Hasan GÜRKAN
Odaya ayın şavkı vuruyor.Ayakta sırtı bana dönük,yüzünü görmüyorum.Duvarın dibindeki tek kişilik yatak,üzeri kitaplar ve
notlarla dolu ahşap çalışma masası,pencere,yakın ve uzak evlerin kiremit çatıları,her şey bir düş dünyası.Sessizlik.Ay ışığıyla
birlikte odanın her yanına,her şeye sinmiş kışkırtıcı,mutlak bir
sessizlik.
Sırtı bana dönük, ellerinin hareketinden düğmelerini çözdüğü-
nü hissediyorum.Elbisesi belli belirsiz bir kumaş hışırtısıyla
ayaklarının dibine yığılıyor.Uzun boynu,çıplak sırtı, sütyeninin
askıları,kalçası,sonra yere dişilik güveniyle basan mevzun
bacakları.Heyecandan boğazım kuruyor.
Milena diri memeleriyle yatağa giyinik uzanmış adama sokulu-yor. “Ne kadar güzelsin! “ diyen erkeğin sesi başka, uzak ve telaş-sız bir dünyada. Şiddetin yutulmayı beklediği azgın sulardan eser yok. Nefesimi tutmuş, öfkeden çıldırmış bir Milena seyrediyorum. Dişiliği zapt edilmez bir isyan gibi ayakta.Sevdanın sağır göğsü-
nü döven yumrukları ve mızmızlığa yabancı gözyaşlarıyla Milena beni sevişmeye çağırıyor.Hazdan ve acıdan titriyorum.Memele-
rini yırtan kırık vazo,taze yara ve kan dudaklarıma bulaşıyor.
Damarlarımda, alevlenen kasıklarının teri dolaşıyor.
Hiçbir kadın benim gövdeme böyle tepeden tırnağa şehvet
olarak tırmanmadı. Benim sevdiğim kadınlar Milena,
evcilleştirilmiş kibar bir şiddetin kölesiydiler.Etimi yıllardır
kavuran çöl,sana dokundukça yemyeşil bir vahaya koşuyor.
Solgun kilim,yalansız gümüş,nadide bir hüzün çiçeği.Esir
yüzünü zındanda gördüm.Kollarını nümayişsiz bir şefkatle
kızına dolamıştı.Vakarı karşısında, bir ucu ölüme uzanan koridor, utancından elleriyle yüzünü kapatmıştı.
Kederleri şirketlerin bordrolarına tescilli kadınlar, geçmişlerini kendilerinden gizliyorlar.Yamandıkları,yirmi dört saatlerine
yağ lekesi gibi yayılan her günleri,ayaklarına dolanıyor.Sevişe-
cek olurduk.Meşguliyetleri yüzünden pestili çıkmış aşk gecelerine serdikleri sarsak çarşaflardan utanırdım.Hayvanlarımı iğdiş
edecekler diye ödüm kopardı.Hepsini ne güzel sevdiğim kadınlar uğruna terimi usanmadan bucak bucak kaçtıkları çıplak
ayaklarına,kalçalarına,jilet değmemiş tüylerine sürdüm.Layık
olmadıkları iklimlerin rüzgarlarını doladım saçlarına.
Koltukaltlarını öpmek için ,incinmiş erkekliğimi ölü bir yılan gibi kasıklarına serdim.Onlar şiddetinden ürktükleri ihtirasımı,hep
hayvani bir açlık olarak okuyorlardı.Çünkü onların gövdelerini
ayaklandıran hayvanları hiç olmamıştı.Şimdi Milena,senin
hayvanların benim ormanlarımda geziniyor.Aşk bütün
hücrelerimde öleceğim orgazmların müjdecisi.Şimdi senin
tahripkar şiddetinin.Ne güzel şiddetinin!
Sana rastlayıncaya kadar gövdemi uyduruk adreslere
sürmüşüm. Düşlerimin müsveddesi sığ,şiirsiz haritalara.Ayışığı
vurmuş odadaki isyanı kaybetmemek için,yaralı memelerine
kilitlenmiş gözlerimi oydum.İki kanlı haykırış fırlattım karanlığa.Sen koynuma sokulduğunda Prag hiç duyulmamış,belki de hiç
yazılmamış bir şiir içindeydi.Yatağa sere serpe uzanmıştın.
Mağaranda karşı durulmaz davetler tomurcuklanıyor. Orada
kaybolup yok olmak istiyorum.
Gazetede okudum. Bavyera maden işçileri ayaklanmış.
Sevdiğim kadınlara duyduğum açlık,senin yaşlı yahudinin polis
copuyla parçalanmış yüzünü okşayan ellerinde sönüyor.Yüzün
kir içinde ,gözlerin öfkeden çakmak çakmak.Sana yakın
olabilmek için atlı polislerin nalları arasında,senin yere saçılan
notlarını topluyorum.Ölüm,göğsünden süngülenen madenci
çocuğun çığlığı Milena.Gözlerim yanıyor.
