Gürbüz ÖZALTINLI
Nedir büyük oyun?
Kanlı kaderini bir türlü aşamayan bu talihsiz coğrafyadır büyük oyun…
Büyük oyun; Türkiye’de gördüklerimizi anlamlandıracağımız temel çerçeve; kendi küçük hayatlarımızın içine yerleştiği bu acımasız sahnedir…
Ortadoğu’da yaşanan bitmez tükenmez egemenlik mücadeleleridir büyük oyun…
Ortadoğu’nun anakronik oligarşilerine karşı ayaklanan halkları, Batı dünyasının çıkarlarını tehdit eden dinamikleri, İsrail’in bir Ortadoğu devleti olmayı çok aşan küresel etkinliğini, Neoconları, etnik ve dini kimliklerin alan mücadelesini anlamadan, önümüzü, günümüzü görmemizin imkânsız olduğu bir dünyadan söz ediyoruz.
Ne yazık ki, yarınımıza bakarken kendimizi günlük duygularımızın; korkularımızın, nefretlerimizin ya da romantik ideallerimizin rüzgârına bırakma konforuna sahip değiliz.
Akla ihtiyacımız var. Duygularımızın iğdiş edip, kendimizi kandırmanın bir aracına çevirmeyi çok iyi becerebildiği aklı, olabildiğince soğukkanlı kullanmaya…
Erdoğan’ın yürüdüğü yolun fikri ve sosyolojik köklerini okumadan; Mursi trajedisini yerli yerine oturtmadan, stratejik güç olarak Türkiye’nin yeni konum arayışlarını anlamadan, Batı dünyasının normlar/çıkarlar paradoksunu görmezden gelerek, seçim kürsülerini de anlayamayız.
Erdoğan’ın seslenişini hepimiz hatırlarız: "Onlar okyanus ötesi kıtalardan gelerek bu coğrafyaya biçim vermeye çalışacaklar; biz ortak kültürel, tarihsel mirasımızın güçlü köklerine rağmen kendi bölgemize ilgisiz kalacağız. Bunu mu kabul edelim?”
Türkiye’de yeni dönemin dış politikasının mottosu budur ve köklü bir değişime karşılık gelir.
2005 Kasımında Beyaz Saray’da Erdoğan Bush tokalaşması, ardından askerin siyaset belirleyiciliğine son verilmesi, 2009’da Obama’nın ayağının tozuyla Türkiye’ye gelip “stratejik ortağını” dünyaya ilan etmesi… Bunlar kimseyi yanıltmasın. Bütün bu adımlar atılırken Arap dünyası sokaklara dökülmemiş, Mısır’da seçim tecrübesi yaşanmamış, Erdoğan iktidarının İslam coğrafyasına dönük ılımlı İslamik bir Batı müttefiki rolünü istenilen sınırlar içinde taşıyıp taşımayacağı test edilmemişti.
Üstelik en önemlisi; AKP iktidarı, ABD/İsrail ekseni açısından olağanüstü küresel bir proje olan Gülenist yapıya güçlü bir iktidar fırsatı vadediyordu. Neocon’cu strateji için “Ortadoğu’da dost Müslüman ülke” beklentisi, seçilmişlerin muhtemel yalpalamalarına terk edilemeyecek kadar önemliydi. Nitekim takip eden yıllar Gülenist örgütlenmenin altın yılları oldu. Bankalar, şirketler, eğitim kurumları ve medya zenginliğine eşlik eden çok güçlü bir bürokratik atak gerçekleştirildi. Emniyet ve yargının ele geçirildiği; TÜBİTAK’tan, Borsa’ya, Adli Tıp’tan TİB’e kadar yayılarak sonunda MİT’in talep edilebildiği, dalga dalga genişleyen bir işgal yaşandı.
İster çaresizlik, ister aymazlık veya tecrübesizlik diyelim; AKP hükümetlerinin Türkiye’si 2010 yılına gelindiğinde ikili iktidar gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştı. Kitlesel gücüne güvenen, kendi hedeflerinde inatçı bir sivil hareket olarak AKP ve ABD/İsrail patronajından elde ettiği küresel desteğe ve neredeyse rakipsiz duruma geldiği bürokratik etkinliğe güvenen Cemaat.
Aradan geçen zaman, olaylara entelektüel bir dürüstlükle tarafsız ve önyargısız bakan her göze öğretti ki, bu ikili iktidar, varoluşsal nedenlerle, sürdürülebilir değildir. Hem içinden geldiği kültürel ve ideolojik kökler, hem de temsil ettiği toplumsal çıkarlar nedeniyle bölgesel güç iddiaları taşıyan AKP ile; varlığını Batı çıkarlarına borçlu ve misyonu onu korumak olan bir örgüt Türkiye’de iktidar ortağı olamaz. Çatışmaları mukadderdir.
Mavi Marmara’yı hatırlayalım. “One minute”, Suriye, Mısır, İran sorunlarındaki ayrışmaları; çözüm sürecindeki tartışmaları unutmayalım… Bütün buralarda, temkinliliği elden bırakmasalar da ikili iktidarın iç çatışmalarına tanık olduk.
