Fehim TAŞTEKİN
Hükümet uygulamalı atasözleri dersi veriyor. Birtakım siyasi mülahazalarla Musul’a yapılan askeri sevkiyat nedeniyle Ankara, Bağdat’ın sert tepkisi karşısında geri adım attı. Başika kampına gönderilen askeri konvoyun yaklaşık yarısı geri çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çekilme söz konusu değil” demesine rağmen! Yeni nesiller, “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” sözünün anlamını idrak ettiren iktidara minnettar olsun!
Çark görüntüsünden kaçınmak için geri adımın adını ‘çekilme’ değil ‘tanzim’ koydular. Türkiye’yi komşularıyla teker teker düşman haline getiren hatalardan dönüşü kolaylaştıracaksa varsın adı ‘tanzim’ olsun.
Irak’ta hata neydi?
Hata, IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyondan bağımsız olarak tek taraflı adımlar atılmasıydı. Ki ABD de bundan rahatsız.
Hata, Bağdat’tan habersiz tanklar eşliğinde askeri sevkiyat yapılmasıydı. Normalde Irak ordusu ve Peşmerge’nin eğitilmesi dahil her türlü askeri destek hükümetin koyduğu şart gereği Bağdat’la koordinasyon içinde yapılıyor. Mesela Batılı güçlerin, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne gönderdiği silahlar önce Bağdat’a iniyor, gerekli kontrollerin ardından Erbil’e yönlendiriliyor. Kimse bazı yerlerde kontrolü kaybetmiş olmasına rağmen Irak hükümetine parya muamelesi yapmıyor.
Ama Türkiye yaptı: Bağdat eğitim desteği istedi diye Irak’ın meşru makamlarının onayı dışında kampı koruma bahanesiyle Musul’a tanklar yürüttü.
Ortada kampa yönelik nasıl bir tehdit olduğu da muamma. IŞİD, Musul’u alırken ‘Bunlar bize dokunmaz’ mantığıyla diplomatik misyonun rehine alınmasına neden olan iktidarın kampı tehditlerden koruma gerekçesine oralarda “Sağol, ben almayayım” demeyen çıkmaz.
Musul krizini aşmak için Bağdat’a gönderilen Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na MİT Müsteşarı Hakan Fidan eşlik etti; işin içinde bir güvenlik sorunu olduğu izlenimi verildi. Ne var ki artık önemli dış temaslar Fidan’sız yapılmıyor. Son dönemlerde hükümetin Washington ve New York temaslarında da Fidan arz-ı endam etti. Kanımca Fidan’ın Bağdat’a gönderilmesi dış politika dosyasına MİT’in de ortak edildiğinin bir diğer karinesi.
Suriye’ye atfen ‘Muhaberat rejimi’ diye diye Türkiye’nin kendisi adım adım o noktaya doğru kayıyor. Biraz Hüsnü Mübarek döneminin Mısır’ını andırıyor. Orada da kritik dış politika dosyalarını Ömer Süleyman yürütürdü.
Başbakan Davutoğlu dün çekilmeyi tanzim diye izah ederken dinamik koşullara göre hareket edildiğinden bahsetti. Müsaadenizle ben bu dinamik koşullardan biraz dem vurayım.
* Hükümetin Suriye’de üstlendiği ‘yıkıcı rol’, Irak başta olmak üzere birçok ülkenin Türkiye’ye bakışını değiştirdi. Türkiye’nin hesapsız bölgesel heveslerinin yol açtığı rahatsızlıklar tarihten tevarüs eden eski korkuları da diriltti.
* Hükümetin IŞİD’e geçit veren laçka sınır politikası; Suriye’de özerk Rojava ve Esad yönetimine, Irak’ta ise Şii ağırlıklı hükümete karşı IŞİD’e kullanışlı örgüt muamelesi yapması; IŞİD’le mücadelede uluslararası koalisyona epey zorluk çıkarması geniş bir yelpazede Türkiye’nin niyetleriyle ilgili sorgulamalara yol açtı. Özellikle Irak’taki siyasi aktörler Musul’un düşmesi dahil IŞİD’in palazlanmasından dolayı en başta Türkiye’yi suçluyor.
* Türkiye ile ilgili bu algının yanı sıra IŞİD tehdidi, Irak’ın henüz oturmamış siyasi düzenine şekil veren yeni parametreleri öne çıkarttı.
* Birçok kişi Türkiye karşıtlığını İran etkisine ve Şii dayanışmasına bağlıyor. Bu, sorumluluk savmaya yarayan kolaycı bir yaklaşım. Bağdat üzerinde siyaset dışı yönlendirici bir etki aranacaksa Kum ya da Tahran’dan önce bakılması gereken yer Necef havzasıdır. Ancak Necef’in etkisi 2003’ten bu yana yaşanan türbülanslarda sanıldığı gibi sekteryen karakterde değil Irak’ın toprak ve siyasal bütünlüğünden yana tecelli etti. Bu tespit her şeye mezhep gözlüğü ile bakanlar için sinir bozucu olabilir.
Türkiye’deki hakim siyasi anlayışın Irak’ı neden kaybettiğini anlamak istiyorsak Necef havzasının taklit mercii Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin açıklamalarına bakmakta fayda var.
