Esat KORKMAZ
Nevruz ya da Newroz; Dünya’nın Güneş çevresinde dönmesine göre düzenlenmiş eski İran takvimine göre, geceyle gündüzün eşit uzunlukta olduğu 21 Mart günü başlar. Nevruz Farsça, Newroz Kürtçe’dir; her iki terimin de anlamı yeni gün demektir. Doğa bugün doğmuştur; bu ortak anlam dışında Nevruz terimine yüklenen anlamlarla Newroz terimine yüklenen anlamlar farklılıklar gösterir.
Nevruz ya da Newroz, doğanın değişiminden-dönüşümünden kaynaklanan, zamanla halkın yaşamına, yaşam felsefesine sızan ve toplum vicdanında ortak bir yargı durumuna dönüşen gülme, sevinme, ışıkla bezenme, ateşle yıkanma gücüdür. Bir bakıma kışın soğuğundan, karından, çamurundan kurtuluş; yeşeren, can bulan doğaya çığlık çığlığa bir öykünmedir.
Bu nedenle Nevruz ya da Newroz, dünyanın canlanmasını, karanlık günlerin geride kalmasını, sıcak günlerin devreye girmesini, aydınlığın çoğalmasını, bolluğu-bereketi ve en önemlisi de karanlıktan ışık olarak doğumu temsil eder.
Tanrı olarak algılanan doğa, bugün doğmuştur; bu doğumla görünmeyen tanrısal öz, bugün görünüşe taşınmış; hava, su, toprak ve ateş Tanrı’nın çocukları olarak bugün dünyaya gelmiştir.
Hatırlayalım: İnançta, doğmayan ve ölmeyen doğa bir olanaksızlıktır; doğan ve ölen doğa ise bir olanaktır. İlk doğum ürünü ışıktır: Işığı içen gebe kalır ve zamanı geldiğinde doğurur. Çünkü ışık, doğanın doğurma gücünü simgeler; inançta, Tanrı’nın spermalarıdır bir bakıma.
Şimdi de Nevruz ve Newroz terimlerinin açılımını yapalım:
Nevruz(21 Mart); doğa-tanrıcılık ve insan-tanrıcılı temelli tasarımlarda, Hz Ali’nin doğduğu ve evlendiği gün olarak algılanan, Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. Bâtınîlikte, biyolojik doğum gününün iptal edilerek taşınılan kültürel doğum günüdür. Sûfi gelenekte, yaşam ve ölümsüzlük deposu olarak algılanan doğanın doğum günü ya da gebe kalan kışın çocuğu olan ateşin doğum günüdür. Türklere ve Moğollara bağlanan tasarımlarda, toplumsal yeniden diriliş olarak algılanan Ergenekon’dan çıkış günüdür.
Nevruz bayramı, Alevilerin-Bektaşilerin büyük bayramıdır. Sabahleyin nevruz erkânı yapılır; nevruziyeler okunur, nefesler söylenir, semah dönülür. Daha sonra topluca kırlara çıkılır; hazırlanan yiyecekler yenir, epik yanıyla belirgin eğlenceler düzenlenir. Gece meydan açılır; nevruz cemi tutulur; isteklilere nasip verilir.
Hızır erkânı kapsamında Hızır Gülbangı okunur:
-Aşk ile…
Gebe kalan doğaya göz-kulak ya Hızır: Yetiş ya Hızır doğa değişsin-dönüşsün; biz değişelim-dönüşelim.
Gel artık, havaya, suya, toprağa el ver; darda olanlarımıza elini uzat. Destur alıp cümle varlık doğurmak üzere; onlara ebelik yap. Girdiğin evlere dert girmesin; bastığın yerlerde güller açsın, ekinler yeşersin, bülbüller ötsün. Dokunduğun canlar dertlerden, uğursuzluklardan ve hastalıklardan arınsın.
Gel artık bir türlü gerçekleştiremediğimiz isteklerimiz, dileklerimiz berekete dönüşsün; özlemlerimiz kırılsın yeni özlemler oluşsun.
Gel artık özlem denen atımıza bindirelim seni, düşlerimizde gezdirelim. Ali ol, Hace Bektaş Veli ol; dondan dona bürün, bize öğretmenlik yap.
Senin için oruç tutuyoruz gel artık: Umudumuzu doğurtalım; gerçekçi olup olanaksızı koşalım.
Dil bizden, nefes hizmet pirlerimizden olsun. Gerçek erenler demine Hû! Eyvallah!
