Fehim TAŞTEKİN
Dünya liderler karmasının önemli bir bölümü vakit kaybetmeden ABD Başkanı Donald Trump’a “Kovuldun” dercesine seçimin galibi Joe Biden’ı selamladı. Trump’la kimyasal uyumu yakalamış birkaç lider ise durumu kavrama ve sindirme sürecinde. Onlar da intibak yeteneklerini er geç sergileyecektir. ABD’de seçim sonuçlarının öyle ya da böyle dokunmadığı ülke yok.
İçeride ırkçılık, dindarlık ve kindarlıkla bölünmeyi kışkırtan; dışarıda sorumsuz, fevri ve ittifak ilişkilerini yıpratan cahil, bencil ve kibirli bir kişiliğin elindeki iktidarın 4 yılla noktalanması çoğuna iyi geldi.
ABD’nin hasımları ve müttefikleri arasında normalleşme, karşılıklılık veya yeni başlangıç temennileri öne çıkıyor.
Ne var ki Biden ve ilk kadın başkan yardımcısı Kamala Harris işbaşı yaptığında Amerikan gerçekliği de herkesi kaldığı yerden selamlayacak.
Bu ikilinin ilişkilere getireceği farklılıklar önemsiz değil. Ama evvela hedefledikleri şey Amerikan kurulu düzeni içinde bir normalleşme. Bu ‘normal’ müttefikler için rahatlama sağlarken kürenin bir kısmı için çok da hayırlı şeyler çağrıştırmıyor. Müdahalecilik, çatışmacılık, dayatmacılık yani ‘küresel küstahlık’ Amerikan dış politikasının ötekilerine dönük yüzünü resmediyor. Amerikan hegemonyası kendini var eden araçlarından vazgeçecek değil. Hegemonya kendini güncelliyor!
Dış politikanın sınırlarını belirlemede etkili bir mekanizmaya sahip olan Senato’da 6 dönem görev yapmış, Dış İlişkiler Komitesi’ne başkanlık etmiş, iki dönem başkan yardımcısı sıfatıyla bu dosyalarla bizatihi ilgilenmiş yani Amerikan kurumsal yaklaşımı ve kodlarını özümsemiş bir siyasetçinin yapabileceği en iyi şey Amerikan normaline dönmek.
Sağda solda devrimci bir değişim beklentisi varsa, naifçe.
Yine de yol ve yordamda fark yaratacak belli nüanslar beklenebilir. Trumpist diplomasiyi resmeden birkaç klişe vardı: Hırlaşıp anlaşmak, hırpalayıp söğüşlemek, diş geçiremeyip susmak, faydasız bulup çekilmek, bağlandığını körü körüne desteklemek, bağnazla didişmek vs. Türkiye, Suudi Arabistan, Rusya, İsrail, Suriye, Irak, Kuzey Kore ve Çin politikalarında bunların nasıl eşleştiğini hepimiz müşahede ettik.
Şimdi yeni döneme bağlanırken sorular uzuyor:
Biden ile birlikte Ankara ile ilişkiler nereye varır?
Sonuca çok sevinen Kürtler umdukları güvenceleri bulur mu?
Suriye ve Irak’taki askeri varlığın durumu değişir mi?
Filistin’e deli gömleği gibi giydirilmek istenen Yüzyılın Anlaşması nereye varır?
İran’ı kuşatma siyaseti geriler mi?
ABD, Libya krizine müdahil olur mu?
Karabağ savaşının gidişatını etkileyecek bir tutum gelişir mi?
Senato’da Demokrat çoğunluk sağlanamasa bile Biden’ın dış politika tercihleri Kongre’deki genel havaya hitap ediyor.
Trump, Amerikan tarafında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için sigorta işlevi görüyordu. Yeni dönemde Biden’ın hassasiyetlerinin yanı sıra Trump’ın savuşturduğu Kongre, Dışişleri ve Pentagon kanadından gelen uyarılar da karşılık bulacaktır. Bunu “Erdoğan’ın sonu” diye temenniye dönüştürenler çıkıyor. Fakat kurumsal refleks daha çok Erdoğan’a sınırları gösterip Türkiye’yi klasik müttefik çizgisine çekme hedefiyle ilgili. Bu çerçevede Erdoğan’ı zorlayacak dosyaları Türkiye’yi daha fazla uzaklaştıracak bir cezalandırma sürecine dönüştürmek yerine hizaya getirecek bir işlevsellik kazandırma yoluna gidebilirler. Bu da cerrahi bir takip gerektirir. Halk Bank ve S-400 masaya kolayca inecek dosyalar. Muhtemelen daha Trump, Beyaz Saray’da çıkmadan 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası, Kongre’den başkan onayına gerek kalmaksızın üçte iki çoğunlukla geçecek. Yasa geçtikten sonra en geç 30 gün içinde ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlarla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) ile listelenen 12 yaptırım arasından en az beşinin uygulanması gerekecek. Trump, Türkiye için muafiyet yetkisini kullanıyordu. Biden koltuğa oturur oturmaz bu meseleyi masada bulacak. Buna karşın Erdoğan, Trump’la kurduğu ikili kanala Biden’ı da çekmeye çalışacaktır. Biden “Kurumsal Amerika” diyor ama bu tarafta kurumsal Türkiye’den ‘Şahsım Devleti’ne geçeli çok oldu. Diplomaside kurumsallık karşılıklı işler. O yüzden Biden’ın esneklik katsayısını kırmızı telefon zırladığında göreceğiz.
