Hasan CEMAL
Önce Hrant Dink cinayetinin avukatı Fethiye Çetin’in şu dört cümlesinin altını teker teker çizin:
(1) “Erdoğan Dink cinayetinde kendi kadrolarını koruyor.”
(2) “Erdoğan artık devletle uzlaştı.”
(3) “Bu yüzden, bir devlet cinayeti olan Dink cinayetinin dallanıp budaklanmasından yana değil.”
(4) “Çünkü bu, Erdoğan’ın müttefiklerini rahatsız edecek.”
Fethiye Çetin’in sözleri böyle.
Sevgili Hrant Dink’i 2007’nin Ocak ayında kaybettik.
Ama kaç yıl geçti hâlâ karanlıktayız.
Evet aynen böyle.
Cinayetin örgütsel kökleri bugün hâlâ gün ışığına çıkarılmadı.
Gerçek katiller bugün hâlâ devletin karanlık dehlizlerinde, kuytuluklarında saklanabiliyorlar.
Neden?
Fethiye Çetin
Fethiye ÇetinSiyasal iktidar, Hrant Dink’in gerçek katillerinin su yüzüne çıkmasını istemiyor da ondan dolayı...
İstemeyen kim?
Başbakan Erdoğan’dan başkası değil.
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin meseleyi açıklığa kavuşturmuş durumda.
Utku Çakırözer dün Cumhuriyet’teki yazısını bu konuya ayırmıştı.
Özeti şöyle:
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ‘cemaat tartışmaları’yla ilgili olarak der ki:
“Hrant Dink davası çözülürse bu yapı deşifre edilir.”
Bu sözler Diyarbakır mitinginden dönerken uçakta Başbakan’a hatırlatılınca, şunları söyler Erdoğan:
“Olayı Dink davasına indirgemek küçültmek olur. Hrant Dink davası bence kişiselleştirilmiş davadır. Dink’in yazılarını, onun düşünce dünyasını kabullenmemek gibi bir nedenle yapılmıştır.”
Bu sözler tam bir geri dönüştür.
Çünkü Erdoğan bir zamanlar cinayete ‘derin devlet’le hesaplaşma penceresinden bakmıştır.
Şimdiki yorumuna gelince, bunun tam tersidir.
‘Erdoğan’ı da öldürmek
isteyenler 3 genç miydi?’
Erdoğan’ın bu yüz seksen derecelik dönüşü, Dink ailesinde haklı olarak tepkiye yol açar.
Ailenin avukatı Fethiye Çetin, bir kez daha yaşanan hayal kırıklığını Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Çakırözer’e şöyle özetler:
Sevgili Hrant Dink’i 2007’nin Ocak ayında kaybettik. Ama kaç yıl geçti hâlâ karanlıktayız
Erdoğan ’a sormak lazım.
Kendisi çıkıp bu suikast ile ilgili olarak, “Sarı Gelin’in Ankara dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz” demişti.
Suikasttan hemen sonra Dink ailesini aradığında:
“Ben de hedefim. Bu cinayeti işleyenler beni de öldürmek istiyorlar.”
Şimdi soralım o zaman:
Erdoğan’ın kendisini de öldürmek isteyenler ‘kişisel husumet besleyen’ üç genç miydi?..
Ankara’nın dehlizleri derken neyi kastetmişti?..
O dehlizlerde ne vardı?..”
AK Parti’nin koruduğu isimler kim?
Fethiye Çetin, Erdoğan’daki tavır değişikliğini şöyle özetler:
Çetin: Muammer Güler, Celalettin Cerrah, Reşat Altay, Engin Dinç gibi AKP koruması altında isimler var
Başbakan neden şimdi bu noktaya geldi diye düşününce aklıma üç izah şekli geliyor.
Birincisi:
Erdoğan artık hasımlarını bir biçimde dize getirdi.
İçeri aldı, tutukladı.
O yüzden de artık Hrant Dink konusunu siyasi malzeme olarak kullanmak taraftarı değil. Ergenekon soruşturmasını başlatabilmek için Dink cinayeti bir araç olarak kullanılmıştı.
Ama artık ihtiyaç kalmamış demek ki.
İkinci olarak:
Eğer Dink cinayetinin sorumluluğunu sadece bir gruba yüklerseniz, o grup da çıkıp diğerlerinin sorumluluklarını dile getirebilir.
Bu yüzden Başbakan bir noktada artık durmak gerektiğini düşündü. Çünkü kavgada bir noktada durulmazsa, kendisine de dönebilir.
Başbakan aynı zamanda kendi kadrolarını koruyor.
Sadece cemaatçi grup mu sorumlu bu cinayetten?
AK Parti koruması altındaki kurumlar, isimler var ortada. Muammer Güler AK Parti milletvekili.
Celalettin Cerrah, Reşat Altay var.
Engin Dinç şu anda İstihbarat Daire Başkanı.
Üçüncü olarak:
Ve belki de en önemlisi, Erdoğan ve hükümeti artık devletle uzlaştı.
Bu yüzden, bir devlet cinayeti olan Dink cinayetinin dallanıp budaklanmasından yana değil. Çünkü bu, müttefiklerini rahatsız edecek.
Onları rahatsız etmemek için de tavrını değiştirmiş olabilir. Erdoğan Dink cinayetini mümkün olduğunca kişisel bir husumet gibi göstermek istiyor.
Zaten dava başından beri, ‘Birkaç genç bir araya geldi ve yaptı’ noktasında tutulmaya çalışılıyordu.”
Ankara dehlizlerinde yeni bir hayalet
Ankara’nın derin devlet dehlizlerinin tepesinde artık Erdoğan’ın gölgesi dolaşıyor
Sevgili Fethiye Çetin;
Zurnanın zırt dediği yer işte burası:
Erdoğan devletleşti!
Erdoğan çoktan Ankaralılaştı!
Bu nedenle, Ankara’nın derin devlet dehlizlerinin tepesinde artık Tayyip Erdoğan’ın kendi gölgesi bir hayalet gibi dolaşıyor.
Her geçen gün koyulaşan heyula gibi bir gölge bu…
Bunun içindir ki:
Bugünkü Tayyip Erdoğan artık bir zamanların “Sarı Gelin’in Ankara dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz” diyen Tayyip Erdoğan’ı değil.
Çünkü o devlet oldu.
Çünkü o tek adam olmanın peşinde…
Ama her türlü olumsuzluğa rağmen, sevgili Hrant Dink’in arkadaşları olarak, yazın bir kenara, “Sarı Gelin’in Ankara dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz.”
Hiç kuşkum yok.
Su gün gelecek yine çatlağını bulacak!
Sen rahat uyu sevgili kardeşim Hrant.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024