Erol KATIRCIOĞLU
Çözüm sürecinin neden başladığı konusunda bir bilgiye sahibi olmayanlar eğer AKP+MHP iktidarına karşı iseler “Bunlarla çözüm-mözüm olmaz!” deyip geçiveriyorlar. Bu kanaatlerinin temelinde ise iktidarın bu meselede adım atmasının ülkedeki “demokrasinin” gelişmesi niyetiyle değil doğrudan doğruya Kürt mahallesinin de kendine oy vermesini sağlayacak bir adım olması düşüncesinden kaynaklandığına inanıyorlar. (Seküler kesim ulusalcıları)
Aynı şekilde çözüm sürecinin neden başladığı konusunda bir bilgiye sahibi olmasalar da, çözüm sürecinin iktidarın Suriye bağlamında yaşadığı ya da yaşayacağı sıkışıklıklar nedeniyle zorunlu bir hamle olarak başladığına inanlar ise ikiye ayrılıyorlar. Bunların bir kısmı yukarıdakiler gibi, iktidarın attığı adımları “zorunlu” da olsa sonuçta iktidarın Kürt mahallesinden oy devşirmesine yarayacak bir hamle olarak değerlendiriyorlar. (Seküler kesim içindeki demokratlar)
Diğer kısmı ise her ne kadar bu iktidarın demokrasi diye bir derdi olmasa da “zorunlu” olarak Kürt sorunun çözülmesine yönelik adımlar toplumca benimsenir ve bu çabalara destek olunursa demokrasinin de gelişmesine yönelik etkiler üretecektir diye düşünerek sürece destek oluyorlar. (Daha çok bazı sol ve Kürt siyasetleri)
Başkaları da vardır kuşkusuz! (Tabii çözüm sürecine toptan karşı olanlar bu yazının konusu da değiller). Ama toplumun daha demokrat, daha seküler kesimlerinde rastladığımız bu kafa karışıklığı, soruna sahip çıkmak potansiyeli taşıyan bu kesimdeki insanların da çözüm sürecine sıcak bakmalarına yardımcı olmamaktadır. Hele hele yukarıdaki ilk iki ayrımdaki insanların üçüncü kesimdekilerin çözüm süreci için iktidarla anlaşabileceğini düşünmeleri sorunu daha da karmaşık hale getirmekte.
Son yıllarda yapılan tartışmalar demokrasilerin üzerlerine yaslandıkları toplum kesimlerindeki çıkar ve güç ilişkileri tarafından belirlenen rejimler olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bir ülkenin “demokratik” olarak adlandırılması ve rejimin meşruiyeti demokrasinin nasıl bir demokrasi olduğuna bağlıdır. Eğer bir ülkedeki “demokrasi”nin niteliği yalnızca “seçimlere” indirgenmişse, bilin ki o ülkede demokrasi “avantajlı” kesimlerin lehine “dezavantajlı” kesimlerin aleyhine çalışıyor demektir.
Nitekim Türkiye’deki durum da budur. Bütün kurumsal yapısı demokratik olmaktan çıkarılmış ve demokrasinin sadece “seçimlere” indirgenmiş bir yönetime demokrasi demek mümkün değildir. Bu nedenle de böyle bir iktidarın olduğu ülkede çözüm sürecinden kuşku duyanların “Bunlarla çözüm-mözüm olmaz!” demeleri anlaşılır bir durumdur.
Fakat eğer “demokrasi” “avantajlı” kesimlerin lehine, “dezavantajlı” kesimlerin aleyhine çalışan bir rejime dönüşmüşse, burada demokrasinin iyileşmesine yönelik her bir adım özünde “dezavantajlı” kesimlerin lehine bir adım olacaktır. Dolayısıyla var olan kafa karışıklığına son verip çözüm süreci bağlamında atılan adımlara destek olmak hem sınıfsal, hem etnik ve hem de bölgesel bakımdan “dezavantajlı” kesimlerin önlerinin açılmasına neden olarak daha ileri bir demokrasinin yerleşmesini de sağlayacaktır. Unutmayalım!
Demokrasideki her bozulma, aynı anda hem sınıfsal, hem etnik, hem bölgesel dezavantajları derinleştirir.
Bu nedenle Türkiye’de:
- demokrasinin gerilemesi çarpan etkisi yaratır,
- demokrasinin iyileşmesi ise yüksek kaldıraç etkisi üretir.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler… 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025