Hem sabah, hen gün içinde, hem de akşamları cem tutulduğunda Nevrua ya da Newroz Gülbangı okunur:
-Aşk ile…
Ruhsat verdiğin için cümle varlık gebe kaldı Tanrım. Işık oldun havaya düştün hava, suya düştün su, toprağa düştün toprak ateş aldı; her yer ateş oldu. Kışın çocukları bugün destur aldı: Doğa doğurdu; biz yaşarken doğurduk, Hakk’a yürüyenlerimiz yeni bedenlere taşınarak yeniden dünyaya geldi. Hepimiz, her şey bereket oldu. Bereketi-bereketimizi hakça paylaşalım. Cümle varlığın doğum gününü kutlayalım. Mezarlıklarımızı ziyaret edelim: Yeni bedenlerde dirilememiş, beden beden diye çığrışan Hakk’a yürümüş canlarımızın feryatlarına kulak verelim; oları doğuma hazırlayalım. Dağların-taşların, suların-bulutların hatırcığın soralım.
Hizmet pirlerimizin himmetleri üzerimizde olsun, doğuran doğanın olanaklarından yararlanmada bizlere yardımcı olsun. Sıcak Hızır günlerinde, bereket hasadında Pirimiz Hünkârımız Hace Bektaş Veli ihsanını bizlerden esirgemesin.
Gerçek erenler demine Hû! Eyvallah!
Newroz’a gelince Newroz(21 Mart); doğa-tanrıcılık ve insan-tanrıcılık temelli tasarımlarda, Zerdüşt’ün toplumsal önder durumuna dönüştüğü, Eski İran takvimine göre yılın ilk günüdür. Mazdaizm’de ve Zerdüştlük’te, doğanın kendi kendini döllemesiyle oluşan ve doğanın, ilk doğum ürünü olarak algılanan Ahuramazda’nın doğum günü ya da Ahuramazda’nın Ehrimen’e galip gelerek canlı-cansız her şeyi yarattığı gündür. Mithraizm’de, doğanın kendi kendini döllemesiyle oluşan ve doğanın ilk doğum ürünü olarak algılanan, ışık-tanrı Mithra’nın doğum günü ya da ışık-tanrı Mithra’nın kozmik boğayı öldürerek canlı-cansız her şeyin yaratılmasını sağladığı gündür. Kassitler’in(İ.Ö. 1896-1176), Babil’i ikinci kez işgal ederek kralları Cemşid’i bir taht üstünde bu kente götürdükleri gün olarak alarak algılanan zafer günüdür. Medler’in İ.Ö. 612 yılında, Demirci Kawa önderliğinde Asurlular’ın başkenti Niniv’i ele geçirdiği gün olarak algılanan zafer günüdür.
Bir taht üstünde Babil’e götürülen kral Cemşid’in yüzü o kadar parlar ki halk O’nu Güneş’e benzetir ve -Gökte iki güneş göründü!, derler ve Bugün yeni bir gündür, anlamına gelen Newroz sözcüğünü kullanırlar. Bu olay, izleyen dönemde takvime bağlanır; her yıl zafer ve bahar bayramı olarak kutlanmaya başlanır.
Demirci Kawa, Cemşid’in Babil’i ele geçirmesinden bu yana kutlanagelen bahar ve zafer bayramından yararlanır; bayram için toplanan halkı dağlara çıkarır ve ateşler yaktırarak isyanı başlatır. Zamanla, Newroz bayramı ile başkaldırı olayı bütünleşir.
Söylenceye göre Med kralı Feridun’un babası Abitin, bir arslan tuzağına düşürülerek yakalanır ve beyni, zalim Dahhak’ın yılanlarına yedirilir. Çünkü Zalim Dahhak’ın omuzunda iki yılan vardır ve her biri her gün birer insan beyni yiyerek yaşamak durumundadır. İnsaflı kişiler, 17 oğlunun beyni Dahhak’ın yılanlarına yedirilen çocukların babası Demirci Kawa’ yı kurtarmak için O’nun beyni diye bir hayvan beynini zalim Dahhak’a sunarlar ve genci ölümden kurtarırlar; O’nu dağlara salarlar. Genç, Med halkını çevresinde toplar ve 18. oğlunu kurtarmak için zalim Dahhak’ın sarayını basar. Saraydan çıktıktan sonra oksitlenmeye bağlı olarak oluşan sarı, yeşil, kırmızı renkli deri önlüğünü bayrak gibi kullanarak, isyanı zaferle sonuçlandırır.
Demirci Kawa’nın bayrak olarak kullandığı deri önlük, savaştan sonra İran’a götürülür ve kutsal bir anı olarak saklanır; her yıl kutlanan Newroz törenlerinde, krallar tarafından bu önlük üzerine mücevherler takılır.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2016
28.11.2016
23.11.2016
16.11.2016
12.11.2016
4.01.2016
1.01.2016
12.08.2016
4.02.2016
29.07.2016