Eser KARAKAŞ
Fi nedir diye haklı olarak sorabilirsiniz, ben de bilmiyordum ama öğrendim, önce mahalle baskısıyla, sonra da büyük bir merak ve keyifle izledim.
Fi biraz polisiye, biraz aşk-meşk bir dizi.
Ama televizyon dizisi değil, televizyonlarda gösterilmiyor, zaten gösterilemez de, gösterilse de çok büyük ölçüde anlamını yitirir.
Fi dizisinin aslında konusu, oyuncuları başka dizilerden çok da farklı değiller, dizi izleme alışkanlığı olmayan ben bile oyuncuların büyük bölümünün yüzlerine aşinayım.
Fi dizisi, şimdi böyle bir sektör oluşuyor, finansmanını televizyonda gösterilirken alınan reklamlarından yapan bir dizi değil, bu yeni sektör televizyon dışında bir dolaşım ağı yakalamış, internetten ücret ödeyerek izliyorsunuz.
Netflix denen yeni bir platform üzerinden seyrediyorsunuz bu filmleri, dizileri; bir de Puhu TV, Blutv var gibi aynı işlevi gören.
Televizyonlarda gösterilmediği için bu diziler, mesela Fi, RTÜK’ün o saçma sapan, anlamsız kısıtlamalarına tabi de değiller.
Bir yanlış anlaşma olmasın, Fİ dizisinde siyaset, Erdoğan eleştirisi, Kürt meselesi, Fetö falan hiç yok.
Ama, dizinin oyuncuları insanların sokakta konuştukları gibi konuşuyorlar, mesela kafaları kızdığı zaman küfürler sallıyorlar.
Sanki gerçek hayatta herkes, hepimiz İngiliz lordları gibi konuşuyoruz da.
Dizide ayrıca gönül ilişkilerinde de RTÜK sultasındaki bizim dizilerde, ekranlarda göremeyeceğimiz eşcinsel ilişkiler ya da en azından çok açık göndermeler var.
RTÜK böyle şeylere de nedense, nasıl bir kafaysa, “Türk aile yapısına aykırı” gibi bir gerekçe ile izin vermiyor.
“Türk aile yapısını” ise acaba bilen var mı?
İyi bir şeydir umarım ama…
Kadınların aile içi şiddete en çok uğradığı ülkelerden biriyiz.
Ensest sanıldığının çok çok üzerinde galiba bizim ülkede.
Çocuklara aile ortamında demokrasi, vatandaşlık eğitiminin verilmediği hatta tam tersi görüşlerin aşılandığı bir yer de olabilir bizim ülkemiz.
RTÜK’ün idealize ettiği aile yapısı ile bizim gerçek de pek örtüşmüyor galiba.
Aslında Türkiye toplumu biraz şizofrenik bir toplum.
Okulda tarihi, kültürü hakkında öğretilen ile gerçek arasında büyük farklar var, her genç bu tuhaf durumu bir ölçüde yaşıyor, anlıyor süreç içinde.
Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ikinci maddesinde demokrasi, hukuk devleti, laiklik, sosyal devlet gibi kavramlar var.
Ama toplumda, devlette bunların hiçbir karşılığı yok bugün.
Hukuk devleti endekslerinde dünkü kabile-bugünkü devlet yapılarıyla aynı seviyelerdeyiz ama her önüne gelen, eline her mikrofon alan da hukuktan bahsediyor.
Hatta bugünün yöneticileri bile.
Toplum ve devlet idealizasyonu ile gerçekler arasında büyük uçurum mevcut.
Ama bu uçurumları televizyon ekranları dizilerinde hiç göremiyoruz.
Ekranlarda bir dizide, RTÜK denetimi altındaki bir kanalda yayınlanan bir dizide ensest problemi ele alınabilir mi?
Kızını taciz eden bir baba, bu nedenden kızın yaşamının perişan olduğu bir dizi yayınlanabilir mi?
Yayınlansa ne olur?
