Güldalı COŞKUN
Adana Aladağ'daki yurt yangını… İnsanın cümleyi tamamlayası gelmiyor. Yoksulluk, yoksunluk, her şeye razı gelme ve boynu bükülen acılı ana-babalar..
“Başka yurt yoktu” diyor kızlardan birinin babası; ”parasız yurttu zaten, şikayet edemezdik” diye ekliyor. “Eleştirme şansımız da yoktu ki, başka seçeneğimiz de; mecburduk” diyor acılı baba!
Daha önce bir devlet yurdu varmış Aladağ'da. Ancak o yurt yıkılınca, yerine yenisi de yapılmamış. Bu durumda, tek çareleri bu yanan yurt olmuş. Ayrıca ulaşım oldukça sıkıntılıymış. Başvurdukları halde belediye bir araç tahsis etmemiş. Okul açıldığından beri 3-4 kez görebilmişler evlatlarını.
Evlat… Cümleler, yeterli mi tarif etmeye hislerinizi! Dünyanın en güzel duygusudur evlat sahibi olmak. En gönüllü köleliktir hatta. Çünkü; hayatınızın efendisi olur çocuklar. Onlara göre yapılır artık planlar.
Kendinizi biraz daha öteler, onları hazırlamaya çalışırsınız hayata. İşte bu yoksul insanlar da, kızlarının meslek sahibi olması için, küçük yaşta onlara hasret kalmaya razı gelmişler.
Oğlum; on yedisini bitirmişti üniversiteyi kazandığında. Okulu İstanbul dışındaydı ve onu yerleştirmeye gittiğimizde yaşadığım anları hiç unutmadım. Hem gurur, hem de hüzün bir arada. Hele onu bırakıp, el sallamak yok muydu arkasından, içimden bir organım kopmuştu sanki.
Üstelik, güçlü durmak lazımdı; ilk ayrılığımızdı ve onun hayatını ikame etmesi için eğitim alması da gerekiyordu. Hiç yabana atmayın “taş bağladım bağrıma” sözünü! Bağlanırmış bağıra taş ve akarmış gözyaşları içeriden içeriden!
Aladağ'da çocuklarını kaybeden anneler de muhtemelen benzer duygularla bıraktı yavrularını. Hem aktı gözyaşları içlerine, hem de gelecekleri için gururluydular. Ben olsam o yaşta bırakamazdım evladımı, evet ama ne benim şartlarım onlarla aynı, ne de onlar kadar çaresizdim.
Orası bir köy ve ortaokul maalesef yokmuş. Daha böyle o kadar çok köy ve yerleşim yeri var ki; kısır siyasi tartışmalardan, hayatın gerçeklerine gelemiyoruz. Bir kişiye endekslenmiş bir ülke gündemi ve bunu özellikle yapan muhalefetin, ne ülkeden haberi var, ne de sorunlardan.
İnsanı daima şaşırtan bir muhalefet lideri var ki, evlere şenlik! Bakın ne diyor bu yangın üzerine:
“Çocuklarımızın yığıldığı merdiven kapısının önü açılmıyor, çünkü kilitli. İçeriden açılan, dışarıdan açılmayan kapılar var. Neden bunlar yapılmaz, Türkiye Cumhuriyeti nasıl olur da yurt sorununu çözemez.”
Biz de size soralım Sayın Kılıçdaroğlu: Türkiye Cumhuriyeti, neden çok basit sorunları bile çözemez? İktidar kötü, iktidar beceriksiz diyelim; ya siz ne yaparsınız, neden para alırsınız devletten! Bu noksanları, bir felaket olunca mı öğrenirsiniz bizimle birlikte?
Ne işle meşgul, il-ilçe görevlileriniz, ya da vekilleriniz!
Haa tabii siz de haklısınız! Zira, Cumhuriyet 14 yıl önce kuruldu!
Şimdi işin başka bir boyutuna gelelim. Bu yurtların çoğunu, gönüllü olarak çeşitli cemaatler işletmekte. Genellikle, toplanan bağışlarla ve kısıtlı imkânlarla hizmet vermekteler. Devletin, yıllarca uyguladığı yanlış politikalar yüzünden, özellikle mütedeyyin kesimler için tercih nedeni oldu bu yurtlar. Devletin de zaman zaman işine geldi ve göz yumdu noksanlara.
Zaten, bizde denetimlerde eksiklere hep bir tolerans gösterilir ne hikmetse! Madenlerde, okullarda, yurtlarda, ve çeşitli iş yerlerinde bu hep yapılır. Sorun ise sanıldığı gibi yasalarda değil; daha çok insanların yaklaşımında ve uygulamalarında.
Şu “bize bir şey olmaz” mantıksızlığını aşamadık bir türlü. İşimizi savsaklama, sorumluluk duygusuna sahip olamama, hep “hallederiz” tavırlarıyla zamana yayma ve bir türlü edinemediğimiz iş ahlâkı, her alanda karşımıza çıkıyor.
Her olayda, mekân veya işletme sahibinin kimliğine göre tavır alıp, sorunun kaynağına inemiyoruz. Bu hastalıklı tutum artarak ve sivrilerek devam ediyor. Bir felaket anında hemen iki zıt kutup, didişmeye başlıyoruz.
Felaket ve acılarda bile ayrışmak nasıl bir ruh halidir! Balık hafızalarımız ne çabuk unuttu 99 depreminin ideoloji, din ve etnik köken tanımadığını.
Bakın ne diyor Cennet kızın babası: "Geleceğimdi benim. Sıcakkanlı, öyle güzel bir çocuktu ki, ömrüm boyunca unutamam"
Soralım mı hangi partiye oy vermiş!!!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018