Eser KARAKAŞ
Önce yazının başlığını “Kanlı büyüme” olarak koymayı düşündüm ama böyle bir başlığın çok sert olabileceğini düşünerek “kanlı” kelimesinin yerine “gayrimeşru” ifadesini tercih ettim, aşağıda hem kanlı hem de gayrimeşru kelimeleriyle neleri kastettiğimi açıklamaya gayret edeceğim.
29 Kasım 2024 tarihinde TÜİK 2024 senesi üçüncü çeyreği (Temmuz-Eylül) gayrisafi yurtiçi hasıla dönemsel büyüme büyüklüklerini açıkladı.
TÜİK verilerine göre 2024 senesinin üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisi 2023 senesinin üçüncü çeyreğine göre yüzde 2.1 büyüdü.
Türkiye ekonomisi 2024 senesinin ikinci çeyreğine göre ise (Nisan-Haziran) yüzde 0.2 yani binde iki küçülmüş.
Dördüncü çeyrekte (Ekim-Aralık) gerçekleşecek büyüme oranı ile ilgili spekülasyon yapmak istemem ama IMF gibi uluslararası kuruluşların da paylaştığı beklenti Türkiye ekonomisinin 2024 senesini yüzde üç dolayında bir büyüme ile noktalayacağı, bu oran muhtemelen 2024 küresel büyüme oranının altında kalacak ama itiraf etmek lazım, bu kadar hukuksuzluk, bu kadar kötü yönetim, kurumların bu kadar yıpratılmasına rağmen sıfıra, negatife düşmeyen bir büyüme oranı olacak bu oran.
Bu yüzde üçlük büyüme oranının da nedenleri üç aşağı, beş yukarı belli.
Üçüncü çeyrek büyümesinin detaylarına çok girmeden en göze çarpanlarını aktarmak isterim, bu dönemde (Q3) ülkemizde sanayi üretimi yüzde 2.2 azalmış, ihracat artışı binde sekiz (%0.8) ile sınırlı kalmış ama inşaat sektörü yüzde 9.2’lik çok ciddi bir büyüme göstermiş, malum, inşaat sektörü yüksek büyümesi çimento, demir-çelik, fayans, saniter gibi sektörlerde talep ve üretim artışı sağlayan, niteliksiz istihdam sağlayan ve özellikle siyasetçilerin çok sevdiği bir büyüme.
Anlaşılan tüm kötü yönetime rağmen sıfıra düşmeyen büyümenin altında inşaat gibi eski ekonominin en başat sektörü geliyor, büyümesini inşaata emanet eden ülkelerin 21. Yüzyılın ülkeleri olmaları pek mümkün değil ama bugünkü yazının konusu bu alan değil.
Gelelim başka bir veri kaynağına, İSİG’in (İşçi sağlığı ve işçi güvenliği) Kasım 2024 raporuna.
Bu 164 can kaybımız içinde on kadın ve yedi de çocuk var; bu çocukların Kasım ayında okullarda olması gerekirken ilkel koşullarda üretim yapan işyerlerinde ne işi var sorusunu muhtemelen öncelikle Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’e sormak lazım, yanıtını merak ederim doğrusu.
OKULLARDA OLMASI GEREKEN ÇOCUKLAR
Bu rapora göre Kasım ayında iş kazalarında 164 işçi hayatını kaybetmiş, bu durum bir günde beş işçiden fazla canı iş kazalarında kaybediyorsak bu kazalara iş kazası yerine iş cinayeti demek çok yanlış olmaz kanısındayım.
Bu 164 can kaybımız içinde on kadın ve yedi de çocuk var; bu çocukların Kasım ayında okullarda olması gerekirken ilkel koşullarda üretim yapan işyerlerinde ne işi var sorusunu muhtemelen öncelikle Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin’e sormak lazım, yanıtını merak ederim doğrusu.
164 iş cinayetinin yüzde 26’sı yani 42 iş kazası (!!!) inşaat sektöründe işlenmiş.
Şimdi de gelelim 2024 senesinde ülkemizde gerçekleşecek yüzde üç dolayındaki büyüme için neden kanlı büyüme ya da başlıkta tercih ettiğim gayrimeşru büyüme ifadesini kullandığıma.