Saatlerdir hıyar turşusuyla votka içilen bir meyhanedeyim.
Kendimi uyuşturamıyorum.Gövdem durmadan erişemediğim
düşlerime ayılıyor.Gece yalnız.Ayışığı odamda.Prag’da mıyım ,
İstanbul’da mıyım bilmiyorum.
Rüyadayım sanki.Sahilde yanımda uzanan insansız sarışının
ayakları,birden senin biçimli ayakların oluyor.Bileklerinde daha küçük bir kızken koparıp babanın suratına fırlattığın zincirin
yaraları kabuk bağlamış.Yaralarını öpüyorum,dudaklarım
kanıyor.
Yalanlarımdan kurtulsam düşlerim kaybolacak.Bana
koyunlarını açan sevgililerime sevinçler,hazlar,kahırlar,
hüzünler taşıyamayacağım .Neden kadınlar bana senin ellerinle
dokunamıyorlar Milena?
Geçen gün küçük memeli esmer bir kızla seviştim. Gövdesinin
karmakarışık yollarında bir hazzın ayak izleri çıkıyordu önüme,
bir pişmanlığın aptal şaşkın suratı.Sen morfinden sızmıştın.
Franz’ın mezarı üzerinde yatıyordun. Yalnız servilerin boy
verdiği yatağı terk ettim.Seninle daha önce gittiğimiz o
meyhaneye koştum.Orada her hangi bir kadına,her hangi biri
olmasın diye “Bana yakışıyorsun! “ dedim. Duymazdan geldi,
içkisini yudumlamaya devam etti.” Karafatmalardan biri olma!” diye yalvardım. Dinlemedi.Çığlığım kalabalığın kirli sularında
kayboldu.
Dişiliğin bana yakıştığı için seviyorum seni.Franz’ın mezarı
başında Milena olup yüzüne eğiliyorum.Gözkapaklarını
öpüyorum.Gözlerin sonsuz uykulara dalıyor.Herkes kimliklerini ait oldukları mekanlara yazdırmıştı.Rengarenk balonlar,bayram macunları,kır çiçekleri,şiirler,sıcak yaz günlerinin sulanmış
toprak kokusu,sevinçli bir oyun,hoş bir şaka olarak hasret
kaldığım hayatı bilmiyorlardı.Ben kimliğimi,kendi gövdeme
zarif bir intihar saldırısı olarak uzanan kendi yamacıma
yazmıştım.
Seni Milena ,şimdi şurada görmesem,şimdi şurada her kesin
gözü önünde sana sarılmasam ölürüm.Ortalama duyarlılıklar
kolay kışkırtılıyor.Bir adresim yok diye,kendimi herkese
acındırıyorum.N’olur sen adresim olma! Gece yarıları
çevirdiğim telefonlardaki sesim bana yabancı.
Tökezleyip kapaklanmamak için alkole,şiire,şarkılara,
kitaplara siperleniyorum.Yakınlarıma kendim bile inanmadığım
yalanlar uyduruyorum.
El içine çıkarken kendime - başkalarına bakarak –çeki düzen vermeliymişim.Öyle lap diye olmazmış.Siktirsinler.Artık
yoruldum.Kendime tırmanırken bacaklarım titriyor. Şuraya
“yalnızlığımı seviyorum! “ gibi dangalakça bir şey yazsam herkes beğenecek. Yalnızlığı içimde vehmettiğim ‘zenginliklere’
yaslayarak sırtlayamaz oldum. Dayanaklarım birer birer cüzamlı bir uzuv gibi çürüyor.Çok geç olmadan senin morfinle uyuşmuş
dudaklarından öpmek istiyorum;sevdiğim ve seveceğim bütün
kadınlarla birlikte.
Artık adını yılardır ucuz bahanelere rehin bıraktığım
coğrafyadayım.Mazeret köprülerini yaktım.Özenle yıkandım,
senin sevdiğin kokuyu süründüm.Gel,yanıma uzan.
Bedenlerimize ukala bir fazlalık olarak yapışmış aklımızı boğalım önce.İçelim,bir ayin gibi sevişerek sarhoş olalım.Bizi kuşatan
duvarları yerle bir edecek edepsizliklere,doyumlara koşalım.
Gece bitiyor.Ben gene ve hala biletsizim.Prag sisler içinde.
Gardan yolcusuz trenlerin sirenleri geliyor.Ruhu ve kalemi
erkek güzeli bir adam,boynuna hasretin kör umuda bulanmış
fermanını asmış kızını ve seni getirecek trenleri bekliyor.Ben
çatı katındayım.Sebepsiz hüzünler içindeyim.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.08.2022
9.08.2022
8.08.2022
11.07.2022
3.04.2022
19.03.2022
7.03.2022
31.01.2022
1.11.2021
4.10.2021