Gökhan ÖZGÜN
Bir kaç ay öncesi, yaşlı bir yakınım evinde kendine yardım edecek birini arıyor. Nihayet, birini buluyor. İşe almak için görüştüğü bu genç kadınından hoşlanıyor, her konuda anlaşıyorlar. Görüşme bitmiş, üzerinde konuşulacak bir konu kalmamış, kadın, yalnız, diyor, işe başlamadan önce size söylemem gereken bir şey var, bilmenizde fayda olabilir diye düşünüyorum. Yaşlı yakınım hafif tedirgin, nedir hayrola, diye soruyor.
Ben, diyor, genç kadın, ben HDP’ye oy veriyorum, bunu bilin de, ne olur ne olmaz.
Bu genç kadın bir Kürt, başı örtülü ve beş vakit namaz kılıyor.
Ve işe girmeden önce, sonradan başına dert açması pek muhtemel ‘sandık sabıkasını’ işverenine ‘itiraf’ ederek, tedbirli, öngörülü, dürüst ve daha da sarsıcısı kendi hakkında verilebilecek bir hükme karşı anlayışlı ve olgun davranmaya çalışıyor.
Bu genç kadın bir siyasi aktivist değil, öyle bildirilerin altına imza attığı falan da yok, durduk yerde siyasi nutuk atmak gibi bir iddiası da yok. Aslında fazla konuşan biri de değil. İş başvurusu yaptığı ev Sedat Peker’in evi değil, kimilerinin evi gibi Sedat Peker’in girip çıktığı bir ev de değil. Tam tersine, çok yaşlı ve kendi halinde bir çiftin ikamet ettiği, etrafta bir haftalık Cumhuriyet gazetelerinin yığılı durduğu, sıradan ‘laik’ orta sınıf bir ev. Kadın da bu evdeki sosyolojik tabloyu hemen çözecek kadar genç, uyanık ve şehirli.
Yaşadığımız bu günlerin üzerinden yıllar geçecek, mecliste hangi dayağın kime atıldığını, kimin ne zaman nerede mesnetsiz tutuklanarak içeri tıkıldığını, hangi ramazanda hangi kafenin basıldığını, anayasanın iktidar tarafından nasıl kevgire çevrildiğini, Erdoğan, oyununu tam oynasın diye aynı anayasanın muhalefetin elinde nasıl tef gibi çalındığını, tabii ki unutmayacağız, unutmayacağım. Ama hafızamda bu ‘bilinen olayların’ sırası karışacak, bazıları aklımda kalacak bazıları aklımdan uçacak.
Fakat bu genç kadının bu ‘olaysız hikayesi’ hiç içimden çıkmayacak, iyice derinlere yerleşecek. ‘Akıl’ belki farklı çalışıyor ama siyasette ‘gönül’ işte böyle dipten işliyor.
Gelecekte bir gün, şu an 11 yaşında olan oğlum bana bugünleri anlatmamı isterse, bu ‘olaysız hikayeyi’ ona anlatarak işe başlayacağımdan eminim.
HDP’ye oy vermek ne demek? Genç kadın ‘verdiği oyu’ niye sıradan iki yaşlı insana ifşa etmek gereğini duyuyor?
İşte Hitler Almanyasına benzeyen bir şey varsa, o, tam da bu.
Hem de ürkütücü derecede benziyor. 1930’ların sonları ve genç bir Yahudi kadın, yaşlı bir Alman çiftin yanında çalışmak üzere anlaşıyor. Konuşma tam bitmek üzereyken onlara “size bir şey söylemem lazım, ne olur ne olmaz, ben Yahudiyim, bunu bilin de…” diyor.
Böyle bir ifşaatta, kendinden çok karşısındakini koruma arzusu var. Sizi de bulaştırmayayım, var. İstemezseniz, anlayışla karşılarım, var. Var oğlu var. Dehşet verici bir ön kabul var. Çaresizce hem kendini reddedemeyiş hem de aynı anda kendinden vazgeçiş var.
HDP’li genç kadının verdiği bir oy. Altı üstü bir oy.
Bu anlamda Hitler Almanyasından da ürkütücü. Sandık demokrasisini işine geldiği gibi kutsallaştıran Tayyip Erdoğan, bir başka meşru memleket partisinin bütün seçmen kitlesini 1 yıl içinde şeytanlaştırmayı da başarıyor.
Bugünlerde demokrasi peşinde koşan herkesin tekrar tekrar yazdığı çizdiği artık tek bir mevzu kaldı. Hak, hukuk hatta kanun usul kalmadı. “Umut var mı?” ve “Ne yapmalı?”
