarsan özgürlük ve insan hakları için mücadeleler döneminde sürgün acısını ilk tanıyanlar, Kızıl Sultan Abdülhamit’in istibdadına karşı mücadele veren Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Paşa, Mithat Paşa ve Tevfik Fikret gibi hürriyetperver aydınlardı.
1876’da ilan edilen Birinci Meşrutiyet’in Abdülhamit tarafından rafa kaldırılmasından sonra İstanbul ve Selanik gibi iki Osmanlı metropolünün yanı sıra Kahire, Paris, Londra ve Cenevre’de organize olan Jön Türkler ikinci sürgün kuşağını oluşturdular,
Ama sürgünü kitlesel olarak yaşayanlar, 1895-96 soykırımında canlarını kurtarabildikten sonra bir bölümü Amerika, Kanada ve Avrupa’ya, bir bölümü de İstanbul, İzmir ve Trabzon gibi büyük kentlere göç edebilen Ermenilerdi.
Monarşiye karşı mücadelede başta Ermeniler olmak üzere Türk ve Müslüman olmayan ulusların hürriyetperver aydınlarından da büyük destek gören İttihat ve Terakki’ciler, 2. Meşrutiyet döneminde darbeyle iktidarı ele geçirdikten sonra 20. Yüzyılın ilk soykırımını gerçekleştirmekte gecikmediler. 1915 soykırımından ve tehcirinden kurtulabilen Ermeni ve Asuriler tüm dünyada diyasporalar oluşturdu.
Özetle, ülkemiz tarihi, Osmanlı’da başlayıp cumhuriyet döneminde de ardı arkası kesilmeyen Ermeni, Asuri, Grek, Kürt, Ezidi, Alevi soykırımlarıyla, Trakya’yı Yahudilerden temizleme operasyonuyla, Müslüman ve Türk olmayanları hedef alan Varlık Vergisi uygulamasıyla, 6-7 Eylül, Kahramanmaraş, Çorum, Sivas pogromlarıyla, bir sürgünler tarihidir.
Sürgüne zorlanmış, soykırım ve katliamlardan geçirilmiş halklar konusunda ilk kez, savaşkan eşi Ayşe ile birlikte tüm karartma ve sansürlere meydan okumuş olma onurunu taşıyan Ragıp Zarakolu, katılamadığı toplantımıza gönderdiği yazılı mesajla bu tarihe herhalde daha yetkin şekilde ışık tutacak.
Yine siyasal sürgünlere dönecek olursak, Osmanlı’nın son döneminden üç önemli örnek tanıyoruz.
İlki, Birinci Dünya Savaşı yenilgisinin ardından iktidarı yitiren İttihat Terakki’cilerin 1915 soykırımından da sorumlu olan bir bölümünün İngilizlerin dayatmasıyla Malta’ya sürgünü… Ancak bu son derece şanslı bir sürgün grubudur, çünkü Mustafa Kemal Sakarya Muharebesi’ni kazandıktan sonra İngilizlerle “mahkum mübadelesi” adı altında bir anlaşma yaparak bunları 1921 yılında Türkiye’ye geri getirtmiş, Ermeni soykırımından sorumlu olanlar da dahil hepsini “milli kahramanlar” diye ağırlattıktan sonra Kemalist iktidarın kilit noktalarına yerleştirmişti.
Dönemin ikinci sürgün grubu 1919’da Almanya’da örgütlenen, Ethem Nejat ve Şefik Hüsnü’nün de dahil bulunduğu Spartakistler’di.
Üçüncü grup ise, aynı dönemde devrim Rusyası’nda örgütlenen, Mustafa Suphi’nin liderliğindeki Türk Bolşevikleri’ydi.
Bu son iki grubun birleşmesiyle 10 Eylül 1920’de Baku’da kurulan Türkiye Komünist Partisi’nin 15 üyesi, başta Mustafa Suphi ve Ethem Nejat olmak üzere, Türkiye’de örgütlenmek için Anadolu’ya girdiklerinde, 28-29 Ocak 1921 gecesi Karadeniz’in sularında boğularak vahşice katlediler.
Cumhuriyet döneminde yaşanan ilk toplu sürgün olayı ise, Kemalist iktidarın varlıklarından rahatsız olduğu 150 kişiyi 1924 yılında sürgün etmesi, 1927’de de özel bir yasayla vatandaşlıktan çıkartmasıydı.
