Fehim TAŞTEKİN
‘Hezimet’ hesapsızca ilan ettiğiniz hedeflerin gerisine düşmenizdir. 2011’den beri iktidarın sandukasında bundan bolca birikti. Sonuncusu binlerce askerin ateşin içine sürüldüğü İdlib savaşından geldi.
5 Mart Moskova Mutabakatı sadece bir askeri harekâtın ne kadar kötü planlandığını, askerlerin canlarının nasıl hiçe sayıldığını, ülkenin ne denli küçük düşürüldüğünü ve dış siyasetin hepten şantajcılığa indirgendiğini göstermedi, aynı zamanda amacı deklare edilmiş Bahar Kalkanı için hezimeti tescil etti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Rejim şubat sonuna kadar çekilmezse biz bu işi yapacağız” diye ihtar vere vere Rusya lideri Vladimir Putin’le temas kurdu ve nihayetinde Moskova’ya gitti.
Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Bu rejim defolup gidene kadar bu iş sürecek” diyecek kadar iddialıydı.
İktidarın sacayağı MHP lideri Devlet Bahçeli, “Türk milleti Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı, Esad gitmeli” sözleriyle İslamcıların Emevi Camii metaforuna ‘ülküdaş’ güncellemesi yaptı.
Diyanet, Fetih hutbesiyle resmi tamamladı.
Sonuç? Onlarca eve ateş düşüren hamaset ve kibir, 5 Mart’ta ‘Çar’ın boy aynasında üç maddelik bir mutabakata dönüştü. Rusya’ya handiyse savaş açanlar şimdi şükür secdesindeler: “Türk-Rus ilişkileri kurtuldu.”
***
Erdoğan dönüşte maiyetindeki ‘yazıcıların’ sorularını yanıtlarken mutabakatı en az 10 kez ‘ateşkes’ olarak tanımlıyor. Aydın Sezer’in ısrarla dikkat çektiği üzere ortak metnin ilk cümlesinde, “Türkiye ve Rusya’nın Suriye Arap Cumhuriyeti’ndeki ateşkes rejiminin garantörleri olduğu” belirtilse de mutabık kalınan maddelerde ‘ateşkes’ ifadesi geçmiyor. Aksine 17 Eylül 2018 tarihli Soçi Mutabakatı’nda olduğu gibi son mutabakatta da öngörülen bazı hedefler ateşkesi değil kaçınılmaz olarak ateşin sürmesini icat ettiriyor.
Metinde, “temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetlerin durdurulmasından” bahsediliyor. Bu maddenin muhatabı evvela ordularıyla işin içinde olan Türkiye, Suriye ve Rusya. Ama Şam yönetimi mutabakatın masadaki tarafı değil. Rusya Suriye’nin, Türkiye de silahlı örgütlerin garantörü olarak imzacı! Rusya’nın Şam üzerindeki nüfuzunun etkisi dışında ne Astana ne Soçi ne de Moskova mutabakatının Suriye açısından bağlayıcılığı bulunmuyor. Haliyle Erdoğan, dönüp Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, “Şu anda Esed ile konuşuldu değil mi?” diye sorma ihtiyacı duyuyor.
Elbette Suriye mutabakatı reddetme gibi bir pozisyonda değil. Putin’in bilgilendirdiği Suriye lideri Beşşar el Esad memnuniyetini dile getiriyor. Nedeni, Erdoğan’ın hesabına yazdırılan hezimetle izah buluyor:
– Mutabakata göre Suriye ordusu M-5 dahil son iki ayda girdiği hiçbir yerden çekilmeyecek.
– Üstelik Türk askerinin yığınak yaptığı M-4 otoyolu da temizlenecek.
– Otoyolun iki tarafından 6 km. derinliğinde güvenli koridor tesis edilecek.
Yani Esad açısından elde edilen zaferler tescil edildiği gibi yeni bir kazanım da vaat ediliyor.
Bununla birlikte Şam’ın boğazına da kılçık etkisi yayan noktalar var: M-4 açılınca Türk-Rus ortak devriyesi başlayacak. Ama bu, “Otoyol eninde sonunda Suriye devletine devredilecek” diye de okunabilir.
***
Otoyolun temizlenmesi, Türkiye’nin silah, mühimmat, zırhlı araç vermekle kalmayıp doğrudan TSK’nin ateş gücüyle kalkan olduğu silahlı grupların alandan çıkarılmasını gerektiriyor. Bu nasıl olacak? Rus ve Türk savunma bakanlıkları koridora dair esasları 12 Mart’a kadar belirleyecek.
Soçi Mutabakatı’nın akıbetinden hareketle kaçınılmaz operasyonun, garantör ülke olarak taahhüt altına girmiş bulunan Türkiye tarafından yürütülmeyeceği öngörülebilir. Bu durumda Rusya ve İran’ın desteğiyle Suriye ordusu otoyolu açmaya çalışacaktır. Otoyolu Suriye ordusu açtıktan sonra da Türkiye’ye, “Buyurun gelin kontrol sizindir” demelerini beklemek fazla iyimserlik olur.
Beri taraftan mutabakatta, “sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasının mazur görülemeyeceği” de belirtiliyor. Erdoğan’ın Suriye ordusuna karşı koyma gerekçesi bulabilmek için mutabakata eklettiğini düşündüğümüz bir madde. Fakat açılması vaat edilen yol üzerinde Neyrap, Eriha ve Cisr el Şuğur gibi kasabalar var. Özellikle Cisr el Şuğur yabancı cihatçıların yoğunlaştığı bir yer. Kimse bu örgütlerin çatışmadan çekilmesini beklemiyor. Bütün dünyanın gözü bunların üzerinde. Bunlar kamp kuracakları yeni bir sıcak bölge bulamadıkları takdirde savaşmaya devam edebilirler. Ateşin neden kesilmeyeceğine dair sorunun birinci yanıtı otoyol ve yolu tutan örgütlerin durumunda yatıyor.
