Hasan CEMAL
Barış fikri topluma mal olmuş durumda. Silah ve şiddet artık kullanım süresini doldurdu. Kürtler de, Türkler de bunun farkında. Onun için, gelinen bu çatışmasızlık noktasından geri dönüş akla aykırılıktır, çılgınlıktır. Artık önemli olan, zamanı torbaya sokmadan sabırla ve kuyumcu titizliğiyle ‘barışı örgütlemek’tir!
Evet, Erdoğan’la Öcalan’ın sahip oldukları güç öyle sınırsız değil. Her istediklerini yapamazlar. Fakat, barışı örgütlemek için somut adımlar gerekir. Bu adımlarda öncelikli sorumluluk da AK Parti iktidarına aittir ve bu bakımdan Erdoğan demokrasinin gereklerini yerine getirmekte sürekli gecikmektedir.
Kürt sorunu yeniden gündemin en başına tırmandı.
Erdoğan’la Barzani’nin, benim de geçen Cuma günkü yazımda tarihidiye nitelediğim Diyarbakır buluşmasıyla birlikte konu medyanın her yanını sarmış durumda.
Kötü mü? Elbette değil.
Türkiye’nin bu en büyük, en yakıcı sorunu ne kadar özgürce ve yalansız tartışılsa yeridir.
Bazı noktaları bir kez daha özetle belirtmekte yarar var.
Her şeyden önce barış fikri topluma mal olmuş durumda. Silah ve şiddet artık kullanım süresini doldurdu.
Kürtler de, Türkler de bu gerçeğin farkında.
Daha fazla kan ve gözyaşı istenmiyor.
Onun içindir ki, gelinmiş olan bu çatışmasızlık noktasından geri dönüş akla aykırılıktır, çılgınlıktır.
Barışın örgütlenmesinde başroller belli
Parmakların tetikten çekildiği ve iki tarafın da bu defa çok ciddiye aldığı ateşkes sürecinde şimdi artık önemli olan, zamanı torbaya sokmadan sabırla ve kuyumcu titizliğiyle ‘barışı örgütlemek’tir; kalıcı ve gerçek bir barışın temellerini atmaktır.
Eğer dağdakiler inecekse, silahlar toprağa gömülecekse, bunun yolu ‘barışı örgütlemek’ten geçiyor.
Ve konunun öncelikli iki tarafı var:
Ankara, İmralı.
Barışın örgütlenmesinde başroller, Ankara’da Erdoğan’ın, İmralı’da Öcalan’ındır.
Bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın.
Barış yolunda göz ardı edilemeyecek taraflar
Ama şu da unutulmasın:
Erdoğan’la Öcalan’ın sahip oldukları güç öyle sınırsız değildir. Her istediklerini yapamazlar.
Bir başka deyişle:
Barış sürecinde Ankara ve İmralı’nın yanında Kandil de, PKK da, BDP de, genel olarak Kürt siyasal hareketi de vardır.
Daha çok silaha da hükmeden odakların duyarlılıkları, istekleri göz ardı edilerek kalıcı barışyolunda ilerlemek çok uzak ihtimaldir.
Murat Karayılan’ın 2009 yılı Mayıs ayında bana Kandil’de söylediği şu cümlenin bugün de geçerliğini koruduğunu düşünüyorum:
“Biz 30 yıl önce dağa piknik yapmak için çıkmadık.”
Erdoğan gecikiyor...
Evet, barış fikri bugün nasıl topluma mal olmuş durumdaysa, barışa yürümek için atılması gereken bazı adımlar da gündemdeki yerlerini korumaktadır.
Bu nokta unutulur ve sadece ‘Diyarbakır buluşması’nda yaratılan güzel atmosferle - ya da örneğin Mesud Barzani’nin muhatap alınmasıyla - yetinilirse, barışı örgütlemek mümkün olmaz.
Somut adımlar da gerekir bunun için.
Kolayından zoruna doğru, zamana yayılarak atılacak bu adımlarda öncelikli sorumluluk da AK Parti iktidarına aittir.
Bu konu çok yazıldı.
Şimdilik şu kadarını söyleyebilirim:
Başbakan Erdoğan bu bakımdan demokrasinin gereklerini yerine getirmekte sürekli gecikmektedir.
Gecikmenin bedeli silah mı?
Burada akla tabii bir soru takılıyor:
Tayyip Erdoğan eğer demokrasi adımlarını geciktirmeye devam ederse, bunun alternatifi yinesilah mıdır, çatışma mıdır?
Hayır değildir ve olmamalıdır.
Alternatif yine ‘siyaset’tir.
Silahlı değil, barışçıl siyasettir.
Ama bunu sürekli vurgulamak yetmiyor.
Çünkü, taraflar arasındaki güvensizlik duvarı öylesine yüksek ki, bazı somut adımların atıldığını görmeden silah bırakmak gerçekçi bir beklenti değil.
Silah duvar kenarında dururken...
