Fehmi KORU
Son üç yıldır buzdolabına kaldırılmış olan Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler yeniden gündemimize giriyormuş…
Haberi, “İhtiyatlı bir iyimserlik içindeyim” notunu da düşürerek, Abdülkadir Selvi verdi bugün…
Dediğine göre, AB’yi Türkiye’ye Türkiye’yi de AB’ye yeniden yaklaştıran, bizi olduğu kadar AB’yi de rahatsız eden Trump‘lı ABD’nin tutumu olmuş…
“Bu süreçte siyasi iradenin cesaretlendirilmesi gerektiğine inanıyorum” diyor Hürriyet yazarı…
Ne demek istediğini anlıyorum anlamasına, ancak nedense heyecanına ortak olamıyorum.
AB üyeliği tarihi hakkımız
Türkiye, tarihi olarak da, Avrupa’nın bir parçasıdır. Osmanlı zevale yaklaşırken kendisine takılan yalnızca ‘hasta adam’ sıfatı değildi, ilk kez Rus Çarı I. Nikolay tarafından kullanılmış o sıfatın tam şekli ‘Avrupa’nın hasta adamı’ idi. Birinci Dünya Savaşı Avrupalı ülkeler arası bir hesaplaşmaydı ve Osmanlı o savaşta yerini Almanya yanında almıştı. Yine bir Avrupa-içi hesaplaşma olan İkinci Dünya Savaşı‘nda Türkiye çatışma dışı kalmayı yeğledi, ama savaşan tarafların ikisi de Türkiye’yi yanına çekmek için manevra üstüne manevra yapmıştı.
Avrupa ülkeleri bir daha savaşmamanın yolunun ekonomik birlik oluşturmaktan geçtiğini esas kabul edince, sonradan Avrupa Birliği adına alacak Avrupa Ekonomik Topluluğu‘na (AET) Türkiye de davet edilmişti.
Diğer davetli ülkeler AB üyesi olarak yollarına devam ederken Türkiye dışarıda kaldıysa, bunda, en az Brüksel kadar Ankara’nın da isteksizliği rol oynadı. Buna rağmen, 2004 yılı sonunda, Brüksel, Türkiye’nin AB üyeliği yolunu açabildi.
O yoldan inhiraf eden yine biziz.
Son yıllarda neredeyse bütün Avrupa ülkeleriyle aramızda sorunlar yaşandığını da bu tabloya eklemeliyim.
Elbette devletler ile yaşanan sorunlar veya uluslararası örgütlerle ihtilaflar diplomasi yoluyla çözülebilir. Nitekim, ‘göçmen sorunu’ Avrupa’nın korkulu rüyası olarak ortaya çıktığında, Almanya’nın başını çektiği ülkeler, Ankara tarafından hep ısrarla vurgulanan ‘vizesiz AB hakkı’nı tanımaya diplomatik bir hamle sonucu razı edilebilmişti.
Verilen mühlet içerisinde o söz yerine gelmediyse kabahat bütünüyle AB’nin değildir. Türkiye nedense kolayca yerine getirebileceği şartlardan uzak durmayı tercih etti.
Yeniden yakınlaşma, AB perspektifi içerisinde yer alma Türkiye için tarihsel bir haktır, bu yolda bir siyasi irade oluşursa Brüksel’in ülkemize “Gelme” deme lüksü olmadığına inanıyorum.
Türkiye Avrupa için her bakımdan önemli bir ülkedir çünkü.
İmkansız değil, ama geri dönüşü zor bir yoldayız
Neden o halde Abdülkadir Selvi‘nin verdiği haberden heyecan duymuyorum?
Ülkemiz 2010 yılı sonrasında her adımda biraz daha artan bir şekilde Avrupa ile arasına mesafe koydu ve bunu zaman içerisinde ‘kalıcı’ hale de getirdi. 2002-2010 arasında demokrasi ve insan hakları başta olmak üzere pek çok alanda ‘Kopenhag kriterleri’ olarak bilinen genel esaslara kendisini uyumlu hale getirme yolunda ciddi çabalar gösterirken, son yıllarda bu istikametten uzaklaştı.
Bilerek isteyerek yapılmış bir tercih bu.
Sadece siyasi ilkelerden uzaklaşılmadı, AB’nin ekonomik ve finansal kriterlerine de mesafe konuldu aynı süre içerisinde.
Durumumuz ortada.
Yine yeni yeniden AB ile yakınlaşılamaz mı?
Aynı soruyu ben şöyle sorayım: Yakınlaşılabilir mi?
Kendisinin tercihleriyle uzaklaşılmış AB üyeliği hedefine yeniden sarılma kararı alsa bile, son beş yıl içerisinde girilmiş yoldan bütünüyle çıkmayı göze alabilir mi ‘siyasi irade’?
İşte benim bu konuda ciddi kuşkum var.
“Öncelik ‘yargı ve temel haklar’ başlıklı 23. fasıl ile ‘adalet, özgürlük ve güvenlik’ başlıklı 24. fasılın açılmasını sağlamak” olacakmış…
İyi, güzel…
Ancak fasılları açma işlevi Türkiye’ye ait değil ki? Türkiye diğer fasılları kendini kriterlere uygun hale getirdikten sonra açtırmış, sıra bu iki ana başlığın müzakerelerine geldiğinde ise o yoldan uzaklaşmayı yeğlemişti.
Gazetecileri, siyasileri ve sivil toplum liderlerini cezaevlerinden çıkarmaya, yargı kurumlarını Avrupa’daki mukabillerinin düzeyinde bağımsızlık ve tarafsızlığa kavuşturmaya hazırsak mesele yok.
Tabii bir de son yıllarda AK Parti sözcülerinin dili ile AK Parti’nin itibar ettiği medyanın yayınlarına yansıyan yaklaşımın da tersine döndürülmesi gereği var.
Hazır mıyız bunlara?
Bu soruya gönül rahatlığı içerisinde “Hazırız” cevabını verebileceğimiz günlere kadar “AB ile yakınlaşacağız” haberini ihtiyatla karşılamam herhalde mazur görülmeli.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.12.2025
26.12.2025
25.12.2025
23.12.2025
19.12.2025
18.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
9.12.2025