Mutabakat silahlı örgütler için bağlayıcı değil. Dahası asıl muhatap pozisyonunda olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve diğer cihatçı örgütler bu mutabakatta ‘ortadan kaldırılması hedeflenen gruplar’ sınıfında yer alıyor. Malum, önceki mutabakatlarda olduğu gibi son mutabakatta da BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan tüm grupların ortadan kaldırılması yönündeki kararlılıklar yineleniyor.
HTŞ ve diğerleri mutabakatı reddettiği için tarafları yine çatışma bekliyor. HTŞ, “Mutabakatta işgalci Rusya’nın saldırmak için kullanacağı belirsiz, gevşek ve değişken ifadeler ve yerine getirilemeyecek koşullar bulunduğunu” belirtip tutumunu şöyle deklare etti: “Suriye rejimi devrilinceye kadar barış ya da güvenlik olmayacak.”
“Ateş neden kesilmez” sorusunun ikinci yanıtı da işte burada.
Mutabakatta TSK’nin girdiği yerlere kaymakam, imam, polis, öğretmen atayarak Konya muamelesi yapan Erdoğan’ın fetihçi heveslerine yanıt niteliğinde bir madde daha var. Orada da taraflar, “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini yineliyor.”
Gözlem noktalarının akıbetine dair pazarlıklar mutabakata bir kelime olsun yansımadı. Gerilimi düşürme bölgelerinin oluşturulmasını öngören Astana Mutabakatı ve İdlib’deki işleyişi düzenleyen Soçi Mutabakatı uygulanabilirliğini tamamen yitirdiği halde Erdoğan, Türk askeri gözlem noktalarının korunacağını belirtiyor. Halbuki Suriye ordusunun kontrol ettiği yerlerde üsleri tutmak Türk askerini kendi eliyle rehine bırakmaktan farksız. Bu üsler artık Türkiye’nin caydırıcı unsurları değil Suriye’nin elinde birer koza dönüşüyor.
***
Maalesef Suriye topraklarının Suriye ordusunun kontrolüne geçmesini önleyen saplantılı bir politika onlarca askerin yaşamına mal oldu. Moskova Mutabakatı’ndan sonra da kuvvetle muhtemel bu senaryo tekrarlanacak. Silahlı gruplar salvolarına devam edecek, Suriye kendi topraklarını kontrol altına alma hedefinden vazgeçmeyecek, Türkiye göç baskısını öne sürüp buna karşı bariyer olacak, gerilim Türk-Rus ilişkilerini türbülansa sokacak şekilde tavan yapacak, maazallah yine kayıplar verilecek, Kremlin Sarayı’nın kapısı aşındırılacak ve ilişkileri tekrar ipten döndüren bir mutabakat daha imzalanacak. Bu kısır döngüyü sorgulayan her vatan evladı da susturulacak.
Yine de Erdoğan, “İşi o kadar sağlama aldık ki her an Sayın Başkan’la (Putin) irtibat halinde olacağım” diyecek kadar krizin bittiğinden emin. Türkiye destekli milisleri tamamen silmeye ve Suriye ordusunu sınırlara çıkarmaya kararlı olan Putin’in yol haritasıyla taban tabana zıt bir strateji için yine Putin’e bel bağlayan bir akıl kendini tekrarlıyor. Erdoğan mutabakatın uygulanabilirliğini de Rus garantörlüğünde görüyor: “Rejim zaten Rusya’dan gelecek herhangi bir talimata karşı çok fazla direnmez.”
Bunca beladan sonra Rusya ile Suriye arasındaki ilişkinin kodlarını zerre miktarda çözebilmiş değiller.
***
Velhasıl Moskova’ya gidip Suriye ordusunun kazanımlarını bir belgeye dönüştürüp döndüler. Niçin gittikleri belli olmayan ve Putin’in el işaretine bakan bakanların huzurdaki tuhaf dizilişi, protokoldeki ince ama ağır göndermeler, Erdoğan’ın Rus bakanlarla konuşurken Çavuşoğlu ile ‘nedensiz’ tokalaşması İdlib’deki akıl, izan ve vicdan karşıtı harekâtın Türkiye’yi masada düşürdüğü rezillikler olarak da tarihe geçti.
Ateşin kesilmesini değil terör örgütlerine karşı ateşin sürmesini temin eden mutabakat, Suriye ordusunun kazandığı ve M-4 açılırsa kazanacağı 12 kilometrelik güvenli koridorla birlikte yeni bir statüko oluşturuyor. Bu da geçici. Sonraki senaryo muhtemelen şudur: İdlib kent merkezini de alıp ateşkes hattını Adana Mutabakatı’nı kullanarak 5-10 kilometrelik bir koridora koymak.
Efelene efelene, diklene diklene, bağıra bağıra hezimet biriktirmek nasıl bir başarıdır? Bu övüncü tanımlamak için kapısını çaldığım lügat da, “Yeter, bana gelme” diyor.
Moskova görüntüsü aklı başında herkesin hanesine utançtan bir pay bıraktı fakat müsebbipleri pek nasipsiz be mirim!
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025