PKK’nın en üst düzeydeki komutanlarından Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin, geçen Mayıs ayında çekilme süreci başlarken, ‘savaş alanları’nın bir adı olan Metina’da bana şöyle demişti:
“Silah bırakmadık, silahı şimdilik duvarın bir kenarına koyduk.”
O silah şimdi olduğu yerde durmaya devam ederken, zamanın Ankara tarafından, Başbakan Erdoğan tarafından demokrasi noktasındaiyi kullanılması gerekiyor.
Türkiye önce kendi Kürtleriyle barışı örgütlemek zorunda. Bunun yolu demin de belirttiğim gibi İmralı ve Kandil’den geçiyor.
Irak ve Suriye'yi hesaba katmadan barış olmaz
Öyle bir bölgede yaşıyoruz ki, kendi barışını örgütleyemeyen bir Türkiye’nin iç barışı bıçak sırtındaki dengeleriyle tam bir tımarhane olan bu Orta Doğu'da her an kundaklanabilir.
Bu nedenle kendi Kürtleriyle sağlam bir barışın temellerini atamayan bir Türkiye, bu bölgede her an istikrarsızlaştırma eylemleriyle - ya da provokasyonlarıyla - karşı karşıya kalabilir.
Türkiye, kendi Kürtleriyle barışını örgütlerken hiç kuşkusuz Irak Kürtlerini, Suriye Kürtlerinigözardı etmeyecektir, edemez de.
Türkiye, Irak Kürdistan Yönetimi’ni ve Suriye Kürdistanı’nı, yani Rojava’yı hesaba katmadan kendi Kürtleriyle tam bir barış yapamaz.
Türkiye açısından yıllar yılı Irak Kürdistanı’nı Irak’ın Kuzeyi diye dışlamak, dünya alemin tanıdığı Barzani’yle Talabani’yi muhatap almamak nasıl yanlış olduysa, bugün de benzer bir hatadan Suriye Kürdistanı konusunda kaçınmak gerekir.
Oy sandığı için şovun sınırı var
Siyaset adamları elbette bir sonraki seçimi ve oy sandığını da düşünecektir. Bunun için hiç kuşkusuz propaganda da, şov da, PR da önem taşır.
Ama sınırı vardır.
Bu sınıra özen gösterilmez ve demokrasinin gereği olan somut adımlar sürekli gecikirse,barışı örgütlemek zora girer.
Evet, Diyarbakır buluşması tarihi bir nitelik taşıyor, evet geçen hafta sonu Diyarbakır’da barış ve kardeşlik adına doğru olan yapılmıştır.
Ama durmamak, yürümek lazım.
Daha yapacak çok iş var.
Öcalan'dan son mesajlar...
Örneğin Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla İmralı’dan son olarak şu iki mesajı göndermiş:
“Türkiye'deki basın-yayın organları ve hükümet, gerillanın çekilmesinin durdurulması noktasında ‘Neden gerillayı durdurdunuz?’ dedi.
Bu hassas bir konudur.
Biz o dönem devlete yasal zemini hazırla gerilla çıkar dedik. Erken bir tarihte de çıkabilirdi. İki ayda da çıkabilirdi. Ama devlet ve hükümet bunu yapmadı. Devlet bunu hazırlasaydı gerektiği zaman otobüslerle dahi gerilla çekilirdi. Ama bu yasal zemin hazırlanmadı. Bu yüzden de süreç bu şekilde devam ediyor.
Sürecin altyapısının yasal çerçevede hazırlanması gerekir. Geçtiğimiz günlerde devlet heyeti buraya geldi. Müzakerelerle ilgili üç şartı onlara aktardım. Onları bekliyorum.
Bizden yana bir sorun yok.
Sonuçta biz bir tarafız. Tek tarafla Kürt sorunu gibi bir sorun çözülmez. Süreç çok fazla hassas bir noktadadır. Çok fazla umutlu da umutsuz da değilim.”
Öcalan’ın bu mesajları da, Ankara’da yapılacak çok iş olduğunu anlatmıyor mu?
Hele yeni anayasanın da uçup gittiği, bir başka bahara kaldığı Türkiye'de...
Twitter: @HSNCML
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde hava olumlu
3.03.2025 - Silahlara veda zamanı... Hoş geldin barış!
28.02.2025 - Erdoğan "eyy TÜSİAD" diye bağırdı, polis anında başkanları topladı!
20.02.2025 - Yine CHP'nin önemi üzerine..
13.02.2025 - Dostluklar insanı ayakta tutar!
28.11.2024 - CHP'nin önemi
12.11.2024 - Terör ve şiddete lanet olsun!
24.10.2024 - Açık mektup!
27.08.2024 - Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?
20.04.2024 - 31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!
9.04.2024
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Yorumunuzu Giriniz...alma mazlumun ahini cikar aheste aheste demis erenler,size duada fayda etmez hoca kurt halkina ettiginiz beddualar sahibini buluyor.