Erol KATIRCIOĞLU
Dışa açık bir ülke olduğumuz iddialarına rağmen hala kapalı bir toplumuz. İçerideki gürültülerden dışarıda ne olup bittiğini duymuyoruz. O nedenle de dünyadaki değişimleri anlamıyoruz. Anlamadığımız için de hala içerideki sorunlara soğuk savaş döneminden kalma gözlüklerle bakıyoruz. Kürt sorunu dediğimiz sorunu, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir toplum olarak “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” şiarıyla karşılarken, başka ülkelerdeki Müslümanların benzer sorunlar karşısında neler yaptıklarına hiç bakmıyoruz. Savaşın bittiğini duymamış Japon askeri gibi savaşa devam etmeyi yeğliyoruz.
Bu iddialarımı kanıtlayacak bir öyküye geçen yazımda başlamıştım: Filipin devleti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin öyküsüne. Tabii ki bizim, Kürdistan İşçi Partisi (Partiya Karkerên Kurdistanê) yani PKK’nin öyküsüyle Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin (MİKC) öyküsünün birbirine benzemeyen birçok yönü var. Ama benzeyen yönleri de az değil. Başlayalım:
Filipinlerde Müslüman nüfus, toplam nüfusun yüzde 5’i düzeyinde. Ülkeyi yöneten çoğunluk Hristiyan. Kendi Müslüman inancını tam olarak yaşayamadıkları ve farklı bir kültüre sahip oldukları iddiasıyla 1960’ların sonlarına doğru Filipin devletine karşı silahlı ayaklanma başlatan Müslümanlar, Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni (MUKC) kurmuşlar. Örgüt, Müslümanların çoğunlukta olduğu Mindanao adasını üs edinerek 1972’de bir dizi gerilla eylemine girişmiş. Devlet başkanı Marcos’un sıkıyönetim ilan etmesiyle eylemler daha da yaygınlaşmış, sonuçta 50 bin kişiden fazla insan ölmüş (bu sayı şimdilerde 120 bin civarında). Daha sonraları örgüt içinde bazı bölünmeler ortaya çıkmış ve bu bölünmeler nedeniyle 1981’de, MUKC’dan ayrılan daha radikal bir grup Moro İslami Kurtuluş Cephesi’ni (MİKC) kurmuş. Uzun yıllar süren çatışmadan sonunda 1996’da, Filipinler hükümetiyle MUKC arasında varılan uzlaşmayla Mindanao adasındaki Müslümanların çoğunlukta yaşadığı yerlerde Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi’nin kurulmasına karar verilmiş.
Daha sonraları 2010’lara kadar ayrı bir devlet kurmak amacında olan MİKC bu tarihten itibaren Filipin toplumuna “birlikte yaşamak” çerçevesinde yeni bir siyasi tutum önerince Başkan Benigno Aquino ile MİKC arasında görüşmeler yeniden başlamış ve Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi yerine Morolu Müslümanlardan oluşan bir meclise de sahip olacak olan yeni bir özerk yönetimin kurulmasını da içeren Bangsamoro Anayasası’nın hazırlanması mümkün olmuş. Bu günlerde ise yasanın kongre tarafından onaylanması beklenmekte.
Öykü kabaca bu. Bu öyküde kimliklerini yaşayamadıklarını söyleyen Morolu Müslümanlar yerine Kürtleri koyun, MİKC yerine PKK’yi koyun, Mindaneo adası yerine Kandil’i koyun, bunların da ötesinde başlangıçta “bağımsız bir devlet” amacı benimseyen MİKC ile PKK’nin çağın ruhuna uygun bir adımla şimdi “birlikte bir yaşam” önerisinde bulunduklarını düşünün; bu iki öykünün de ortak yönlerinin oldukça fazla olduğu açık değil mi?
Ülkenin özellikle Karadeniz kıyılarında, İç Anadolu bölgelerinde yaşayan Müslüman halkımızın Kürtlerin sorunlarını anlamak ve onlarla bir empati kurabilmeleri için sanırım bu Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin öyküsünü öğrenmelerinde büyük yarar var. Mondenao’daki Müslümanlar İslami kurallar içinde bir toplumda yaşamak istiyorlar, Kürtler de kendi dillerini kullanabildikleri kültürel bir ortamda... Her iki mücadelenin geldiği yer ise her iki toplumdaki “ötekilere”, Filipinler’de Hristiyanlara, Türkiye’de ise Türklere “birlikte yaşayalım” önerisinde bulunuyorlar. Bu benzerlikten daha doğal ne anlatabilir ki her iki sorun da özünde aynıdır ve çözülmeleri de birlikte yaşamı mümkün kılacak koşulların yaratılmasına bağlıdır.
Müslüman halkımızın asıl dikkate alması gereken bir başka gerçekse, AKP hükümeti, Filipinler’deki sorunun çözümünde “İzleme Komisyonu’nda” yer alırken, burada “Masa yoktur”, “Dolmabahçe yanlıştır”, “Kürt sorunu yoktur” gibi bir şeyler söylüyor.
Peki ama neden?
Ne dersiniz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025