Birçok aktör “Sistani’nin vatanı savunma seferberliği için verdiği emir olmasaydı IŞİD, Bağdat’a girmiş olurdu” diyor. Haziran 2014’te Sistani’nin fetvası üzerine oluşturulan milis gücü Haşd el Şabi, Dicle hattında Musul’un ardından kısa sürede Beyci ve Tikrit’i alan IŞİD’i Samarra’da durdurmuştu. Oradaki tetikleyici etken de Samarra’daki İmam Hasan el Askeri’nin türbesinin tehlike altına girmesiydi. Kaide bu türbeyi 2006’da roketle vurarak mezhepçi bir savaşı kışkırtmıştı.
Türkiye’nin Musul’a asker sevkinin ardından Sistani’nin yaptığı açıklama çok önemliydi. Sistani, sözcüsü Şeyh Abdülmehdi Kerbalayi aracılığıyla, "Hükümet, hiçbir yabancı gücün Irak'ın egemenliğini ihlâl etmesine izin vermemeli" dedi.
Üzerinde fazla durulmayan ama siyasi irade üzerinde mutlak bir etkiyi sahip olan bu açıklamadan sonra Başbakan Haydar el İbadi’nin “Türkiye askerlerini çekmeli” açıklamasından geri dönmesi de zor. Nitekim Türk heyetinin temaslarına rağmen meseleyi BM Güvenlik Konseyi’ne götürme kararı aldı.
Sistani, Bağdat’ta siyaset kördüğüm olduğunda etkisini gösteriyor. En son 2014’te Nuri el Maliki’nin hükümete kurma görevinden İbadi lehine feragat etmesinde de Sistani’nin rolü vardı.
Sistani’nin etkisini görmek için bırakın kendisini sözcüsü Kerbalayi’nin önüne Cuma hutbelerinde konulan mikrofonları saymak yeterli. Ben geçenlerde Necef’teyken saydım, 32 kanal vardı. Şiiler Cuma namazında iki hutbe veriyor; biri dini diğeri siyasi. Haliyle bütün gözler siyasi hutbede verilecek mesaja çevriliyor.
Burada Necef havzası, özelde Sistani açısından da yeni bir durum var: Sistani’nin siyaset üstü duruşunu sürdürmesine rağmen siyasete doğrudan etki eden bir dini lider haline gelmesi Şiilerin iç dünyasını bilenler açısından biraz şaşırtıcı. Şöyle ki Sistani, İran’da Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin sistemleştirdiği Velayet-i Fakih anlayışını kabul etmiyor. Bunun anlamı ‘mollalar siyasetin dışında kalsın’. Hatta bunu “Necef havzası laik bir düzen istiyor” diye yorumlayanlar var.
Ancak Bağdat’ta işlerin sarpa sarması, ülkenin bölünmenin eşiğine gelmesi Sistani’yi uzak durduğu bir şeyi yapmaya zorluyor. Sözleri taklit mercii olması nedeniyle bağlayıcı. Etkisini sadece kitleler değil çoğu dini hareketlerden gelen yeni siyasi elit üzerinde de gösteriyor. Yeni düzende Sistani’nin sözünü yerde bırakacak siyasi bir liderin işi asla kolay olmayacaktır.
Ayrıca Necef, Şiiliğin ortak havzası olmasına rağmen siyasi konularda ‘İrani’ ve ‘Farsi’ değil ‘İraki’ ve ‘Arabi’ karakter arz ediyor. İran doğumlu olmasına rağmen Sistani’nin kişisel tutumu Irak’ta İran etkisini kesen bir duruştur.
Yeni dinamikler derken iki husus için de parantez açayım:
* Iraklı Türkmenler de Türkiye’ye olan inançlarını kaybetmiş durumda. Türkmenlerin hamiliği ve Kerkük’ün statüsünün Türkmenler aleyhine değiştirilmemesine endeksli klasik politika son yıllarda rafa kaldırıldı. Şimdi Ankara bölgede tutunmak için bir tarafta Sünni Araplara diğer tarafta Kürtlere yaslanıyor. Erdoğan’ın şu sözü Irak siyasetinin rengine dair epey fikir veriyor:
“Buradaki Sünnilerin durumu ne olacak? Burada Sünni Araplar var, Sünni Türkmenler var, Sünni Kürtler var. Bunların güvenliği ne olacak?”
Bu politika yüzünden Şii Türkmenlerin yüzü kuzeyden güneye döndü. Şii Türkmenler IŞİD ile savaşmak için Sistani’nin çağrısına uyup Haşd el Şabi’ye katıldı.
* Bir diğer yeni parametre Rusya. ABD’nin IŞİD ile mücadeledeki samimiyetsizliğinden dolayı Irak giderek Rusya’ya alan açıyor. ABD’nin İbadi üzerindeki muazzam baskısı olmasa Irak’ın makas değiştirmesi elde değil. İbadi’ye alttan ciddi bir baskı var; “IŞİD’e karşı Rusya’yı davet et” diye… Zaten hali hazırda İran, Rusya ve Irak arasında askeri istihbarat paylaşımı için Bağdat’ta bir koordinasyon ofisi var. Irak artan oranda Rusya’dan askeri donanım da alıyor. Bu kayış makas açarak devam ediyor. Suriye’deki restleşmeler yüzünden Türkiye ile Rusya arasındaki artan gerilim, Irak’taki kamplaşmayı da besliyor.
Özetle Ortadoğu’daki yeni değişkenler Türkiye’nin mevcut politikalarla yol almasını imkânsızlaştırıyor. Türkiye’yi nüfuz alanlarından çekilmeye mecbur eden politikalara öyle kıyısından kenarından değil kitabın tam ortasından bir ‘reset’ gerekiyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025