Aklı başına iktisatçılar yüksek büyüme oranlarını severler, büyüme kısa vadede gelir bölüşümünün daha adaletsiz olması ile baş başa gidebilir ama çok büyük ihtimalle uzun vade belirsizliğine kalmadan orta vadede de yüksek büyüme gelir bölüşümünü de daha toplumsal olarak kabul edilebilir kılacaktır, bugün için Gini katsayısı düşük (adil bölüşüm) ülkeler geçmişte, yakın geçmişte büyük büyüme oranları gerçekleştirmiş ülkelerdir.
Ancak, büyümenin kabul edilemez iki sonucu da var, birincisi çevre dostu olmayan, çevreyi kirleten büyümenin iklim, çevre sonuçları ise ikincisi de sosyal politika ve iş güvenliği alanında özensizlik hatta “ne kadar az iş güvenliği o kadar yüksek büyüme” politikaları.
Şayet bu kadar kötü yönetime, bu kadar hukuksuzluğa rağmen yüzde üç büyümeye inşaat sektörünün yüksek büyümesi (%9.2) sayesinde ulaşıyorsak ama bu arada da inşaat sektöründe bir ayda 42 iş cinayeti yaşanıyor ise ve bu cinayetler Avrupa Birliği Müzakere sürecinde “Sosyal politika ve istihdam” müzakere dosyasının açılması ve bu dosyanın gereklerinin yerine getirilmesi ile ayda dört ya da beş iş kazasına düşürülebilecek ise bu inşaat sektörü çekişli büyümeye kanlı büyüme ya da gayrimeşru büyüme demenin çok da sert ya da yanlış olacağı kanısında değilim.
Üstelik “Sosyal politika ve istihdam” müzakere dosyası önünde siyasi bariyer, engel olan bir dosya değil, bu güne kadar bu dosya açılmadı ve gerekleri yerine getirilmedi ise bunun yegane nedeni AKP hükümetlerinin, arkalarındaki ilkel sanayilerin bu gerekleri yerine getirerek belirli bir maliyet artışını göze almamaları ve gayrimeşru ya da kanlı büyümeyi bir ayda 42 vatandaşımızı kaybetme pahasına tercih etmiş olmaları.
Bir ayda 42 çalışanımızın iş kazalarında (!!!) ya da iş cinayetlerinde ölmemesi için ne yapılması gerektiği de çok açık, belirli, Türkiye’nin gereklerini yerine getirmekle mükellef olduğu bir belgede tek tek yazıyor.
Dışişleri Bakanlığının Avrupa Birliği Başkanlığı internet sayfasına girerseniz AB belgeleri bölümünde “Avrupa Birliği üyelik sürecinde ulusal eylem planı 2021-2023” başlıklı bir belgeye rastlayacaksınız, bu belgede 19 numaralı dosya olan Sosyal Politika ve İstihdam” dosyasında iş güvenliği konusunda Türkiye’nin neleri, nasıl bir vadede yapması gerektiği tek tek yazıyor ama gerçekten beklerim, o teatral sesiyle Sosyal Güvenlik Bakanımız bu gereklerin ne kadarını yerine getirdiklerini tek tek açıklasın.
Bunlar yapılmadığı sürece, bu bir boş kehanet değil, her ay 42 çalışanımızı inşaat sektöründe, 122 vatandaşımızı da başka sektörlerde kaybetmeğe devam edeceğiz.
Ama birileri de “ne gam, çalışanlarımız ölüyor ama biz de en kötü koşullarda bile yüzde üç büyüyoruz, istihdam yaratıyoruz” diyorlarsa bizlere söyleyecek söz mü kalır bu aşamada.
Bu yazının Yeni Arayış’ta yayınlanacağı gün Türkiye Suriye konusunu konuşuyor olacak, ben bu konuya giremem ama şunu da hatırlatayım, Kasım 2024’de iş cinayetlerinde ölen 164 çalışanın 9’u da göçmen işçiler.
Erdoğan gerekli gereksiz her konuda konuşmağa çok meraklı bir Cumhurbaşkanı, bu malum ama konuşmaya bu kadar meraklı Erdoğan’ın siz hiç dünya şampiyonluğuna yürüdüğümüz iş kazaları konusuna girdiğini gördünüz mü?
Nedendir acaba?
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
15.06.2025
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025