1925’te Takriri Sükun Kanunu’nun kabulünden sonraki tek parti diktası döneminde, haklarında sürgün kararı verilmemiş olsa da, sürekli takibat, tehdit, tutuklama ve mahkumiyete maruz kalan komünistler, örneğin Nazım Hikmet, Şefik Hüsnü, İsmail Bilen, illegal yollardan sürgüne çıkmaya mecbur olmuşlardı.
İkinci Dünya Savaşı’nın bitimini izleyen sözde çok partili rejim döneminde de sol örgütlenme ve yayınlar daha baştan sıkıyönetim yasaklamaları, tutuklamalar ve mahkumiyetlerle karşı karşıya kaldı.
CHP’nin kışkırtıp yönettiği Tan baskınından sonra iki büyük gazeteci, Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel, yıllarca zindanda yatırılan büyük şair Nazım Hikmet artık ülkede özgürce çalışma olanağı kalmadığı, yaşamları tehlikede olduğu için Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmışlardı. Fahrettin Petek, Jak İhmalyan, Aram Pehlivanyan, Abidin Dino, Güzin Dino, Bilal Şen, Necil Togay, Gün Benderli, Zeki Baştımar da mücadelelerini sürdürebilmek için sürgünü seçmek zorunda kalan komünist aydınlardı.
30’lu ve 40’lı yıllarda doğmuş bizim kuşakların sürgünü 12 Mart 1971 darbesini izleyen devlet terörü döneminde başladı. İnci’yle ben, bu dönemin ilk siyasal sürgünlerindeniz.
Daha Ant’ı yayınlamaya başladığımız 1967’de dönemin genelkurmay başkanı Cemal Tural tarafından “vatana ihanet” suçlamasıyla askeri mahkemeye sevkedilmiştik… Ardından dört yıl süreyle hakkımızda komünizm ve Kürtçülük propagandası da dahil 300 yılı bulan hapis talepleriyle sayısız dava açılmıştı… 15-16 Haziran 1970 direnişinden sonra işçilerin sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmasına karşı çıktığımız için 1. Ordu karargahında dokuz subay tarafından açıkça tehdit edilmiştim… 12 Mart sıkıyönetiminin ilanından sonra da “arananlar” afişiyle hedef gösterildiğimiz için sahte pasaportla Türkiye’yi terketmek zorunda kalmıştık.
12 Mart döneminde sürgüne çıkanların sayısı fazla değildi. Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli, Mehmet Ali Aslan, Kemal Burkay, Ahmet Aras, Mehmet Emin Bozarslan, Fuat Fegan, Latife`Fegan, Zülfü Livaneli, Rahmi Saltuk, Bülent Tanör, Kamuran Bekir Harputlu, Ahmet Kardam, Nihat Akseymen, Gülten Savasçı ilk ağızda anımsayabildiklerim…
12 Mart döneminin bir diğer sürgün kolu Filistin’deydi… Teslim Töre, Bora Gözen, Faik Bulut, Melek Ulagay, Cengiz Çandar, Yücel Sayman, Şahin Alpay, Ömer Özerturgut, Atıl Ant, Sabetay Varol, Ercan Enç sol hareketin tanınmış isimleri…
Bora Gözen, İsrail komandolarının 21 Şubat 1973 tarihinde Lübnan’ın Trablusşam şehri yakınlarındaki Nahr El Bared kampı’na yaptığı baskında Cafer Topçu, Kerim Öztürk, Ahmet Özdemir, Yücel Özbek, Gürol İlban ve Şükrü Öktü adlı yoldaşlarıyla birlikte katledildi.
Avrupa ülkelerine büyük siyasal sürgün akımı 70’li yılların sonlarına doğru Türkiye’de baskı altındaki Asuri, Ermeni ve Kürt’lerin toplu gelişiyle başladı.
Ama sürgünü yoğunlaştıran hiç kuşkusuz Evren Cuntası’nin 12 Eylül 1980 faşist darbesi oldu. Anımsayalım… 650 bin kişinin tutuklandığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 21 bin 764 kişinin toplam milyonlarca yılı bulan hapis cezalarına mahkum edildiği, aralarında bugün ölüm yıldönümünü hüzünle andığımız genç devrimci Erdal Eren’in de bulunduğu 50 kişinin idam edildiği o dönemde 13 bin 788 kişi vatandaşlıktan atılarak sürekli sürgün, 380 bin kişi de pasaport talepleri reddedilerek sürgün adayı olmuştu.
