DOĞAN ÖZGÜDEN
Avrupa Birliği'nin başkenti Brüksel'de geçtiğimiz hafta, 5 Mart'ta, Türkiye açısından önemli iki olay yaşandı. İlki, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısını desteklemek üzere Avrupa'daki demokratik Kürt toplum örgütlerinin Avrupa Parlamentosu önünde yaptıkları kitlesel basın toplantısıydı.
Aynı gün öğleden sonra da, Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grubu'nun çağrılısı olan CHP lideri Özgür Özel, Avrupa Parlamentosu'nun görkemli salonlarından birinde CHP'nin müstakbel iktidar perspektifi ve AB'den beklentileri üzerine bir konferans verdi. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gelecek cumhurbaşkanı seçimi için adaylığını müjdeleyen Özel konuşmasında ve ikili temaslarında, tüm beklentilerin aksine, Öcalan'ın çağrısı konusunda hiçbir yorum ve açıklamada bulunmadı.
İktidar kanadından da şu ana kadar, tehdit dolu uyarılar dışında barışçıl bir yanıt gelmedi. Tam da bu yazıyı yazarken, bu sürecin başlatıcısı sayılan, kimilerince şimdiden "barış güvercini" olarak görülen MHP lideri Devlet Bahçeli, adeta İmralı'nın devlet katındaki sözcüsüymüş gibi, "İmralı tarafından 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan tarihi çağrıya PKK'yla birlikte diğer uzantı ve iltisak halindeki örgütlerin riayet ve bağlılığı mecburidir... Elinde kanunsuz silah taşıyan kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir " diyerek tehditler savurdu.
Öcalan bundan 27 yıl önce de benzeri bir barışçıl çözüm çağrısı yapmış, ancak o sırada hükümet ortağı olan Ecevit liderliğindeki Demokratik Sol Parti de, muhalefette bulunan Cumhuriyet Halk Partisi de bu önemli çıkışa bir destek vermemişlerdi. Dahası, Demokratik Sol Parti lideri Bülent Ecevit 1999'da MHP ile koalisyon kurarak başbakan olduktan sonra, daha önce başbakan yardımcısı olduğu hükümetin Suriye'ye baskısıyla sürgüne zorlanan Öcalan'ın uluslararası bir komployla Kenya'da tutuklanmasında baş rolü oynamıştı.
1 Eylül 1998 Dünya Barış Günü'nden üç gün önceydi... Med TV sorumlularından gazeteci dostum Günay Arslan telefon ederek Öcalan’ın 28 Ağustos günü telefonla bağlanacağı canlı yayında önemli bir barış çağrısı yapacağını duyurmuştu.
Anımsadığım kadarıyla programa benim dışımda Kürt medya temsilcilerinin yanısıra NTV, ATV, Milliyet, İhlas Haber Ajansı’ndan muhabirlerle birlikte birçok da yabancı medya mensubu katılıyordu.
Öcalan açılış konuşmasında silahlı çatışmanın her iki taraf için de kalıcı bir çözüm getiremeyeceğini vurgulayarak Türk Devleti ile her türlü barışçıl çözüm için görüşmeye ve ateş kes yapmaya hazır olduklarını duyurmuştu.
Oysa o günlerde Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. yılını kutlama hazırlıkları aşırı milliyetçi gösteriler haline dönüşmüş, histeri derecesinde bayrak, vatan ve milli marş, onuncu yıl marşı, Atatürkçülük yüceltmeleri yaşanmaktaydı.
Bunları anımsatarak Öcalan'a sormuştum: "Bu ortamda Türk Devleti'nin Kürt ulusal hareketi ile siyasal çözüme yaklaşması beklenebilir mi?" Öcalan da yanıt olarak 75. yıldönümünü kutlayan cumhuriyetin de kendi bekası için Kürt sorununa çözüm bulmak zorunda olduğunu belirterek şöyle demişti:
"Şüphesiz savaşı geliştirmek isteyen çevreler, ağırlıkta şoven çevreler, çok güçlü siyasi partiler yarış içerisinde bulunacaklardır, bu doğrudur. Hatta provokasyon yapacaklardır. Ama realiteler provokasyanlardan, demagojilerden daha güçlüdür. Bir Dünya Barış Günü dolayısıyla böyle bir girişimde bulunmak ne zayıflığımıza işarettir, ne de hayalciliğimize. Duyarlı çevrelere bir mesajdır. Belki anlarlar, iyi olur. Bundan da hiç kimse kaybetmez."
