Gürbüz ÖZALTINLI
Daha önce de ses yükseltmeler, ayar vermeler, dışarıdan işitilen gıcırtılar olmuştu iktidar ortakları arasında. Seçimlerden sonra tanık olduklarımıza kayıtsız gözlerle bakanlar, “bunlardan bir şey çıkmaz” diye düşünen muhalifler, “biz kendi işimize bakalım” havasındalar. Özgür Özel “hadi oradan keratalar” diye tatlı sert azarladı iktidar ortaklarını. “Meşgul etmeyin memleketi” dedi.
Siyasetin retoriğinde böyle kıvrımlar, çalımlar olabilir tabii. Yaratıcı kafiyeler, iç soğutucu efelenmeler, fayda umulan kimlik sembollerini peş peşe sıralamalar… Bütün bunlar şıklık yaratabilir ama siyaset herhalde bundan ibaret değil.
Ne olup bittiğini anlamaya çalışmamız, tartışmamız çok önemli.
Seçimlerden önce, Erdoğan, bakanların yeniden görev almasının yolunu kapatan tercihlerde bulundu. Milletvekili yapılarak, nezaketle, yürütme gücünün dışında tutuldular. Seçimlerden sonra attığı adımlarla, bu kararların, iktidar içindeki dizilişin, güç kullanma alanlarının güncellenmesiyle ilgili olduğu anlaşıldı.
Bahçeli ve temsil ettiği devlet çekirdeğinin, toplumsal karşılığını çok aşan bir bürokratik sahayı kuşattığı ve iktidar bileşimi içinde oldukça etkin vesayet gücüne dönüştüğü, dışarıdan da görülebilir olmuştu.
Yeni bir paralel yapı mevcudiyetinin bütün işaretleri şimdi artık iyice göz çıkartıyor.
Nitekim, seçimlerden sonra hiç gecikmeden Ali Yerlikaya hamlesi geldi ve bu anlaşılır nedenlerle Bahçeli’yi çok rahatsız etti.
Ardından Anadolu Adliyesi Başsavcısı’nın (basına da sızdırılan) HSK’ya yazdığı mektup olayıyla karşılaştık. Zehir zemberek bir içeriğe sahipti ve isim isim ifşalar taşıyordu. Bunun, Soylu’yu tasfiye adımının yargı bürokrasisindeki izdüşümü olduğunu düşünmemek için hiçbir sebep yok.
Kanımca, ortaklığın devlet kanadı da bu hamleleri “iç tasfiye girişimi” olarak okudu. Yargıtay 3. Daire kararı, bu tasfiye girişimine karşı Erdoğan’a yöneltilmiş bir “başkalarına benzemeyiz, ayağını denk al” cevabıydı. AYM üyelerine suç duyurusu ve (Can Atalay’ın mahkûmiyet kararını okutmayıp AYM sonucunu beklediği için) Meclis’e yöneltilen eleştiri aşırılıkları, meselenin siyasi olduğunun anlaşılmasını sağlamak kastı taşıyordu; bir meydan okumaydı.
Yargıtay kararının arkasında Erdoğan’ın iradesinin olduğu; iktidarın Anayasa değişikliği için zemin yaratma operasyonu yaptığı; ortada bir iç çatışma bulunmadığı analizlerine katılmak mümkün gözükmüyor. Bahçeli ve Erdoğan’ın konuyla ilgili yaptığı konuşmalar, ortak bir irade değil, tam tersine (kamuoyu önünde açığa vurulması taraflarca zamansız bulunan) kuvvetli bir iç gerilim olduğunu çok belli etti.
Nitekim bu sürecin devamında gündeme getirilen 50+1 tartışması da bu gerilimin açığa vuruluş mesajlarıyla yüklüydü.
Bu arada, Sinan Ateş cinayetinin savcısı ile birlikte yönü de değişti. Cinayetle ilgili aranan kişinin evinde bulunduğu, almaya gelen polisleri kovan eski MHP milletvekili, artık zanlı statüsünde. Bu gelişmelerin ardından, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nı FETÖ’cü olmakla itham eden bir haber sitesini yönettiği iddiasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı gözaltına alındı.
Ogün Samast’ın tahliyesi ve hemen ardından yeni bir iddianame düzenlenerek dava açılması da dikkat çeken bir gelişme.
Özetle iktidar alanında bir sorun yaşandığı aşikâr.
Bilmediğimiz, kestiremediğimiz husus, bu sürtüşmenin derinliği; ne gibi motivasyonlar etrafında oluştuğu.
Yalnızca, Erdoğan’ın “bürokratik kuşatma”yı potansiyel bir tehdit olarak algılaması mıdır? Bunun yanısıra, yönelmek istediği yeni siyasetler ve açmak istediği manevra alanları var da, önünü kesen basınçlar mı söz konusu? Bunları bilmek zor.
Fakat neden Erdoğan’ın, Türkiye’nin ezici çoğunluğunun rahatsız olduğu ve faturasını da MHP’nin değil, pekâlâ AKP’nin ödediği sorunlardan kurtulmak istediğini düşünmeyelim? Yargı’da, Emniyet’te çeteleşme iddialarının açık mektuplara döküldüğü; küresel mafyanın merkezine dönüşmeye başlayan, gri listeye yerleşmiş bir Türkiye gerçeğini Erdoğan’ın görmüyor olması düşünülebilir mi? Bu kaotik, patolojik yapının ekonomik-siyasi bedelleri olduğundan habersiz olabilir mi?