Vatandaşlıktan atılanlar içinde İnci ile benim de dahil olduğum 200 kişi, cunta yönetimine karşı yurt dışında açıkça mücadele yürüttükleri için Evren tarafından "kansızlar" ve “vatan hainleri” diye suçlanıyordu.
TİP genel başkanı Behice Boran ve TÖB-DER Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu ile başlayıp sürgündeki birçok sendika ve örgüt yöneticisini kapsayan bu uygulama Yılmaz Güney, Şanar Yurdatapan, Melike Demirağ, Cem Karaca. Sümeyra Çakır, Şahturna, Fuat Saka, Nihat Behram, Demir Özlü, Yüksel Feyzioğlu, Mehmet Emin Bozarslan, Fuat Baksı, Kamil Taylan gibi bir çok sanatçı ve yazarı da vurmuştu.
Bu uygulamaya karşı Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nda açtığımız davanın Türkiye aleyhine sonuçlanacağını gören Turgut Özal hükümeti karar duruşmasına bir gün kala vatandaşlık kaybettiren 212 sayılı yasayı yürürlükten kaldırdı.
Ama Türkiye’deki muhaliflere karşı baskı ve tehditler, mahkumiyetler nasıl ardı arkası kesilmeden devam ettiyse, yurt dışındaki muhaliflere, sürgünlere karşı tehdit ve baskılar da asla son bulmadı… Kırmızı bültenler çıkartılarak, jurnalcilik misyonu taşıyan SETA’nın raporlarıyla hedef gösterilerek, Türk diplomatik misyonlarının ve Diyanet’in güdümündeki Türk dernekleri aracılığıyla provokasyon ve saldırılar düzenlenerek aynen devam ediyor.
Brüksel’de sürgün bulunan Kürt milletvekili dostlarımıza, uluslararası ün sahibi yazarımız Doğan Akhanlı’ya ve İsveç’te sürgün bulunan Ragıp Zarakolu’na çıkartılan seyahat engellemeleri Türk Devleti için utanç verici örnekler…
Sürgün gerçeğini hep birlikte gün be gün yaşıyor, yapılan ve tasarlanan baskıları ibretle izliyoruz.
Ama tüm baskı ve tertiplere rağmen mücadelemizi ödün vermeden sürdürmek zorundayız.
Yedi yıl önceki toplantımızda “Sürgünlükten kurtulabilme mücadelesi kutsaldır. Ama sürgün geri dönüşü olmayan bir yazgıysa, bulunduğun mekanı da ikinci bir yurt bellemek, kavgayı orada da tüm olanakları kullanarak ve yeni yetenekler kazanarak sürdürmek de kendine saygının, halkına, kültürüne ve doğduğun toprağa hizmet vermenin bir başka onurlu yoludur. Bunun en güzel örneklerini de yine Nazım Hikmet, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Fahrettin Petek gibi sanatta ve bilimde yaratıcı kavga insanları verdiler…” demiştim.
Geçende sonsuzluğa yolcu ettiğimiz Teslim Töre bu yolu onurla kat edenlerdendi.
Engin Erkiner, Avrupa Sürgünler Meclisi sitesine yazdığı son yazıda “Teslim Töre tarihteki ne ilk sürgündü ve ne de sonuncusu oldu ama sürgünlükte özel bir kategoriye, yaratıcı sürgünlük’e girdi. Sürgünlüğün içine kapanma, dünyaya küsme, sürekli geçmişle yaşamak demek olmadığını herkese gösterdi” diyor.
Tamamen katılıyorum… Ve yine tekrarlıyorum…
Nazım Hikmet'in dediği gibi "Şu gurbetlik zor zanaat zor…" Ama Hasan Hüseyin'in dediği gibi "acıyı bal eylemek" de var.
Acılı gurbeti, acılı sürgünü daha yaratıcı, üretici bir yaşam kılmak da var…
Avrupa Sürgünler Meclisi’nin değerli üyelerini ve konuklarını böylesi bir kavganın insanları olarak saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024
13.03.2024
27.02.2024
11.12.2023