Programdan ayrılırken son derece düşünceliydim. Öcalan’ın barış girişimini desteklemek için PKK de silahlı eylemlerini uzun süredir durdurmuştu. Ama Ankara’daki faşizan yönetimin lügatında hiçbir zaman barış olmamıştı.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Öcalan’ın barış önerileri Türkiye gündemini işgal ederken MGK’nin PKK konusunda Suriye’ye baskı yapma kararı aldığı duyuldu. Bunu 15 Eylül 1998’de de Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Attila Ateş’in Suriye sınırında yaptığı tehdit konuşması, ardından da 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı Demirel’in Meclis açış konuşmasındaki tehditleri izleyecek, 9 Ekim’de de Esat Hükümeti’nin zorlamasıyla Öcalan yıllardır örgütünü yönettiği Suriye’den ayrılmak zorunda kalacaktı.
Öcalan’ın, 15 Şubat 1999’da Kenya’da Amerikan gizli servislerinin yardımıyla tutuklanıp Türkiye’ye getirilmesine kadar geçen dört aya yakın sürede sığındığı Yunanistan, İtalya ve Rusya'dan bir takım sudan bahaneler uydurularak sınırdışı edilmesi bu ülkelerin yöneticileri açısından utanç vericiydi.
Öcalan'ın en son bulunduğu Yunanistan'dan Kenya'ya gönderildiği ve orada CIA'nın desteğiyle Türk istihbaratı tarafından tutuklandığı günlerde başbakanlık koltuğunda artık Demokratik Sol Parti lideri Bülent Ecevit oturuyor ve PKK liderinin tutuklanıp Türkiye'ye getirilişini, Kuzey Kıbrıs'ın işgalinden tam 25 yıl sonra, Türk kamuoyuna yeni bir "ulusal zafer" gibi duyuruyordu.
O olayın üzerinden çeyrek yüzyıl geçti... Geçen hafta Brüksel'de demokratik Kürt toplum örgütleri Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum"çağrısına destek vermek üzere Avrupa Parlamentosu önünde toplanırken, Fırat Haber Ajansı ANF'den Barış Boyraz benimle aynı konuda bir söyleşi yaptı.
Öcalan'ın bundan 27 yıl önceki barış girişimi ve Türk Devleti'nin buna karşı komplolarını da anımsattığım söyleşiyi aynen paylaşıyorum.
FIRAT HABER AJANSI ANF'DEKİ KONUŞMAM
“Barış süreci gerçekten sürekli gündemde olan bir olay... 30 yıl kadar önceydi, daha Abdullah Öcalan Suriye'deydi, Dünya Barış Günü'ne yakın Med TV'den büyük bir açıklama yaptı. O açıklamayı yaptığı basın toplantısında ben de vardım, soru sormuştum, yanıtlamıştı... Barış çağrısını, bugün yaptığı öneriyi o zaman da yapmıştı. Maalesef o çağrıya Türk Devleti olumlu yanıt vermedi, aksine Suriye'ye baskı yaparak Öcalan'ın o ülkeden ayrılmasını ve sürgüne çıkmasını zorladı. Bildiğiniz gibi, daha sonra kendisini Kenya'da tutukladılar ve İmralı'ya hapsettiler.
“Ama bu tek değil. Öcalan Türkiye'de Kürt direnişinin silahlı mücadelesini başlatan arkadaştır, büyük yetenekleri olan bir komutan, aynı zamanda da büyük yetenekleri olan bir siyasetçidir. Hapisteyken dahi birkaç defa barış girişiminde bulundu, bu konuda açıklamalar yaptı. En son 2015'te akamete uğrayan barış süreci vardı. Bunların hepsinde, başında kim olursa olsun, Türk Devleti'nin tutumu aynı oldu... Öcalan, Ecevit'in başbakan olduğu dönemde tutuklanmıştı...
“Şimdi, İslamcı faşistlerin yönetiminde olan bir düzende yeniden çağrı yapılıyor... Öcalan'ın çağrısı Türkiye'nin bütün devrimci, ilerici, barışsever güçleri tarafından alkışlandı ve desteklendi. İktidar kanadından şu ana kadar somut bir cevap gelmiş değil, genel olarak olumlu bulunduğu söyleniyor ama Öcalan'ın konuşmasının sonunda metin dışı olarak söylediği hukuki ve demokratik reformların yapılması konusunda şu ana kadar bir adım atılmış değil. Bunun ilerleyebilmesi için mutlaka zindanların boşaltılması, kayyım uygulamalarının durdurulması ve demokratik bir ortamda temsil gücü olan Kürt hareketi ile masaya oturulup geleceğin düşünülmesi lazım...
“Benim kanaatime göre mesele sadece PKK'nin kendisini lağvetmesi ya da silah bırakmasından ibaret değil... Bildiğiniz gibi şu anda sıcak savaş Suriye'nin kuzey doğusunda devam ediyor... Oradaki Kürt hareketinin başını çektiği demokratik oluşuma karşı ne tavır alınacak? Daha bu sabah gördüm, yeniden operasyonlar yapılmış... Bunlar durdurulacak mı?
