Eser KARAKAŞ
“Milli mesele” konusu adeta bir çığırtkanın ağzında açık arttırmaya çıkmış gibidir günümüzde.
Her önüne gelen kendi tercihlerini, kendi çıkarlarını topluma milli mesele olarak sunmakta, adeta dayatmaktadır.
Bu kervanın başını hiç kuşkusuz Cumhur İttifakı çekmektedir ama onların içinde de MHP burun farkıyla öne geçmiş gibi görünmektedir.
Ancak, Cumhur ittifakı bu çığırtkanlık yarışında yalnız değildir.
Cumhur İttifakı ve bileşenlerini yani AKP ve MHP’yi (artı BBP artı Vatan Partisi) yine burun farkıyla geriden gelerek CHP, İYİP, SP ve kendilerini sol olarak tanımlayan partiler gelmektedir.
Sol partilerle diğerleri arasındaki yegâne fark milli meselelerin farklılığıdır, yoksa öznel tercihleri milli mesele olarak adlandırma yanlışlığı ortaktır; belki sadece HDP, o da bir ölçüde, bu yanlışın dışında kalabilmektedir.
Kimse zahmete girerek “milli mesele” ne demektir, tartışmamaktadır, tartışmak istememektedir.
Bu kavramı tartışmaya açtıkları zaman muhtemelen çok rahatsız olmaktan çekinmektedirler, başka bir ifade ile de “milli mesele” dedikleri konunun sadece “milli mesele” kılıfı altında kendi siyasi tercihleri olduğu gerçeğini saklamaya çalışmaktadırlar.
Ben okuduklarıma, öğrendiklerime istinaden bir “milli mesele” tanımı yapabilirim: “Bir kesimin, bir baskı grubunun hatta bir sosyal sınıfın kendi çıkarlarını medyayı, eğitim sistemini kullanarak toplumun (milletin) çıkarı olarak dayatmalarından başka bir şey değildir.”
Dış politika konuları milli mesele olamaz, demokrasilerde bir toplum ve temsilcisi partilerin dış konularda iktidarın arkasında sıralanmaları demokrasilerde kabul edilemez.
Güvenlik konuları da milli meseleler değildir.
Eğitim politikaları da milli meseleler değildirler.
Her demokratik ülkede dışişleri, savunma, eğitim bakanlıkları vardır.
Bakanlıklar farklı politikalar üretmek için vardırlar.
Bu nedenle dış politika, savunma konularında “sıkılmış yumruk gibi olacağız hepimiz !!!” gibi ifadeler hukuka da demokrasiye de aykırıdırlar.
Farklı siyasi hareketlerin farklı dış politikalar, savunma politikaları, eğitim politikaları üretmek demokrasinin özüdür.
Hiç “milli mesele” yok mudur?
“Milli mesele” olarak tanımlanabilecek sadece iki konu geliyor aklıma.
Birincisi ülkenin bütününde egemen olacak evrensel standartlara hukuk devleti ilkeleri bütünüdür.
İkincisi de dünyayı bir felakete götürmeye aday çevre meseleleriyle etkin mücadeledir.
Evrensel hukuk devleti ilkeleri bütünü demek, yaşam hakkıdır, ifade özgürlüğüdür, bağımsız yargıdır, toplantı ve gösteri haklarıdır, eğitim hakkıdır, en genelinde de insan olmak demektir.
Bu açıdan da evrensel hukuk devleti ilkeleri bütünü gerçekten bir milli mesele gibi düşünülebilir çünkü olmaz ise ortada ne vatandaş ne de ülke kalır.
İkinci milli mesele de çevre meselesidir, muhtemelen bu konu üzerinde açıklamaya bile gerek yoktur artık.
Ancak, evrensel hukuk devleti ilkeleri ve çevre meselesi bile çok büyük ölçüde milli mesele olmaktan çıkmaktadırlar çünkü artık bu iki konu da milli devletlerin ötesinde belirlenmektedirler.
Türkiye hukuk devleti konusunda büyük ölçüde Avrupa Konseyi ve AİHM çerçevesine bağlıdır, daha doğrusu bağlı olmalıdır.
Çevre konusunda da milli çözümün olmadığı açıktır.
Demokrasiye ve hukuka bağlı kişiler ağızlarına “milli mesele” lafını almadan sekiz kere düşünmelidirler.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025