Eser KARAKAŞ
Bu soruya iki aşamada cevap vermek lazım, biri çok kısa, ikincisi ise biraz daha uzun.
İlk kriter kazanma şansı çok yüksek, en yüksek aday olmalı; seçimi kazanacak bir aday yani, ilk kriter bu kadar.
Aksi durumda, seçimi izleyen beş sene içinde ülkemizde çok ama çok sevimsiz gelişmeler yaşanabilir.
Gelelim şimdi ikinci kritere: Nasıl bir Cumhurbaşkanı?
Türkiye’de son aylarda herkes Millet ittifakının adayının ismini tartışıyor, bu tartışmalara AKP, MHP ve besleme basın da dahil.
Son günlerde bir de no-name aday tartışması başladı (başımıza taş mı yağacak?).
Ancak, muhtemelen, kimsenin Erdoğan’a karşı aday olacak kişinin hangi niteliklere sahip olması gerektiğini tartışmadığının farkındasınızdır.
Kazanma şansı çok yüksek (Erdoğan’a karşı yüzde yüz kazanır demek zor) bir aday olması çok açık bir gerçek ama peki hangi nitelikleri haiz olacak?
Bu soruya yine muhtemelen herkes yaşama, topluma nasıl baktığına göre bir cevap verecektir, ben de öyle yapacağım.
Benim kafamda üç temel kriter mevcut.
Birinci kriterim yeni Cumhurbaşkanının temel yöneliminin Türkiye’nin AB tam üyeliği olması.
Son on yıllarda yaşananlar kanımca görmek istemeyenlere bile AB perspektifi dışında bir Türkiye’nin ya 28 Şubat Türkiye’si ya da son on yılın Erdoğan Türkiye’si olacağını göstermiştir.
Rahmetli Çetin Altan’ın dediği gibi Kışla-Cami parantezi dışında bir siyasi yaşam istiyorsak AB şart; bunu derken bir kışla ya da cami karşıtlığı da yapmıyorum, benim anladığım kışla demokratik bir hukuk devletinde dış savunma hizmeti üreten bir kamu birimidir, cami ise devlet dışında yani genel bütçeden finanse edilmeyen bir ibadethanedir, bizde ise anlamları farklı.
İkinci ve üçüncü kriterlerim ise biraz bağlantılı.
Burada detaylarına girmeyeceğim, yaşamı kamu alanı-özel alan diye ikiye ayırarak bu analizi yapmak lazım.
Kamu alanından anladığım hukuk ve ekonomi.
Bu alanlarda (hukuk ve ekonomi) batı kurumları bire bir adopte edilmeli kanısındayım, adapte edilmeli demiyorum, adopte edilmeli.
Adaptasyon biraz uyarlama, kendine göre şekillendirme içerebilir, oysa adopte etmek aynen benimsemek demek.
Başka bir ifade ile hem çok modern, batılı olacağız, hem de Anayasamızda Milli Güvenlik Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı olacak, işte bu olamaz.
Hukuk devletinde Milli Güvenlik Kurulu, laik bir devlette de Diyanet olamaz, nokta.
Ya da hem muhafazakar demokrat olacağız, hem de ifade özgürlüğü ihlallerinin, ihalelerde büyük yolsuzlukların altına imza atacağız, bu da bir muhafazakar demokratlık rezaleti.
Gönlümdeki Cumhurbaşkanı adayı kamu kurumlarında “yerel ve milli”likten kaçacak, bu kadar basit.
Gelelim özel alana; özel alan demek eyleminizin negatif ya da pozitif dışsallığı olmadığı alan demek benim için.
Özel alanda ise kimsenin ne batılı ne de doğulu olmak gibi mecburiyeti yok, dışsallık üretmediğiniz, evrensel hukuka göre suç işlemediğiniz sürece yaşamınızı istediğiniz gibi yönetebilirsiniz, istediğiniz şekilde takılabilirsiniz.
Mesela giyim kuşam, yeme içme gibi alanlar mutlak özel alan, kimsenin karışma hakkı olamaz.
Türkiye ise ilginç bir gelenekten geliyor, maalesef çok değişmiyor da, batılılaşmayı daha ziyade özel alanda tanımlamışız (mesela Şapka İktisası Hakkında Kanun-İktisa: giyme, giyinme), ama kamusal alanda da Milli Güvenlik Kurulu, DİB gibi evrensel hukuki temeli olmayan fazla doğulu kurumlar ihdas etmişiz.
Cumhurbaşkanımız AB üyeliğini temel hedef koymalı, hukuk ve ekonomide (kamu alanı) mutlak batı standartlarını benimsemeli, özel alanda da vatandaşın tercihlerine saygılı olmalı.
Bu kadar basit.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
23.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025