“Daha önemli bir mesele: Biraz sonra Brüksel'de büyük bir miting yapılacak, öğleden sonra da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlı Özgür Özel Avrupa Parlementosu'ndaki sosyalist grupta Türkiye üzerine bir konuşma yapacak... Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda ne tavır alıyor? Gerçekten olumlu mu? Sadece olumlu olması yetmez. Kürt hareketinin başından beri istediği demokratik reformların yapılmasına aynen katılması gerekir... Bu konuda elle tutulur bir uygulamanın mutlaka görülmesi lazım...
“Bir başka konuya daha değinmek istiyorum... Biz 60'larda Türkiye İşçi Partisi saflarında Kürt arkadaşlarla birlikte Kürt hareketinin kendi ulusal istemlerinin mutlak surette gerçekleştirilmesi mücadelesine destek verdik... Şu anda varılacak olan nokta nedir? Türkiye'de yaşayan Kürtlerin, Suriye, Irak ve İran'daki Kürtlerin ileride bir büyük ulus topluluğu olarak hem uluslararası planda, hem de o ülkeler planında temsilini sağlayacak bir aşamaya varılacak mı?
“Daha önce bir yazımda da vurgulamıştım... Unutmayalım, şu anda Avrupa Birliği'nde nüfusu 1 Milyon'u dahi bulmayan ülkeler var... Birleşmiş Milletler'de 200'e yakın ülke içerisinde nüfusu 5-10 Bin'i bulmayan devletler var. Öyleyse, 30 Milyon'u aşkın Kürt nüfusunun bulunduğu coğrafyanın da siyasi olarak uluslararası platformda tanınması gerekir... Bu barış sürecinin daha ileri aşamasında, bütün Kürt ulusunun tarihsel istemlerinin gerçekleştirileceği bir ufka doğru gitmesi gerekir... Buna da Türkiye'de kendine 'demokratım' diyen, 'ilericiyim' diyen, 'solcuyum' diyen herkesin destek olması gerektiğine inanıyorum.
“Şu ana kadar Öcalan'ın verdiği mesaja, yaptığı çağrıya uluslararası planda yaklaşım, siz de takip ediyorsunuz, genelde olumlu... Özellikle Suriye'deki değişikliklerden ve İsrail'in Filistin'e saldırılarından sonra, Orta Doğu'da yeni bir barış düzenine geçilmesi için bütün dünya uluslarının, hangi eğilimde olursa olsun, olumlu bir yaklaşım içinde olduğuna inanıyorum. Öncelikle Suriye'deki Kürt direnişinin bir muhatap olarak kabul edilmesi bence bu konuda ilk adım olacaktır. Buna sadece Türk Devleti'nin değil, Avrupa devletlerinin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin de destek olması gerekir...
“Ama yarın yeni bir manevrayla Suriye'deki Kürt direnişi Türkiye'nin de baskısıyla tasfiye edilmeye kalkışılırsa, bu uzun eğimli mücadelede yeniden büyük bir boşluk yaratacaktır. Öcalan'ın mesajındaki silah bırakma çağrısı genel bir anlam taşıyor, fakat benim gördüğüm kadarıyla, Suriye için henüz kesinleşmiş bir şey değil... Suriye konusundaki tavrın da netleşmesi, bütün uluslararası kuruluşların ve demokratik örgütlerin Suriye'deki Kürtleri desteklemesi gerektiğine inanıyorum.
“Şu anda Türkiye'nin vardığı aşama önemli... AKP'nin iktidara geldiği 23 yıldan beri Türkiye'deki kamuoyunda büyük değişim var. En azından, büyük metropollerdeki belediye seçimlerinin sonuçları halkta direnişin gittikçe geliştiğini gösteriyor. Ayrıca Kürt halkı, Kürt ulusu bu son 30 40 yıllık dönemde çok kayıp verdi, çok acı yaşadı... Sürece yapıcı bir şekilde yaklaştıklarını görüyorum ve saygı duyuyorum.
“Ama mesele şurada... Devlet Bahçeli ilk konuşmasında 'Öcalan gelsin ve Meclis'te konuşsun' dedi... Ama Öcalan'ı hâlâ İmralı'da tutmaya devam ediyorlar... Bunlar çözülecek mi? Yani Öcalan ve Türkiye'de temsili gücü olan partilerin liderleriyle birlikte hükümet temsilcilerinin de katılacağı bir masa oluşacak mı? Endişe ile, ama umutla bekliyorum... Belki de önümüzdeki günlerde bu gerçekleşecektir... Çok kayıplar vermiş, büyük acılar yaşamış olan Kürt halkı için Türkiye'de bir barış sürecinin gerçekleşmesi hayati önem taşıyor.
