Elif ÇAKIR
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizin sebebi konusunda şu sözlerle önemli bir tespitte bulundu:
“Bugün Türkiye’de bir yönetim krizi yaşadığımız için ekonomik kriz yaşıyoruz. Yaşadığımız siyasal kriz, adalet krizi, hukuk krizi; ekonomik krizi tetikliyor ve derinleştiriyor.” (1 Haziran)
Burada “siyasal kriz” ve “yönetim krizi” kavramlarının altını çizelim.
Önce siyasal kriz, ekonomik krizi tetikler mi sorusuna bakalım:
Tarihe Kara Çarşamba olarak geçen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi olan 2001 krizi neden çıkmıştı? Hatırlayalım, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit arasında tartışma çıkmış ve Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit’e anayasa kitapçığını fırlatmıştı. Ecevit bunu kamu oyuna “devlet krizi” diyerek açıklayınca, ekonomik kriz patlak vermişti.
Siyasi krizlerin ekonomik krizleri tetiklediğine dair yakın tarihimizdeki en güzel örnektir sanırım.
Gelelim Sayın Davutoğlu’nun “yönetim krizi” tespitine.
Sayın Davutoğlu bugün yaşanan ve etkileri her geçen gün derinleşen ekonomik krizin yönetme biçiminden kaynaklandığını söylüyor. Yönetme biçimi derken, ekonomideki krizin, hükümet etme modelinden kaynaklandığını ifade ediyor.
Yönetim şekilleri ile ekonomi arasında direk karşılıklı bir bağ, bir etkileşim olduğu iktisadi bilimsel bir gerçektir. İyi bir ekonomi için hukukun üstünlüğü şarttır. İyi bir ekonomi için demokrasi şarttır. Demokrasinin tanımı içerisinde yer alan temel hak ve özgürlükler, adalet, eşitlik gibi ilkeler ekonomik kalkınmanın ilkelerinin de temelini oluşturmaktadır.
Peki bir ülkede hukuk güvenliğini sağlayacak kararları verecek olan, o kararların uygulanmasını sağlayacak karar makamı neresidir? Bir ülkenin hukuk devleti olup olmayacağına hangi makama bakarak kakar verilir?
Bir ülkede adil yargılanmayı sağlayacak olan, temel hak ve özgürlüklerin önünü açacak olan, antidemokratik uygulamalara izin vermeyecek olan karar merci, yönetim yeri neresidir?
Ekonomi bakanlığı mıdır, bakanlıktaki teknokratlar mı?
Ülkenin yönetiminden sorumlu iktidarın kendisi midir?
***
Şimdi gelelim yazımın başlığına…
Dünyada kendisine en çok referans yapılan 10 iktisatçıdan biri olan Daron Acemoğlu ekonominin başına geçse…
Türkiye’yi içine girdiği bu ekonomik krizden çıkartabilir mi?
Türk lirası kaybettiği değeri kazanır, yatırım ve üretim olur, istihdam artar, enflasyon düşer, Türkiye Avrupa ülkeleriyle swap anlaşmaları için masaya oturmakta zorlanmaz, yabancı sermaye ülkemize gelmeye başlar, Türkiye’nin parlak beyinleri Avrupa ülkelerine gitmekten vazgeçeler mi?
***
Yarın ekonominin başına Ali Babacan geçse…
Sayın Babacan ekonomi yönetiminde yine başarı sağlayabilir mi? Mesela 2008 krizinde olduğu gibi salgın sonrası oluşacak ekonomik kriz bütün dünya ülkelerinde ağır tahribatlara sebebiyet verirken, kriz Türkiye’yi teğet geçer mi?
***
Hadi yarın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye’nin Dışişleri yönetimin koltuğuna otursun…
Hadi yarın eski Başbakan Ahmet Davutoğlu otursun Türkiye’nin Dışişleri yönetimin koltuğuna, Avrupa ülkelerinin liderleriyle oturduğu vize muafiyet anlaşma masasına “kaldığımız yerden devam edelim” diyerek yeniden oturabilir mi?
AK Parti’nin reformist dönemindeki başarılarında imzası olan Sadullah Ergin, Beşir Atalay, Nihat Ergün, Cemil Çiçek, Ömer Dinçer, Mehmet Şimşek, merhum Kemal Unakıtan gibi bütün altın isimler yarın yeniden görev yaptıkları bakanlıklara dönsünler… Bütün başarılı bürokratlar görevlerinin başına dönmüş olsunlar…
Bugünkü hükümet sisteminin içerisinde aynı başarıyı sağlayabilirler mi?
***
Bütün bu isimler başarı sağladılar. Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde bu gibi isimlerden oluşan ekip , iktidara geldiğinde siyasi bir kararla OHAL’i kaldırdılar, adalet sorunlarını çözüm yoluna koydular, hukuk devleti ilkesini önemsediler, içe kapanan Türkiye’yi dışa açacak politikaları ürettiler ve uyguladılar.
Anayasa’da özgürlük değişiklikler yapılmasına ön ayak oldular. Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirdiler. Türkiye’de mülkiyet ve teşebbüs haklarını sağlamlaştıran adımlar attılar. Temel hak ve özgürlük alanlarını genişlettiler. Türkiye’nin kurumlarını kapsayıcı hale getirdiler. O dönemde AK Parti böyle bir iktidardı.
Hükümet sistemi kötüydü, kusurları, hataları vardı ama bugünkü kadar keyfi yönetime izin veren bir yönetim biçimi değildi.
***
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan Merkez Bankasıyla çok sert polemiklere giriyordu. Ancak parlamenter hükümet sistemi Sayın Erdoğan’a Türkiye’nin bağımsız bir kurumu olan Merkez Bankası’nın başkanını “Laf dinlemiyordu, biz de görevden aldık” dedirtecek bir yetkiyi de vermiyordu.
Düşünün ki, biri bir aylık, öbürü bir yıllık iki profesörü rektör yapmak için (2008 yılında, yani tek bir yıl içinde), kanundaki “üç yıllık profesör olma” şartı iki defa kaldırıldı, bu atamalar yapıldıktan sonra tekrar üç yıl şartı geri getirildi! Buna “kurumlar ve kurallar yönetimi” denilebilir mi?
Bütün yönetimde bu tarzın ismi “kişisel yönetim”dir.
Kişiler kanunlara mı uyacak, kanunlar kişilere mi uydurulacak? Kanunlara göre mi adam bulunacak, adamlara göre mi kanun yapılacak?
Adamlara göre kanunların yapıldığı bir iktidar döneminin rektörleri bilimsel eser neden yazsınlar ki? Sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “bağlılık, temenna, destek” içeren mesajlar yazmak varken…
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi daha birinci beş yıllık dönemini doldurmadı, ancak ülkemizin kurumlarına, kurallarına, yargı kurumlarına, hukuk devleti ilkesine verdiği tahribatlara onlarca örnek birikti. AK Parti’nin kendi milletvekilleri bu sistemden şikayetçiler, meydanlarda bizatihi güçleneceğiz diye propagandasını yaptıkları sistemde kendilerini “Züğür Ağa” gibi hissettiklerini ifade ediyorlar.
Sayın Davutoğlu’nun “siyasal” ve “yönetimsel” kriz yaşadığımız için ekonomik kriz yaşıyoruz dediği bu.
Kişisel yönetime tavan yaptıran, kurumsal yönetimi zayıflatan bu hükümet sisteminde ekonominin başına Daron Acemoğlu gelse… Ekonomiyi düzeltebilir mi?
Kurumlarıyla ve kurallarıyla, hukuk devleti ilkesiyle güven inşası tesis edilmedikçe imkansız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024