Erdoğan bu gidişi değiştirmeyi neden arzu etmesin; bu sorunları düzeltebildiği oranda kendi siyasi gücünün daha da artacağını düşünmesin?
Muhalefeti ilgilendiren daha önemli soru ise şu: İktidar alanında yaşanan bu yarı örtük çatışmaya “bizi meşgul etmeyin” kafasıyla yaklaşılabilir mi?
Güvenlik bürokrasisindeki tasfiyeler, çetelere operasyonlar, Cumartesi Anneleri üzerinden ılımlılık mesajları, yargıda açıktan suç duyurularıyla, zehir gibi mektuplarla açığa çıkan mücadele, Cumhurbaşkanı seçilme oranı ile ilgili tartışma… Bunlar “keratalar arası sorun” denilip geçilecek işler midir?
Denilebilir ki (deniliyor da zaten), “Erdoğan kendi koltuğunun bekasını düşünüyor. Pragmatizm yapıyor.” Evet, kuşkusuz iktidarını düşünüyor; elbette pragmatizm yapıyor. Fakat bu tespitin doğruluğu, muhalefetin süreci doğru yerden yakaladığını ve etkili politikalar geliştirdiğini göstermez.
“İktidar ortaklarının çatışmasına bel bağlayamayız…” Bu da söylendi. Oysa kimse, bu çatlaktan yürünürse iktidar dağılır iddiasında değil. Bu tür çatışmaların nereye evrileceğini kestiremeyiz. Gündemini devlet içi yozlaşmanın, çeteleşmenin oluşturduğu bir iktidar içi gerilimde, muhalefetin müdahaleye tenezzül etmesi için, iktidarın çözülme garantisini mi görmesi gerekir?
Bu mantığın izini sürelim; adım adım bizi nereye götüreceğine yakından bakalım isterseniz. MHP ile muhalefet Erdoğan’ın niyeti konusunda aynı kanıdalar: “MHP’yi sırtından atmaya çalışıyor.” MHP bu kanaatini elbette açıklamıyor; eylemleriyle, imalarıyla belli ediyor, tepki veriyor. Muhalefetin farkı, kanaatini açıklıyor ve “kendin yaptın, şikâyete hakkın yok, bizden destek arama” söylemi tutturuyor. Peki sonuç? MHP ve muhalefet Erdoğan’ın MHP’den kurtulması girişimlerine karşı çıkmakta fiilen birleşiyorlar. Erdoğan’ı yalnız bırakan “büyük konsensus”: Mevcut iktidar bileşimi devam etsin! Siyasi hamle üretememenin; kof propagandanın gelip dayandığı yer bu oluyor.
Şunu görmemiz lâzım: hangi konu tartışılırsa tartışılsın, Türkiye’de sadece Erdoğan’ın gücünü kırmaya odaklanmış, onun üstüne abanmaya koşullanmış bir muhalif refleks var. İktidarın diğer derin katlarının fazla göz önünde olmaması bu anti-Erdoğancı refleksin siyasi hamlığını, sığlığını gizliyor. Muhalifliğin Erdoğan karşıtlığına çakılı kalmışlığı, kutuplaşmış evrenimizle de çok ilişkili şüphesiz. Muhalif siyasetçiler Erdoğan öfkesini tatmin etmeyen söylemlerin alıcısı olmadığının farkındalar. Onların pragmatizmi de böyle işliyor.
Yargıtay kararından sonra okun sivri ucunu Erdoğan’a yöneltmek, onu darbecilikle suçlamak “ele geçmiş bir siyasi fırsatın yerinde kullanımı” gibi gözükebilir. Fakat ya gerçek darbeciler sütre gerisinden el ovuşturuyorsa? Pragmatik olsa da, temiz eller güveni vermekten uzak düşse de; devletin en hayati katlarındaki çeteleşmelerin üzerine gitmeye yönelen bir irade ile ona direnç gösterenler arasında tarafsız kalmak mıdır doğru politika? Olup bitenlere bu gözle bakmak; sürtüşmeleri buradan da okumak mümkün değil mi?
Misal; 50+1 tartışmasında, “Anayasayı çiğneyenle yeni anayasa tartışmayız” diye kestirip atan çıkış, olabilecek en etkili siyasi müdahale midir? Hiçbir nüans içermeyen, tartışmayı başka zeminlere taşıyabilecek kapıları yoklamayan; sadece MHP’nin içini rahatlatan bir keskinlik yok mu bu efelenmede?
Muhalefet elbette Erdoğan’ın siyasetlerini, söylemlerini eleştirecektir. Bu ucube rejimin yol açtığı derin çürümelerde Erdoğan’ın taşıdığı sorumluluğun gözden kaçmasına izin vermeyecektir. Sorun, bu eleştirilerle, doğru ve etkin siyasi müdahaleleri birleştirme esnekliğini gösterme becerisindedir.
Başlıktaki soruya kendi verdiğim cevabın altını çizerek bitireyim.
İktidardaki “kerataların” çatışmaları bizi ilgilendirir.
Hem de çok yakından…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023