SÜREÇTE DİYASPORALAR DA MUTLAKA SÖZ SAHİBİ OLMALIDIR
“Bir siyasal sürgün olarak bu sürecin içerisinde bir noktaya dikkati çekmek istiyorum. Bu süreç içerisinde sadece silahların bırakılması, sadece bir partinin kendini lağvetmesi yeterli değil... Türk Devleti'nin muhatap alacağı bir delegasyonla bütün diyaspoların yeniden özgürlüğe kavuşması gereğini de unutmayalım. Şu anda yeryüzündeki tüm kıtalarda bir Kürt diyasporası var... Biz bu arkadaşlarla her gün beraberiz, sen de buradasın, birlikte yaşıyoruz bu olayı... Şimdi sadece silahın bırakılması meselesi değil, aynı zamanda öylesine değişiklikler yapılması lazım ki, bugün diyasporada bulunan Kürtler, Ermeniler, Asuriler ve de Türkiye'deki rejime muhalefetten dolayı sürgüne çıkmak zorunda kalmış olanların bir an önce özgürlüğe kavuşup memleketlerine dönebilmeleri imkanının sağlanması gerekir.
“Benim açımdan bu hayati önem taşıyor, çünkü 1971 darbesinden sonra bunu yaşadık, 1980 darbesinden sonra bunu yaşadık... Şimdi yeni bir süreç var, bu sürece diyasporanın söz sahibi olarak katılması gerektiğine inanıyorum.
“Şu anda barış süreci ile ilgili seferberlik içerisinde bulunan Türkiye güçleri, genellikle Kürt hareketinin temsilcisi olan güçlerdir ya da sol hareketin büyük bir kesimidir, ama şu ana kadar ana muhalefet partisi olan ve Meclis'te ikinci en büyük üye sayısına sahip bulunan Cumhuriyet Halk Partisi'nden henüz bir şey gelmedi. Genelde olumlu yaklaşımlar var, ama bu yeni süreçte Cumhuriyet Halk Partisi'nin mutlak surette sorumluluk yüklenmesi ve bu sürece destek vermesi gerekir.
“Tamamen tesadüf... Cumhuriyet Halk Partisi' nin genel başkanı Özel bugün Avrupa Parlementosu'nun sosyalist grubunda Türkiye meselesi üzerine konuşacak. Umarım o toplantıda bu meseleyi de gündeme getirir... Türkiye eğer ileride Avrupa Birliği üyesi olacaksa, koşullarından birinin mutlak surette Kürt hareketi üzerindeki, Kürt ulusu üzerindeki baskıların durdurulması ve bu barış sürecini gerçekleştirmesi olması gerekir. Bakalım yarın göreceğiz gazetelerde, bu konuda bir açıklama yapmış olacak mı? Sen de izleyeceksin, ben de...
“Ben Türkiye toplumunun bir ferdiyim... Ben Türkiye'de doğdum, orada büyüdüm, orada mücadeleye girdim, bütün acılarını yaşadım... Yönettiğim gazetelerde, Akşam Gazetesi'nde olsun, Ant Dergisi'nde olsun, hem sosyalist mücadeleyi, hem Kürt ulusunun mücadelesini sonuna kadar destekledim, beraber oldum... Bu konuda bir çok arkadaşla birlikte mücadele verdik... Sürgünde de, belki biliyorsunuz, yıllardan beri bunun mücadelesini vermekteyiz... Türkiyeli demokratlar olarak özellikle Kürt hareketi ile birlikte...
“Bir şey daha söyleyeyim... Ben Avrupa'ya gelinceye kadar 1915 Soykırımı olayını bilmiyordum, konuşulmuyordu, yasaktı... Ben Avrupa'ya geldiğimde, 1915 Soykırımı olayını öğrendikten sonra bu soykırımın kurbanı olan diyasporalarla, Ermeni, Asuri ve Grek arkadaşlarla da çok yakın ilişki kurdum... Bu bakımdan benim isteğim, Kürt halkı, Türk halkı ve Anadolu'nun en eski halkları olan Asuriler, Ermeniler, Grekler hep birlikte Türkiye özgür bir Türkiye olsun... Adı Türkiye mi olur, başka şey mi olur, bayrağı ne olur, bunları tartışmıyorum, ama bu coğrafya, dünyanın en güzel coğrafyası dünyanın en güzel demokrasisine sahip olan bir ülke olsun... Tek dileğim bu..."
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları













































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024