7 Şubat 2012’de kavga iyice su üstüne çıktı ve 17-25 Aralık’ta zirve yaptı.
Batı açısından kritik eşik Mısır seçimleridir. Mısır seçimleri, Arap baharının yönüne dair Batı’da çanların kimin için çaldığını gösteren derin bir kırılmadır. Sadece Batı’da mı? Suud krallarının, arkaik diktatörlüklerin çöküşünün de habercisi oldu Müslüman Kardeşler. Sünni Arap dünyasında sandığı nereye koyarsan oradan, Batı’ya mesafeli kendi bölge çıkarlarını kollayan Erdoğan/Mursi aksında iktidarlar çıkacağı görünür oldu. Emperyal akıl “evrensel demokratik normları” kenara atmakta tereddüt etmedi ve Mısır’ı askeri vahşetin kucağına attı.
Kabul edelim ki, Mısır darbesi, Ortadoğu’da yükselen değişim dalgasının batı kontrolünden çıkmasına verilmiş yıkıcı bir cevaptır. Yine kabul edelim ki; seçim kazanamasa da bu darbeyi ayakta tutabilecek kadar geniş, İslam karşıtı, Müslüman Kardeşler muhalifi seküler bir sosyoloji Mısır’da mevcuttur.
Türkiye’ye gelince… Bugün gördüğü hiçbir şeyi anlamamakta kararlı bir azınlığı saymazsak, Türkiye’de, Erdoğan’ın Batı’nın gözünde ikinci bir Mursi olarak görüldüğünü ve tasfiye edildiğinde şampanyaların patlayacağını kabul etmeyecek insan bulamayız. Gözümüzün önünde Mursi’ye karşı eli kanlı Sisi darbesini desteklemekten kaçınmayan küresel güçlerin, Türkiye’de Erdoğan’ı “otoriter baskıcılığı” yüzünden istemediği argümanına içtenlikle inananlara sözüm yok. Onlar liberal maskeli masallara inanmaya devam etsinler.
Fakat etkin siyaset yapıcılar kuşkusuz işin farkında. Türkiye’de, devasa Batı çıkarlarıyla Erdoğan çizgisi arasındaki gerilimi ve siyasetin kaderinin bu güçler arasındaki mücadeleyle çizileceğini görüyorlar. Siyasal yatırımlara bu çatışma üzerinden karar veriliyor. Erdoğan’ı durdurma blokuna giderek yeni katılımlar oluyor. Süreç Mısır’da ezildiyse; Suriye’de Esad’ı ayakta tutan dengeler değişmiyorsa, İŞID gibi vahşi radikal bir aktör sahneye çıkmış ve Batı’nın İslami çevrelere yatırım yapmasını kabul edilemez risklere dönüştürmüşse; Türkiye’de değişim neden durdurulamasın? Erdoğan da pekâlâ geriletilebilir ve Türkiye’nin geleceğine karar verilecek masa Batı’nın patronajında tekrar kurulabilir. Benim baktığım yerden oldukça uğursuz görünen bu umudun müşterileri artıyor. Masada yer kapma telaşının kokusu bir hayli güçlü gelmeye başladı.
Bu hesap neden uğursuz?
Müşterileri kimler?
Kimsenin bilmediği, düşünmediği “kocaman” teoriler mi? Elbette hayır. Görmezlikten gelinenlerin, algıda seçiciliklere kurban edilenlerin kısa bir hatırlatması sadece…
Düşünmeye devam edelim… Haftaya.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Özel, doğrusunu yapıyor: Türkiye’nin önceliği, normalleşme ve merkez siyasetin yeniden inşasıdır
28.04.2024 - Yolun sonu gözüktü mü?
14.04.2024 - İktidarın ideolojik katılaşması, CHP liderliğinin kucaklayıcı, ılımlı profiliyle birleşince…
8.04.2024 - CHP seçimleri laikler değiştiği için kazanmadı. Fakat seçimler CHP’nin kendi tabanını da Türkiye’yi de değiştirecek kapıyı açtı
5.04.2024 - İktidardaki “keratalar” arasındaki gerilim bizi ilgilendirmez mi?
25.11.2023 - Değişim samimiyet ve cesaret gerektirir
16.11.2023 - Yerli ve milli olana nasıl karar verilecek?
12.11.2023 - “Reis halleder”ciler de rövanşistler de hayal kırıklığı yaşayacak
9.05.2023 - “Reis halleder”ciler de rövanşistler de hayal kırıklığı yaşayacak
7.05.2023 - Erdoğan neden kaybedecek
2.05.2023
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
ahe
Evet, Meclise gelen tasarı AK Parti tasarısı. Ama bu AK Partinin kendi başına anayasa yaptığı anlamını taşımıyor. Aslında, AK Partinin Meclise getireceği bu tasarıya "kendi" tasarısı demek bile doğru değil... "Aslında 12 eylül anayasası da darbecilerin kendi anayasası değildi. Onlarda toplumun istediği ana yasayı yaptılar." Amasız çünkü süz Değil mi ? Gülay Hanım....