Meclisin “anayasaya aykırı olmasına” rağmen dokunulmazlıkları kaldırdığı, devletin tek partileştiği, o tek partinin bütün medyayı ele geçirdiği, yine o tek partinin ‘paralel’ bir vergilendirme sistemiyle kendi siyaset havuzuna her gün para boca ettiği, babadan kalma faşizan millinin yine babadan kalma yerli devlet ideolojisiyle milletin meclisinde müstehcen bir kucaklaşma yaşadığı, rantın gelirden çok çok daha iyi dağıtıldığı, sürdürülebilir bir iç savaşın “kıyamete dek” arzulandığı bir memlekette nasıl bir demokrasi umudu olabilir, ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Türkiye’de ‘umut’ ve ‘şiddetli temenni’ birbirine karıştırılan kavramlar. Ben de karıştırıyorum zaman zaman. Umutsuzluk ise, vazgeçiş ve boyun eğmekle denk tutularak çok erkeksi siyasi arenamızda cepheden kaçış telakki edilen ve pek hor görülen bir his.
Ben artık umudu, umutsuzluğun kabullenilmesinde görüyorum.
Gezi’yi de bir hükümet yıkma girişimi, bir ayaklanma olarak değil, tam tersine bir umutsuzluğun dışa vurumu olarak görüyorum. Şehirli, modern ve hatta dünyalı olduğunu ve fakat tam da bu yüzden istenmeyen bir ‘azınlık’ a dönüştüğünü aniden farketmenin, cumhuriyet tarafından fena halde kandırıldığını birdenbire idrak etmenin endişeli ve genç öfkesi olarak yorumluyorum. Bu yüzden de tekrar edeceğini düşünmüyorum. Ama her büyük hayal kırıklığının ifadesi gibi çok kalıcı bir iz bırakacaktır.
Kürtler, 3000 yıldır yaşadığı, hem de azınlık değil kendi coğrafyasında çoğunluk olarak yaşadığı topraklardan bir azınlık
siyaseti çıkarmayı başardı. Bu siyaset, 2015 Haziran seçimlerinde bir siyasi parti tarafından cumhuriyet tarihinde telaffuz edilmiş en net, en kılçıksız ve ‘evrensel’ demokrasi vaadini bütün Türkiye’ye Demirtaş’ın ağzından ulaştırdı. Ve HDP 6 milyonun üzerinde oy aldı. Bunun yaklaşık 1 milyonu Kürt olmayan seçmenden geldi.
Şimdi teker teker tutuklananların neredeyse hepsi HDP’nin yanında durduğu için tutuklanıyor. Hepsi terörist ilan ediliyor.
Her davanın etrafında milli ve yerli bir fırtına estiriliyor.
Sinir uçları kaşındıkça kaşınıyor. Tayyip Erdoğan sanki ellerini ovuşturarak iştahla yeni bir Gezi bekliyor, ki milli damarı biraz daha şişirsin.
Yeni suçun açık tarifi teröre destek vermek, ve fakat gizli tarifi, HDP’ye oy vermek, verdiği oyun, oy verdiği milletvekillerinin, parti başkanının arkasında ve yanında durmak.
Suç artık bireyselleşti ya, HDP kapatılmayacak, ama anlaşılan, hem milletvekilleri hem de yüksek sesle HDP’den yanında duranlar teker teker içeri atılacak. Parti kapatmak bundan daha az hasar verici bir siyasetti. Şimdi, bir siyasi parti bütün seçmenleri ve/veya bütün destekçileriyle birlikte yavaş yavaş içeri kapatılmak isteniyor.
Belki de en kestirmesi, HDP’ye oy veren her seçmenin kendi ellerine birer kelepçe takarak aynı gün aynı saatte evlerine en yakın karakola giderek teslim olması. “HDP’ye oy vermeye devam edeceğim” ifadesi onların teröre destek vermek suçundan tutuklanmaları için yeterli olacaktır. Çünkü şu an geçerli ceza sistemimiz, HDP’ye oy vermiş olmayı henüz suç olarak görmese bile, oy vermeye devam etmeyi, ’her şeye rağmen’ bu konuda kararlı olmayı (bu çok önemli) ve bunu ifşa etmeyi açık seçik terör suçu olarak yorumluyor. Bakalım 6 milyon kişi aynı anda teslim olunca, Türk ceza sistemi bunun altından nasıl kalkacak.
Türkiye’deki demokratların artık bir şekilde azınlık siyaseti yapmayı öğrenmeleri gerekiyor. Umutsuzlukta bulduğum umut bu benim. Umutsuzluk sonuçta umudun çok çok sabırlı hali. Çünkü bir de umudun ve umutsuzluğun ötesinde yaşamak var, ki o da bize çok yabancı değil.
Yazmaya çizmeye gelince, bence artık tek bir işe yarıyor, memleketin ifade alanının her gün değişen mayın haritasını resmetmeye ve kaydetmeye yarıyor. O kadar.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2016
14.06.2016
11.06.2016