Trump’ın yontulmamış-kalıpsız ekibine karşın Biden’ın dış politika ekibinde Antony Blinken, William Burns, Nicholas Burns, Philip Gordon gibi deneyimli isimler var. Türkiye’yi kuşatan sorunlara hakimler. Ve de eleştirel bakıyorlar. Kriz yaratan meseleleri suhuletle aşabilirler mi, kestirmek güç.
Kürt meselesi ikili ilişkilerin sarpa sardığı bir konu. Biden’ın hassasiyetleri Trump’tan farklı. Biden, IŞİD tehdidi sürerken Suriye ve Irak’tan çekilmeyi doğru bulmuyor. Bu da Suriye’de Kürtlerle ortaklığın sürdürüleceği anlamına geliyor. Yani Erdoğan karşısında telefonda sıkıştırıp “Tamam biz çekiliyoruz, Suriye senindir” diye oldubitti yapabildiği Trump benzeri bir lider bulamayacak. Fırat’ın doğusundan Dicle sınırına kadar “Anti-Kürt Kemeri” oluşturma planının önünde bir de Biden faktörü olacak. Bununla birlikte Biden’dan yekpare bir Kürt siyaseti beklenemez. Irak’ta Kürdistan Yönetimi’ne daha taahhütkâr, Suriye’de seçici ya da ayrıştırıcı, PKK söz konusu olunca Ankara’nın hassasiyetlerini gözeten bir farklılaşma gösterebilirler. Olan da bu minvalde. Bu stratejiye Kürt sorununun barışçıl çözümü yönünde bir baskı mekanizması da ilave edebilirler. Kürtlerle barış Trump’ın ilgilendiği bir hedef değildi. Suriye Özel Temsilcisi James Ceffrey görevi bırakırken “PKK kadrosunun Suriye'den çıktığını görmek istiyoruz. Bu, Türkiye ile gerginliğin temel nedeni” deyip ekledi: "Ne askeri varlığımızda ne yaptırım politikamızda ne de İran'ın Suriye'yi terk etmesi talebimizde ister Biden ister Trump yönetiminde bir değişiklik öngörmüyorum."
Amerikan Kongresi’ndeki hava dikkate alındığında işlerin Jeffrey’in öngördüğü gibi gitme ihtimali yüksek.
Güncel bir konu olarak Karabağ meselesi de var. Ermenilerle arayı sıcak tutan Biden, Trump’ın ilgisiz kaldığı bu konuda Türkiye’yi eleştirmişti. Göreve başlayıncaya kadar sahadaki durum bir hayli değişmiş olabilir. Eğer çatışmalar Biden’ın koltuğa geçeceği günlere kadar uzarsa Amerikan baskı mekanizması devreye girebilir.
Trump’ın çekildiği Paris İklim Anlaşması’na katılmak, İran’la nükleer anlaşmaya dönmek, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile ilişkileri yeniden tesis etmek, Batılı müttefiklerle ilişkileri onarmak ve Filistin barış sürecini desteklemek Biden’ın açık vaatleri arasında yer alıyor.
İran yönetimi Trump’ın hatalarının telafi edilmesini isterken yaptırımların kaldırılması temennisini de dillendiriyor. Biden’ın farklılığı şundan ibaret: Biden’a göre Trump nükleer anlaşmayı çöpe atıp azami baskı siyaseti güderek İran’ı atom bombasına daha da yaklaştırdı. İran’ı bu yoldan çevirmenin yolu diyalog, nükleer anlaşmaya dönüş ve sadece nükleer programla bağlantılı yaptırımları sonlandırmak.
Bu, tam normalleşme değil düşmanlığın dozunu düşürmeye matuf bir esneklik. Kongre de daha fazla esnemeye izin vermez. Amerikan dış politikasının en önemli aracı olan yaptırım silahı Biden’la birlikte yok olmaz.
Filistin Yönetimi de Biden’ı selamlıyor. Kendini Siyonist olarak gören Biden, İsrail’e hayati garantiler sunan Amerikan politikasının sıkı destekçisi. Trump’ın başlattığı Araplarla normalleşme stratejisini de onaylıyor. Farklılığı şurada: İki devletli çözüm arayışına dönülmesini, yeni yerleşimlerin durdurulmasını, Filistin Yönetimi ile ilişkilerin yeniden tesis edilmesini ve Filistin’e BM yardımlarının sürdürülmesini istiyor. Trump’ın İsrail lehine aldığı kritik kararları da tersine çevirmeyeceği de aşikar.
Pek çok meselede ABD’nin saplantılı hassasiyetleri başkanlardan bağımsız olarak varlığını koruyor. Çin’i önleme, Rusya’yı sık boğaz etme, İran’ı geriletme politikaları farklı çerçevelerde, belki biraz daha sofistike yöntemlerle sürecek.
NATO’da taşları yerine oturmak için özel bir mesai verecekleri anlaşılıyor. NATO’daki normalleşme Türkiye’nin Fransa ve Yunanistan’la yaşadığı gerilimleri gidermeye, Doğu Akdeniz’de tarafları ortaklık zemininde buluşturmaya ve Libya’da gecikmeden çözüm bulmaya bağlı. Bunlar sırf Biden istedi diye hemen hal yoluna girecek basitlikte konular değil.
Bir de dış politikaya hakimiyetine rağmen Biden, ABD’nin kendi iç sorunları inanılmaz boyutta. Biden bunlara odaklanmak zorunda. Eğer evin içi düzene sokulmazsa Trump’a 71 milyon oya dönüşen potansiyel 4 yıl sonra daha büyük hışım ve intikamla dönebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025