Yayınlanmadığı durumda, yani bizim durumumuzda, ensest azalıyor mu?
Fi dizisi ve seyredemediğim başkalarında toplum ile dizide sunulan arasındaki uçurum azalmış gibi.
Küfürlü konuşmalar var, eşcinsel eğilimler var.
Yani gerçek toplum var.
Biz ise hala “gay pride” ı yasaklama peşindeyiz.
Hatta “gay pride’a devlet izin verse biz vermeyiz” diyen yamyamlara bile devlet ses çıkaramıyor.
Ama anayasamızda hukuk devleti ilkesi var.
Devlet sapkınlıklarımıza en iyi çözümü galiba teknoloji getiriyor.
Çok değil, yirmi sene önce Güneydoğu’da çanak antenlerin peşine düşmüştü necip devletimiz.
Teknoloji bu aptalca takıntılardan, yasaklardan kısmen kurtardı insanları.
Yasal olmayan telefon dinlemeleri hala çok yaygın ama galiba devlet bile WhatsApp’a erişemiyor, tasallutta bulunamıyor.
Profesyonel tarihçi olmanıza gerek yok, Osmanlı tarihine biraz meraklı iseniz, Kanuni dönemini, II. Abdülhamit dönemin hamasi propaganda kaynaklarından değil, daha düzgün kaynaklardan okudu iseniz, tarihte olan bitenlerle mesela II.Abdülhamit dizilerinin hiç ilişkisi olmadığını görüyorsunuz ama bu dizileri yapanlar bile II. Abdülhamit’i François Georgeon’dan okuma zahmetine bile katlanmıyorlar.
Üstelik Georgeon’un II. Abdülhamit hakkında yazdıkları hiç de fena değil, sadece tarihi Kızıl Sultan-Ulu Hakan aptalca parantezine sıkıştırmıyor, yaptığı bu.
Bu yeni platformlar (Netflix, Puhu, Blu vs.) sayesinde muhtemelen çok kısa süre içinde RTÜK ekranlarının o toplumsal gerçeklikten kopuk dizileri artık izleyici bulamayacak, insanlar, dizi izlemeyi sevenler daha gerçekçi, daha az yasaklı ya da daha az otosansürlü dizileri izlemek isteyecekler.
Bu durum geleneksel kanalların finansman pozisyonlarını da değiştirmeye zorlayacak, dizi ratingleri artık pek olamayacak.
Toplumsal gerçeklerle izlediklerimiz, okuduklarımız arasındaki uçurum da azalacak, bu da çok iyi bir gelişme olacak.
“Okuduklarımız” diyorum zira artık devletin daha az denetleyebildiği ya da hiç denetleyemediği internet sitelerinden aldığımız haberler selüloz gazetelerden aldığımız haberlere oranla çok daha gerçekçi.
İsim vermek istemiyorum ama ana akım gazetelerinde iki gündür Mehmet Altan’ın, Ahmet Altan’ın o muhteşem savunmalarını göremiyoruz.
İfade özgürlüğü ödülü alan köşe yazarları bile konuya giremiyorlar.
İyi ki başka platformlar var da biz de gerçekleri okuyabiliyoruz.
Dünya, teknoloji değişiyor.
Bunlara uyamayanlar, Altan’ların savunmalarını veremeyenler dangalak durumuna düşüyorlar, haberleri yok galiba.
Ya da var da, şimdilik işlerine öyle geliyor.
Cumhuriyet’in temel meselesi amaçlanan resmi toplumla gerçek toplum arasındaki açı farkını beyhude azaltma çabası idi.
Resmi toplumdan ne amaçlandığı bugün farklı ama bugün de AKP’nin de amaçladığı bir resmi toplum var ama öte tarafta da başka bir gerçek toplum var.
Bakalım Türkiye’miz bu aptalca parantezlerden, toplum amaçlamalarından, hedeflemelerinden ne zaman kurtulacak?
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025
18.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025