Ekin GÜN
Darbe her zaman topla tüfekle yapılmaz.
Darbenin amacı sadece iktidarı değiştirmekle kalmayıp toptan bir sistemi değiştirmekle de ilintilidir. Dolayısıyla 17-25 Aralık yargı darbesinden tutun da bugünlerde yaşadığımız ekonomik darbe girişiminin ana hedeflerinden birisi sistemi topyekûn yıkmakla alakalı.
Türkiye 24 Haziran’da erken seçim yaşadı. Birçok kişiye göre sürpriz olan bu karar AK Parti hükümetleri açısından da bir ilkti. Çünkü AK Parti iktidara geldiğinden bu yana ilk kez erken seçime gitti. Alınan bu erken seçim kararı Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin pratiğe bir an evvel dökülmesiyle değerlendirilebilir. Zira bugün yaşadığımız ekonomik darbe girişimi erken seçimin neden yapıldığına dair bize birtakım ipuçları da veriyor.
16 Nisan referandumunun öncesini hatırlıyorum, belki de dış basının ve Batı’nın en fazla saldırdığı seçim kampanyalarından biriydi. Hollanda’daki rezaleti hatırlamak bile Batı’nın Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne karşı bakışını bize anlatabilir. 24 Haziran’a giderken ise sessiz bir Batı vardı, hiç değilse 16 Nisan referandumundaki gibi saldırmadılar, izlemekle kaldılar. Peki yaşadığımız bu darbe girişimi ABD tarafından seçimden önce yapılabilir miydi? Ya da ellerinde bunu yapacak güç var mıydı? Eğer ABD’nin bunu yaptığına inanıyorsak (ki bundan kimsenin kuşkusu yok) bunu seçimden önce de pekâlâ yapabilirdi. Neden seçimden sonra bu ekonomik darbe girişimine soyundu ABD? Asıl soru bu.
Her ne kadar bu ekonomik darbe girişimi Pastör Brunson meselesiyle ilgili olduğu düşünülse de benim için bütün sebep bu değil. Çünkü Brunson yaklaşık iki senedir tutuklu. Ayrıca sadece Amerikalılara değil, İngilizlere de çalışmış olduğuna dair ciddi bulgular var. Sadece papazlık yapan birinden bahsetmiyoruz, 20 kişilik bir cemaat için binlerce kilometre öteden kimse buraya gelmez, belli ki Pastör’e verilen bir görev var. Buraya kadar her şey tamam ama asıl meselenin ben Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin hedef alınmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı? Anlatalım…
24 Haziran seçim kampanyalarına bakın. Tüm muhalefet başkanlık sistemini kaldıracağını ve seçilirlerse yeniden parlamenter sisteme geri dönüleceğini vaat ediyordu. Belki de birleştikleri tek nokta buydu. Sanki birileri tarafından kulağa fısıldanan bir sufle gibi söylenen bu cümleler bize bir şey anlatmalı. O da koalisyonlarla Türkiye’nin geçmişte nasıl esir alındığı. Çünkü koalisyon demek aslında vesayet demek. Birilerine göbekten bağımlı olmak demek. Koalisyonlarla FETÖ palazlandı, Kemalist unsurlar devletin içinde en faşizan uygulamalara imza attılar. İki vesayet odağı da koalisyon dönemlerinde palazlanarak bürokratik yapıyı ele geçirdiler. Böyle olunca ülkenin her zaman dış güçlerle yönetilmesinin zemini hazırlandı. Şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde koalisyonlar yok, oluşabilecek vesayet odakları da yok, çünkü üç kuvvetin birbirinden bıçak gibi ayrıldığı bir sistemden bahsediyoruz. Bu sistem birbirine geçmiş yapılara pek müsaade edecek gibi durmuyor. Bu da Türkiye’nin bağımsızlığını beraberinde getiriyor. Hedef aslında tam da bu…
Daha net ifade edecek olursak, ABD tarafından dolar yükseltilerek ülkenin yönetilemez olduğuna dair algı kampanyaları başlayacaktı. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ülke buraya geldi, parlamenter sistem olsaydı ekonomi bu noktaya gelmezdi gibi cümlelerle erken seçim sesleri yükselecek ve erken seçim safsataları parlamenter sistem vaatleri etrafında ballandırılarak anlatılacaktı. Dolayısıyla Türkiye hedef alınırken, Türkiye’nin sistemi hedef alınmaya devam ediyor. Bağımsız bir Türkiye istemedikleri kesin. Erdoğan gibi ülkesinin lehine kendi kararlarını kendisi veren bir lider ve lokomotif bir ülke de istemiyorlar. Bunu artık fiili olarak yapamadıkları için bu tarz yollarla yapmaya çalışıyorlar. Anlaşılan o ki bu ekonomik darbe girişimini de bertaraf ediyoruz, dört elle sarılmamız gereken bir ülkemiz, bir liderimiz ve bir de sistemimiz var.
Boykota var mıyız?
Başkan Erdoğan tarafından geçen gün yerli malı tüketimi çağrısı yapılırken Başkan, Apple ürünlerinin tercih edilmemesi noktasında millete seslendi. Açıkçası bu açıklamayı bile iPhone telefonumdan okudum. Daha önce Mac kullanmış ve yıllardır iPhone kullanan biri olarak Android sisteme sahip bir telefona alışmam zaman alacak.
Boykot demişken, bunu sulandırma girişimleri bu açıklamanın saniyesinde başladı. Apple ürünlerini kırarken çekilen videolardan tutun da, ABD mallarını yakıp yıkmaya varana kadar her şey sosyal medyada döndü. Bir kere aldığınız ürün ne olursa olsun vergisi ödenmiş bir milli servettir. Bunu kırarak bir yere varmak mümkün olmadığı gibi aynı ürün miladını doldurduktan sonra yerine başka bir ürün alırken ABD malı dışında bir ürünü tercih etmeniz boykotu anlamlı kılar.
Ben şimdiden hayatımda kullanmış olduğum elektronik, deterjan, kozmetik, ev tekstili gibi ürünlerin yerlileri hangileridir diye araştırmaya başladım. Belki bu boykot anlamlı bir hale gelirse üretimimiz arttığı gibi daha fazla ihracat yapabiliriz. Bir zamanlar Nokia telefon piyasasının egemeniyken, bugün yerini Apple aldıysa neden gelecekte Vestel ya da başka bir Türk malı dünya piyasasına damgasını vurmasın.
Spotify Kayfesi
- Sertab Erener – Yanarım
- Yaşar – Aldanırım
- Mansur Ark – Maalesef
- Kaan Tangöze – Bekle Dedi Gitti
- Jason Mraz – No Plans
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016