Fikret Bila
Son dönemlerde iktidar sahiplerinin "su akarken küpümü doldurayım" anlaşışıyla siyaset yaptıklarına ilişkin çok örnek kamuoyuna yansıdı.
Hızlı zenginleşmelere tanık oluyoruz.
Sanki siyasi olarak iktidar sahibiyseniz sizin ve aile mensuplarınızın zengin olması, uyulması zorunlu bir kuralmış gibi.
Oysa böyle zorunluluk olmadığı gibi kural da tam aksinedir. Siyasi nüfuz kullanarak ticaret yapılamaz. Hem haksız rekabet gereği hukuka hem siyasette dürüstlük ilkesine aykırıdır.
Buna karşın son dönemlerde cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği yapmış siyasilerin çocuklarının ve akrabalarının hayata ticaretle atıldıkları ve henüz 30’lu yaşlara bile ulaşmadan büyük paralar, servetler kazandıklarını görüyoruz. Büyükbabadan, büyük büyükbabadan gelen servetleri, ticari şirketleri, faaliyetleri olmadığı halde, babaları, amcaları, dayıları, eşleri devleti yönetenler arasındaysa, üniversiteyi bitirir bitirmez hatta bitirmeden ticarete atılan ve kısa sürede, bir iş deneyimi olmadan, çocuk yaşta zengin olanlar arttıkça artıyor.
Bu hızlı zenginleşmede iktidar sahibi yakın akrabanın siyasi nüfuzunun hiçbir bir faydası, katkısı olmadığını söylemek saflık olur. Bu çocukların hepsinin ticari deha olduklarına inanmak gibi.
Bu eleştirilere, "Babası milletvekili diye, bakan diye, başbakan diye, cumhurbaşkanı diye çocuklar iş yapmasınlar mı, hayatlarını kazanmasınlar mı" diye karşılık veriliyor. Elbette bu çocukların da okullarını bitirdikten sonra hayatlarını kazanmaları, mesleklerini icra etmeleri haklarıdır. Ama bunu yaparken yetkili akrabalarının nüfuzunu kullanmamaları, bu yönde en küçük bir ihtimal varsa o işi yapmamaları gerekir. Bütün iş hayatları kendileriyle iş yapmak isteyenlerin ticaretin doğasından mı yoksa siyasi akrabaları nedeniyle mi iş yaptıklarını ayırmakla geçmelidir. Hukukun nüfuz ticaretini önlemek için koyduğu bütün kurallara uymaları zorunludur.
Siyasi iktidar sahibi babaların, annelerin, akrabaların da hem hukuken hem ilkesel olarak bu çocuklara örnek olmaları gerekir.
Örneğin, siyasi görevleri sürerken, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği, belediye başkanlığı yaparken ticari işlerinden tümüyle çekilmeleri, görevdeyken yeni şirketler kurarak işlerini büyütmemeleri temel kuraldır. Böyle olması gerekir ama maalesef tam aksi örnekler görüyoruz.
Demokratik hukuk devletlerinde ise böyle örneklere rastlanmaz. En küçük bir nüfuz ticareti emaresi olsa, o siyasi o görevde kalamaz. Bırakın şirket kurup işleri büyütmeyi, yediği bir yemeğin parasını bir ticari kuruluş verse bile koltuğunu terk etmek zorunda kalır. Yargıda hesap verir.
Bizde ise kendi şirketinden başında bulunduğu bakanlığa satış yapan bakana görevden giderken teşekkür ediliyor. Açıkça Kamu İhale Kanunu’na aykırı yapılan bu işlem ve bu işlemi yapanlar hakkında soruşturma açılmıyor.
Kamu ihalelerinin iktidar yakını iş adamlarına verilmesi için o ihaleyi verecek kurumlar Kamu İhale Kanunu’nun ve Sayıştay denetiminin dışına çıkarılıyor. İhaleler o denetimsiz alanda istenilen şirkete veriliyor. Bu ihaleler genellikle "davet yöntemi" ile yapılıyor. İhaleye belli sayıda şirket davet ediliyor. İhaleyi kimin kazanacağı da önceden zaten belirlenmiş oluyor. İhaleyi baştan kaybetmeyi kabul eden diğer dost şirketler de başka ihaleleri kazanıyorlar. İstenmediği halde ihaleye girmek isteyenler olursa da o zaman, organize suç örgütleri devreye sokuluyor, o şirket sahipleri tehdit ediliyor ve ihaleye girmekten vazgeçiyor.
Çark böyle dönüyor ve herkes kazanıyor.
Peki bunun aksine örnekler yok mu?
Elbette var.
Örneğin, Başbakan Bülent Ecevit’in, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in çocukları, akrabaları yok muydu? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocukları, akrabaları yok mu?
Tabii ki var.
Peki siz bu çocukların veya akrabaların büyük ticari başarılar elde ettiklerini ve genç yaşta zengin olduklarını duydunuz mu?
Duymadınız.
Duyamazsınız.
Çünkü onlar ticarete atılmak yerine yüz akıyla mesleklerini yaptılar.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün çocukları, sınavla Dışişleri Bakanlığı’na girip meslek mensubu oldular ve büyükelçilik yaptılar.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in çocuklarının isimleri bile bilinmezdi. Eğitimini aldıkları mesleklerini icra ettiler. "Su akarken ticaretle uğraşalım" demediler.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çocukları da öyle. Onlar da eğitimini aldıkları mesleklerde ücretli olarak çalışıyorlar.
Bülent Ecevit’in çocuğu yoktu ama hiçbir akrabası da şirket kurup ihale almadı veya ihale kovalamadı.
Bir iş insanın, Ecevit’e, Korutürk’e, Sezer’e, Kılıçdaroğlu’na gidip ihalede kayırma istemesi veya iş takip etmesi mümkün olabilir miydi? Olamazdı.
Köprünün altından o kadar sular akmış olacak ki, şimdi suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker, iktidar yakınlarına "Biz hepimiz aileyiz, her suçta beraberiz" diyebiliyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021
3.05.2021