Erol KATIRCIOĞLU
Erdoğan iktidarı 22 yıl sonunda kendi etrafında öylesine zengin bir kitle yarattı ki yaşanılan yoksulluk bunun bir yansıması, bir sonucu. Onun için iş eğer yalnızca sandığa kalsa muhalefetin işi kolay. Erdoğan’ın seçilmesi artık pek mümkün değil. Ama dedim ya iş sadece sandıkla çözülecek bir iş değil.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün bir toplantıda “Önemli olan tökezlemek değil hemen güçlü şekilde yoluna devam edebilmektir. İlk safhayı atlattık, şimdi vites yükseltme vaktidir" şeklinde konuşmuş. İlk safhadan kasti herhalde mahalli seçimlerdi ve bir kere daha yenildiklerini kabul etmiş oldu. Ama Erdoğan için önemli olan “yola devam” etmek olduğundan bu yenilgiyi bir tür “tökezlemek” olarak gördüğünü de anlamış olduk. Tabii şimdi yine yola devam etmek gerekir ve fakat bu yola eski vites düzeyinde devam etmek pek doğru olmaz, o nedenle de şimdi artık vites yükseltmek vaktidir.
Erdoğan’ın “vitesi” yükselttiğini zaten biliyorduk. Ülkede bir-iki aydır olanlar vitesin yükseltilme kararının verilmiş olduğunu zaten ortaya koyuyordu. CHP ve DEM partinin belediyelerine kayyum atamaktan tutun, “gözünün üstünde kaşın var” diyenlerin gözaltına alınmasına, Ayşe Barın’ın gözaltına alınmasından yeniden “Gezi” eylemlerine uzanan taşların döşenmesine, son olarak sanatçıların vergi denetimine alınmasına kadar birçok gelişme vitesin yükseltilmesiyle ilgili değil mi? Hele hele Denetleme Kurulu’na, her kademe ve rütbedeki görevliyi görevden uzaklaştırma yetkisi veren düzenlemenin Meclis’ten geçmesi vitesin yükseltildiğinin en önemli belirtisi değil mi?
Bu gidişin Trump’ın göreve gelir gelmez yaptıklarıyla paralellik gösterdiğini düşünüyorum. Çünkü Erdoğan da Trump da otoriter nitelikleri olan liderler. Ve maalesef dünya da Türkiyede onların çizdiği yol üzerinden gidecek gibi görünüyor.
Her iki ülkedeki bu çizilen yollar sandık, seçimler vs ile açıklanabilecek yollar değil. Çünkü seçimler, seçimlerden önceki zenginleşme ile doğrudan ilişkili. Yani öyle pür bir sandığı koyalım sonuca katlanalım mantığı doğru bir mantık değil. Çünkü sandığı ve seçimleri belirleyen en önemli unsurların ülkenin zenginleri tarafından belirlendiği açık. Erdoğan’ın da Trump’ın da arkalarında çok büyük ve güçlü şirketler dünyası olduğunu unutmayalım. Nitekim Trump’ın göreve başlama töreninde bu tablo çok çarpıcı bir biçimde ortadaydı. Bütün Silikon Vadisi patronları hazır ve nazırdılar.
Bu nedenle de Erdoğan’ın daha bir süre ülkenin dümeninde kalmak istemesinin yolunun sandıktan geçtiğini düşündüğünü düşünmüyorum. Öyle dese de artık AKP’nin iktidarını devam ettirmenin sandıkla sağlanacağı pek bir şey kalmadı. Kalan tek şey eğer mümkünse toplumu etkileme şansı olan kişi ve kurumları baskı altına almak, gözden düşürmek ve etkilerini sıfırlamak. Bunun için ne gerekiyorsa, elinin altındaki her türlü imkanı, yargıdan, devlet Deneme Kurulu’na oradan medyaya kadar her türlü imkanı kullanmak.
Kırmızı kart hikayesinin çocuksuluğu bir yana son alınan karar Cumhurbaşkanı adayının parti üyeleri tarafından seçimle belirleneceği konusu da öyle. Böyle bir dünyanın olmadığını bu partinin yöneticilerine söyleyecek kimse yok mu?
Bugün yaşanan yoksulluk yanında yaşanan inanılmaz zenginlikler bir bütünün parçaları aslında. Erdoğan iktidarı 22 yıl sonunda kendi etrafında öylesine zengin bir kitle yarattı ki yaşanılan yoksulluk bunun bir yansıması, bir sonucu. Onun için iş eğer yalnızca sandığa kalsa muhalefetin işi kolay. Erdoğan’ın seçilmesi artık pek mümkün değil. Ama dedim ya iş sadece sandıkla çözülecek bir iş değil.
Muhalefet bunları görüyor mu bilmiyorum. Ama ana muhalefet partisinin bazı yaptıklarından bunları görmediğini düşünüyorum.
CHP, bence saçma sapan bir muhalefetçilik sergiliyor. Kırmızı kart hikayesinin çocuksuluğu bir yana son alınan karar Cumhurbaşkanı adayının parti üyeleri tarafından seçimle belirleneceği konusu da öyle. Böyle bir dünyanın olmadığını bu partinin yöneticilerine söyleyecek kimse yok mu? Parti dediğimiz mekanizmanın bir tür ağ olduğu ve bu ağın içinde çeşitli kişilerin ve kliklerin olduğu bilinmeyen bir durum olabilir mi? Dolayısıyla aday seçimlerle belirlensin dediğinizde aslında o ağdaki görece güçlü olanın seçileceği çok mu anlaşılmaz? Bunun da toplumun onlara bakan ama parti üyesi olmayanları hiçe sayma anlamına geleceği hiç mi düşünülmez?
Demek istediğim muhalefetin, elinde her türlü yönlendirme aracı olan, baskı ise baskı, töhmetse töhmet, montajsa montaj imkanlarını kullanabilecek olan Erdoğan karşısında başarılı olma şansı bence pek yok. O nedenle de naçizane yazıyorum çeşitli defalar ki muhalefetin her şeyden önce neden siyaset yaptığını ve neden iktidara gelmesi gerektiğini anlatan bir vizyon çalışmasına ihtiyacı var. Lider de buradan çıkar!
Çünkü sandıktan çıkanın sandıktan önce belirlendiği bir dünyada yaşıyoruz.
Kayyumları görmüyor musunuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025