Ekin GÜN
Eğer 24 Haziran seçimlerinden önce üniversitede okuyan bir genç olsaydım, hiç düşünmez gözüm kapalı bir şekilde bedelli askerliği çıkaran hangi parti veya liderse gider ona oy basardım. Geleceğimi şekillendirebileceğim en somut icraat olarak bunu düşünürdüm. Zira bunu en net dillendiren parti ise AK Parti oldu. Oldu olmasına ama sonuç olarak bu vaat ne kadar yerine geldi tartışılır.
Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, 24 Haziran seçimlerinden birkaç hafta önce bedelli askerlikle ilgili yapmış olduğu açıklamada 4-5 alternatif üzerinde çalıştıklarını ve hangi alternatif olursa olsun hiçbirinde askerlik yapılmayacağını net bir şekilde belirtmişti. Seçim atmosferi sebebiyle bunu dinleyen ve askerliğini yapmamış bir kişi bunu bir söz olarak kabul edebilir, sonuçta seçimden iki ay önce söylenen ne olursa olsun bu vaatten öteye gitmez.
Seçimden hemen sonra Türkiye son on gündür bedelli askerliği tartışıyor. En sonunda meclisten geçti. Geçti geçmesine ama sonucunda bedelli isteyen de memnun değil, istemeyen de. Türkiye’nin yakın tarihine baktığımda seçimden önce ifade edilen bir vaadin hiç kimseyi memnun etmemesini uzun zamandır görmemiştim. Nitekim oldu. 21 günlük temel eğitim şartıyla kabul edilen bedelli askerliğin savunulacak bir tarafı yok, bu sürecin son derece kötü bir şekilde yönetilmesi de cabası.
Baktığınızda seçimden önce hiçbir şekilde askerlik yapılmayacak diyorsunuz, sonra acı bir sürprizle önce 25 günlük temel eğitim şartını da kapsayan bir tasarı hazırlanıyor. Aynı günün akşamında bu süre 28 oluyor. İki gün sonra ise 21 günlük temel eğitim şartını kesinleştiriyorsunuz. Kesinleştiği gün bile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Süre konusunu görüşüyoruz, değişiklik olabilir” diye açıklama yapıyor. Üç kere değişen bir sürenin hangi mantıklı gerekçelerle değiştiğini hükümetten açıklayacak bir kişi var mıdır bilemiyorum. Ya da daha basit bir soru soralım. 28 günde temel eğitim şartıyla askerlik yapanlara verilecek eğitim 21 günde halledilebiliyorsa neden ilk önce 28 gün denildi? Normal dönem askerlikte 21 gün olan acemi eğitiminin önce 25, daha sonra 28 güne hangi sebeplerle çıkarıldığını açıklayabilecek bir kişiyi ben etrafta göremiyorum. En sonunda milliyetçi hassasiyetlerini yakından bildiğimiz Devlet Bahçeli’yi bile isyan ettiren bu sürecin bu kadar kötü yönetilmesi açıkçası eski bürokratik reflekslerimizden henüz daha kurtulamadığımızı bize gösteriyor.
Alelacele hazırlanmış bir kanunun kimseye faydası olmayacağı açıkken son zamanlarda kaybettiği gençleri kazanmak için eline altın tepside gelen bu fırsatı AK Parti’nin iyi bir şekilde değerlendiremediğini söylemek zor bir iş değil. Zira bürokratik oligarşiden/vesayetten çok çekmiş ve bununla çarpışa çarpışa milletin desteğini kazanmış bir partinin günün sonunda bu bürokratik reflekslerle hareket etmesine kimse olumlu bakmaz sanırım. Zira Cumhurbaşkanlığı Sistemi bürokratik vesayeti söküp atan bir sistem olarak karşımıza çıktı ama asıl mesele zihinlerde tortusu kalan bürokratik reflekslerimizi ve alışkanlarımızı değiştirebilmekmiş. Bu sayede bunu öğrenmiş olduk ve bu zihniyetin değişmesi de anlaşılan o ki biraz süre alacak.
Tek düşündüğüm o çocuk…
İnsanların özel hayatlarına ya da dört duvar arasında neler yaptıklarına ülke olarak neden bu kadar meraklıyız bilemiyorum. Sanırım sosyal medya bizi öyle bir duruma getirdi ki en özel anlarımızı paylaşmaktan ve o anları insanların yorumlarına bırakmaktan duyduğumuz aşırı haz bizi bu duruma getirdi.
Kimse kusura bakmasın normal bir ülke olsaydık ve kendi ahlaki değerlerimizi insanlara dikte ettirmeye çalışmasaydık Mustafa Ceceli kamuoyundan daha fazla tepki almış olurdu. Erkek egemen toplum ve ortak ahlak anlayışımızla ilgili çeşitli sorunlarımız var. Bir kere zaten ahlakın ortaklığı olmaz. Ahlak son derece bireysel bir kavramdır ve kimse de bunu yargılama hakkına sahip değildir. Ayrılmış olduğu eşinin başka bir kişiyle ilişki görüntülerini mahkemeye delil sunma “cesareti” ise evrensel ahlak kavramıyla bağdaşmaz. Nitekim mahkeme bunları delil olarak kabul etti mi onu bilmesem de (gizli çekilen görüntüleri delil kabul etmesi de son derece yanlıştır) kabul ettiyse ve çocuğun velayetini tüm bu sebeplerden babaya verirse, Ceceli çocuğuna bu velayeti nasıl aldığını anlatabilecek mi? Asıl mesele bana göre bu, bundan ötesi de umurumda değil.
Ama en nihayetinde Ceceli bunları mahkemeye verirken kamuoyu tarafından yeterli miktarda tepki almayacağını bilerek yapıyor. Mustafa Ceceli’nin yapmış olduğundan daha kötüsü ise bu gerçek.
Meral Akşener’i bırakın, İP’in finansörleri kim ona bakın
Meral Akşener sürpriz bir şekilde İP Genel Başkanlığı’ndan istifa ettiğini ve partiyi olağanüstü genel kurula götüreceğini açıkladı. Açıkçası bu durum Türkiye’deki birçok partide gerçekleşiyor. Önce genel başkan istifa ediyor, ardından onu savunanlar sözüm ona kendisini yalandan ikna ediyor, kongrede o kişi tekrar genel başkan olup parti içinde kendisine muhalif olan kişileri temizlemiş oluyor. Böylelikle de son günlerin tartışma konusu olan koltuğa yapışmanın uygulaması bu şekilde gelişiyor. İP’te de farklı bir şey olmayacak, Akşener muhtemelen yeniden aday olup kendisine çatlak ses çıkaranları temizleyecek ve bir balon olmayı sürdürecek.
Benim bir senedir cevabını alamadığım asıl merak ettiğim soru ise başka. Edip Semih Yalçın bundan iki sene önce Meral Akşener’in 28 holding tarafından desteklendiğini söylemişti. Seçim döneminde de, parti kurulmasında da az para harcamayan bu partinin finansörleri ve arkasında bulunan holdingler kimler? Bunlar ortaya çıkarsa, bize çok şey anlatabilir.
Spotify Kayfesi (Başlık)
· Kenan Doğulu – Vay Be
· Boney M. – Rasputin
· Atiye – Hisset
· Mabel Matiz – Boyalı Da Saçların
· Athena – Ben Böyleyim
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016