Hasan GÜRKAN
KOPENHAG’LI BİR GÖÇMENİN, AMSTERDAMLI BİR GÖÇMENDEN,
MOSKOVA’LI BİR GÖÇMENİ DİNLEDİĞİ
Kucağında manton. Omzun omzuma değende dirseğin koluma sokuluyor. Alıp başımı coğrafyamın ayak basmadık köşelerine çekiliyorum. Mısralar, kelimeler, heceler, hatta harfler var ama, sesler yok.Şiir, ses olmayan seslerin dünyasını şiirleştiriyor.Biraz sonra program başlayacak,mısralar sese büründüğünde içimdeki büyünün bozulmasından korkuyorum.
“okyanuslar büyük sevdalar gibidir Tulyokova / seyredilmeye gelmez /okyanuslar yaşanılır”
Şiir başladı. Salon soğuk değil ama ellerin üşüyebilir. Amsterdamlı göçmenin sesi iklimime yayılıyor. Mısraları yaşıyorum, bendekilere benziyor. Ellerine bakmıyorum, parmağında Kafkasyalı gümüş bir yüzük var, görüyorum.Seni tutup toprağımın harcıalem bütün seslerden arınmış bir köşesine götürüyorum.
Yüzün sedef tadında.
“Hoş geldin!” Ellerin bana dönük.
“Merhaba!” Sesin heyecandan terlemiş avuç sıcaklığında.
Ben henüz tam kavrayamamışken gidip Saman Sarısı’na sarmallanıyorsun. Ve
“sağ elinde kederli bir gül açıyor / ağır ağır “
“kimseler yapamaz senin resmini / sen kendi resmini kendin de yapamazsın / bir açılıp bir kapanır yüreğinde / senin resmini ben yapacağım”
Salonu boşaltıyorum. Yerlerde yırtık kirlenmiş pankartlar. Boş gazoz şişeleri. Miting sonrası alanlarının gergin yorgunluğu.
“Vakit hızla ilerliyor gece yarıları ışıklarını yeni / söndürmüş “
“Ortalıkta ikimizden başka kimse yoktu / ve sen bundan dolayı bir resimdin açık maviyle çizilmiş.”
En sıcak, en sevdalı, en asi sesimi kavga alanlarında, toplantı salonlarında, kaçak evlerin iğreti odalarında, sevdiğim kadınların ten kokan yataklarında okuduğum şiirlere kattım. Kürsünün önünde, şurada ilk sırada ayakta, televizyonun karşısındaki kanepede oturmuş, yastığımın yanında uzanmış beni dinliyordun. Hâlbuki benim ilk defa duyduğum sesin Saman Sarısı’na rengini veriyor. Şiire yakışıyorsun.
“bir parıltıydın düşümden damlamış / sol mememin üstüne.
Kucağında manton. Boz bulanık şaşkınlığım bitti çok şükür. Bedeninin kokusunu duyuyorum. Toprağımda ne varsa zaptetilemez bir yangına kesiyor. Tarifsiz kargaşalar, isyanlar içindeyim. Hapiste rutubetli loş odada, şu sıvaları dökülmüş çıplak duvarın dibinde acıdan it gibi titreyen ben değilim. Miladımızdan önce, yılarca sürgünlüğüm olduİstanbul. İğretiliğim, biletsizliğim ve adressizliğimdi.
“Kübalı bir balerinle karşılaştım ikinci katta / karlı pencerelerde / taze esmer bir yalaza olarak geçti alnımın üzerinden / Şair Nikolas Gilyen Havana’ya döndü çoktan / yıllarca Avrupa ve Asya otellerinin hollerinde oturup / içtikti yudum yudum şehirlerimizin hasretini”
Göçmenliğim seninle bitecek sanmıştım. Ama oturduğun sokak, hiç tanımadığım soğuk şehirlere çıkıyor. Amsterdamlı göçmen sahnede, sen dinliyorsun, ben nafile bir yokuşu tırmanıyorum, hep tırmanıyorum.
“vakit hızla ilerliyor, gece yarıları ışıklarını yeni / söndürmüş “
Karanlıktabaşımı çevirmeden yüzüne bakıyorum. Yüzün bana yakışıyor. Ama sen“yoksun/ yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri boşaldı.” Umut ne? “tramvaylar bomboş geçiyor “ Neden böyle suratsız bir şafak! “biletçileri, vatmanları bile yok /kahveler bomboş” Neden İstanbul diye bir şehir, almış sabahçı kahvesini koynuna, salya sümük uluyor.
Kaçıp sığındığımız Yıldız Parkı’nı biz tereddütlerimizden çalmıştık. Önü sonu – en çok ta sonu – belli zamanlara ne çok laflar, ne çok sevinçler, ne çok sarılmalar, ne çok öpüşmeler, ne çok suskunluklar sığdırdık. Oraya her gidişimizde “ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla / limonatanın arasında / onu oraya sen koydun”Durmadan konuşurdun.Telaşla anlattıkların ne olursa olsun ,sesinin tınısı sevdanı ele verirdi. “sesleniyorum / seni yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları.”
Kadıköy’deki evde, benim, yüzünün bir yanı bıyıklı arkadaşım ve o gece kafayı mujiklere takan çakırkeyf ev sahibesi dahil kimseler bir şey bilmesindi ya, “ ayrılık masanın üzerindeydi cigara paketinde / kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin / cıgaranın ucunda senin / ve hoşça kal demeye hazır olan avcunda / ayrılık masanın üstünde dirseğini dayadığın yerdeydi / aklından geçenlerdeydi ayrılık / benden gizlediklerinde gizlemediklerinde / ayrılık rahatlığındaydı senin / senin güvenindeydi bana / birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak / ansızın / oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin / ayrılık bunu farkedemeyişindeydi senin / ayrılık kurtulmuştu yer çekiminden ağırlığı yoktu / tüy /gibiydi diyemem / tüyün de ağırlığı var /ayrılığın yoktu ama, kendisi vardı “
Biri senin karşında,biri benim karşımda oturuyordu.Gözlerimizdeki yangını görmediler.
Amsterdamlı göçmen kadın gösteriyi bitirdi. Ama şiir sürüyor. Boğaziçi ışıklar içinde. Gecenin koynundayız. Kaç kere “ yumuşak ağırlığını yitirdim /avcumda sonra elini / ve ayrılık parmaklarımızınilk değişinde başlamıştıçoktan” Sol elin kasıklarımda hem azgın bir sevişmeyi, hem yumuşacık bir şefkati okşuyor. Kaç kere “ ama yine ansızın yitirdim seni “
Senin toprağında Saman Sarısı okunan isyanlar olsun!
Boğaziçi ışıklar içinde. Gece bitecek. “tuttum ellerinden yürüdük / yürüdükgüneşin altında karlarıçıtırdata çıtırdata”Gece bitecek. Kahve içiyoruz laf olsun diye. Kucağıma bıraktın başını, elin kasıklarımda. Saçlarını okşuyorum, gece bitecek.“gözünde türkülerin boyu kilometre kilometre “
Kucağında manton, dirseğin koluma sokuluyor. “Yitirdim ansızın seni / oysa ansızın değil / çünkü önce yitirdim avcumda elinin sıcaklığını senin / sonra elinin izlerini bir de tanırım “
Gece bitecek.
*Bütün alıntılar Nazım Hikmet’in, Saman Sarısı şiirinden
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.08.2022
9.08.2022
8.08.2022
11.07.2022
3.04.2022
19.03.2022
7.03.2022
31.01.2022
1.11.2021
4.10.2021