Halil BERKTAY
Atatürk’ün Türk köle ordularının varlığına değinmeyi Türklere yönelik bir önyargı, “bizi” küçültme ve aşağılamaya yönelik bir komplo gibi görüp, bunun söylenmemesini istemesi, (2g) halifelik sorununa da eklemleniyor. Türk gulamların İslâm âleminde “birinci derecede nüfuz ve hâkimiyet sahibi” olmalarına örnek olarak, “Muhammed’in Halifesi unvanını taşımak maskaralığında bulunanları emir ve iradelerine râm” etmelerini gösteriyor.
Burada Atatürk’ün ne kastettiği nispeten daha açık. Halifeler bir yere kadar hem dinî, hem siyasî lider ve yönetici konumundaydılar. Emevîlerle birlikte halifelik ırsî bir monarşiye, bir hanedan devletine dönüştü. Ancak Emevi ve Abbasilerden sonra halifeler zayıflayıp siyasî yetkilerini yitirdiler. 11. yüzyılda önce Selçuklularla gelip klasik İslâm diyarlarının tepesine oturan “Türk askerî aristokrasisi”nin (savaşçı soyluluğunun) himayesine girdiler. Bu gelişmenin (hâkim) “sultan” ile (tabii) “halife”yi ayırdığını ve “gölgede” bir halifeliğe yol açtığını görüyoruz.
Anlaşılan Atatürk’ün kafasında bu süreç var. Var ama, bundan söz ediş tarzına başka şeyler karışıyor. İlk göze çarpan, Türk-Arap, ya da “aslında kimin efendi olduğu” çerçevesi. Atatürk’ün Türkler açısından ciddî bir efendilik meselesi var ve bunu (kendi zamanının genel önyargılarına da bağlı olarak) hep yüksek ve aşağı ırklar üzerinden değerlendiriyor. İkinci nokta, üslûbun ne kadar sert ve ağır olduğu. Bir noktanın altını çizeyim : Atatürk burada asla yayımlanıp kamuoyuna açıklanmak için değil, tamamen özel ve mahrem ölçüler içinde yazıp konuşuyor. Ve bu özel, mahrem sesiyle Atatürk, İslâmiyet, hele İslâmiyet ve Araplar hakkında, besbelli, çok katı kanaatlere sahip. Dine karşı tavrı ile Araplara karşı tavrı birbirini güçlendiriyor. Hiç kendini frenlemek ve lâfını sakınmaksızın, Ömer’in davranışına “çıplak ve çıfıt Araplık” ya da vahiy inancına “safsata” dediği gibi, halifelerden söz ederken de sanki özel bir öfke ve hınçla “maskaralık” deyimini kullanıyor. Ben de dinsizim ama ne İslâm, ne başka bir din hakkında böyle konuşuyorum. Çekindiğimden değil; içimden gelmediği ve bilime yakışmadığı için böyle konuşmuyorum.
Atatürk’ün tavrının, sırf Cumhuriyet’in yakın bir geçmişte halifeliği ilga etmişliğiyle (yani bir ancien régime allerjisiyle) açıklanamayacağı kanısındayım. 16-17 Ağustos 1931 mektubu veya “haşiye”sinin ikinci yarısı (Atatürk’ün elyazısıyla 21 küçük sayfanın 10-21 arası), daha bile ezici ve kahredici bir üslûpla, yerine göre Zakir Kadirî’nin, yerine göre (geleceğin TTK’sı) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti yönetiminin aşağılanmasına hasredilmiş. Her şeyden önce, o sıradaki TTTC Başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu’na çok yukarıdan sesleniyor, neredeyse bağırıyor Atatürk. Zakir Kadirî’nin taslakları hakkındaki, bir ölçüde tarih içerikli eleştirileri bittiğinde, sanki derin bir nefes alıp yeniden başlıyor : “Tevfik Beyefendi !” (ünlem orijinalindedir). Sonraki sayfalarda Bıyıklıoğlu’na “çocuğum !” diye de hitap ediyor (o sırada 50, kendisi de askerlikten gelen Tevfik Bıyıklıoğlu ise 43 yaşında –ve ünlem bir kere daha orijinalinde mevcut). Daha genel olarak, sürekli emir ve talimat yağdırıyor. “Hatırlatırım ki” diyor; “dikkatli olunuz” diyor; “bunu yalnız beyninizde değil, bütün Türk milleti nazarında tebarüz ettiriniz” diyor; “kullanınız !” diyor ve ardından, karşısındaki üzerinde ne etki yapacağı belli olması gereken şiddetli azarına “Bu sözlerimi sizi utandırmak için yazmıyorum. Bu yazılarımı bundan sonraki mesainizde dikkat ve intibah dersi olması için yazıyorum” cümleleriyle son veriyor.
Mamafih Tevfik Bıyıklıoğlu gene de ucuz kurtulmuş sayılır, çünkü bu ihtar ve tekdirler, Zakir Kadirî’nin tahkir ediliş biçimi yanında çok hafif kalıyor. Kadirî’nin taslaklarını, yerine göre “eblehâne,” yerine göre “örümcek Arap yazılı paçavralar” ve tekrar “paçavralar” diye tavsif ediyor Atatürk. Yazarın kendisinden de “Camii Ezher kaçkını” diye söz ediyor. Bu ifade 11 küçük sayfada dört kere tekrarlanırken son seferinde “sersem ve cahil ve Camii Ezher kaçkını” şeklini alıyor. Bu bağlamda, Tevfik Bıyıklıoğlu’nun payına da “Camii Ezher kaçkınını bulan sizsiniz” cümlesi düşüyor.
Peki, kimmiş bu Zakir Kadirî –ve bundan sonra neler gelmiş başına ? Gözünüzün önüne sarıklı bir Mehdi tipi gelmesin. Resimlerinde itinayla ayrılmış saçlarıyla, kolalı yakası ve kravatıyla zarif bir centilmen. Aslen Türkistanlı ve düşünsel kökleri itibariyle, din ve medrese eğitiminin yanısıra, Rusya’ya özgü bir Türk milliyetçisi. İbni Haldun’un Mukaddime’si dâhil, esaslı tercümeleri var. Zaten büyük kriz yatıştığında, hayatını sadece (1931’de paldır küldür atıldığı) TTK’ya ve Maarif Vekâleti’ne Arapça ve Rusçadan çeviri yaparak kazanıyor. Ankara’nın Keçiören ve Etiler gibi, o zamanlar iyice uzak semtlerinde çok mütevazı bir hayat sürüp, 76 yaşında sessizce vefat ediyor.
Bu bilgiler kısmen, Hâmit Zübeyir Koşay’ın Türk Yurdu’nun Aralık 1954 sayısındaki anma yazısında mevcut. Söylenmeyen, suskunlukla geçiştirilen şeyler de var tabii. 1931’den sonra bir süre yurtdışına çıktığına; döndüğünde ise öğretmenlik başvurusunun reddedildiğine; Millî Tarihin inşasına kurban edilmiş bu yoksul ilim insanına, görüşleri ne olursa olsun, T.C. devletinin bir öğretmenliği bile çok gördüğüne hiç değinilmiyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024