Hüseyin GÜLERCE
Geçtiğimiz cumartesi günü Beşiktaş-Galatasaray maçının bitimine birkaç dakika kalmışken çıkan olayları çok önemsemeliyiz. Bir futbol müsabakasında, tepkili seyircilerin sahaya girmeleri olayı değil bu.
Olayı çok önemsemeliyiz, çünkü gerilim, kutuplaşma ve çatışma zeminine savrulmuş ülkemizde, bir anda kaos ortamına sürüklenme tehlikesini, bize iliklerimize kadar hatırlatıyor… Problemin büyüğü, kutuplaşmanın tarafları, daha konu vuzuha kavuşmadan, netleşmeden birbirlerini suçun adresi olarak göstermelerinde. İktidar, CHP ve MHP’yi, CHP ve MHP, AK Parti hükümetini nasıl da suçluyor. Taraflar sanki biliyor gibi, görmüş gibi kesin konuşuyor, birbirlerine yükleniyor da yükleniyorlar. Medya da paralel olarak ikiye bölünmüş. Sağduyusuna, vicdanına yıllardır güvenilen kimi yazarlar, cevval kalem hükümeti doğrudan suçluyor. Kutuplaşmanın amigoları haline gelmek, hakikati talep etmek yerine önyargılarla, algılarla “ötekini” suçlu ilan etmek, eleştiri yerine düşmanlığı tercih etmek, gerilimi tırmandırmaktan başka bir işe yarar mı? Türkiye, bu yüksek tansiyonla sağlıklı yerel seçimler yapabilir mi?
Derbideki olaylara dönelim. Maçtan önce kapılar kırılıyor, biletsiz insanlar içeri giriyor. Özel güvenlik için yoldan adam çevrilip 30 lira yevmiye ile sahanın içine konuluyor. Maçı seyreden herkes görmüştür, yüzlerce seyirci(!) sahaya inerken ortada hiçbir güvenlik tedbiri yok. Allah korudu. Teknik adamlar ve futbolcular birkaç dakika gecikseler, can kayıpları olurdu. Orada on beş-yirmi insanın öldürülmesi, koskoca bir ülkeyi bir anda, bir günde kaosun içine sürükler mi, sürüklemez mi? Tehlikenin ne kadar yakınımızda olduğu belli değil mi?
Birkaç gün önce emniyet binalarına füze atılmış. O mermiler duvara değil de camlara rast gelse başka bir fecaat ile yine güm diye karşı karşıyayız. Polisin zanlıları hemen yakalaması, jandarmanın hapishaneden kaçan teröristleri ertesi gün derdest etmesi, elbette takdir edilecek gayretler, başarılar. Ancak daha iyi istihbarat, daha fazla güvenlik tedbiri, daha hızlı hareket etme ihtiyacı var.
İktidar ve muhalefet, derbideki olayların hemen akabinde birbirlerini suçlu ilan edeceklerine, en doğru olan çağrıda neden birleşmiyorlar? Neden, “sahaya giren adamlar kim, belirlensin” çağrısı yapmıyorlar? Herkes ortada bir provokasyon var diyor. Ben de öyle düşünüyorum. Beşiktaş’a en büyük zararı veren adamlar Beşiktaş taraftarı, bir futbol seyircisi olamaz. Olayı anbean izledik. Kendiliğinden gelişen bir olay değil. Sahaya inenlerin bulunduğu yerde kavgalar önceden başladı. “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atanlarla, onlara karşı çıkanlar olduğu besbelli. Tek soru var: Provokasyonu asıl yapan kimler? Vesayetin adamları Gezi’den sonra yine devrede mi? Haftalardır, “sonbaharda Gezi’nin devamı var” diye bas bas bağıranlar var. Okulların açılması, futbol liglerinin başlamasıyla iktidara karşı yeni bir isyan dalgası başlatılacağı söylenip duruluyor. İşin perde gerisinde iktidar mı, muhalefet partileri mi rol alıyor? Bunu anlamak zor değil ki: Sahaya girenlerin kimler olduğunu bulursunuz, provokasyonu da çözersiniz. Emniyet binalarına füze atanlar yakalandığında, “onlar yapmadı” denebiliyor mu?
Hükümetin hızlı, yargının adil davranması gerekiyor. Sahaya inenlerin kim olduğu, kimlerle irtibatlı oldukları net, şeffaf ve objektif olarak ortaya konur ve mesele aydınlanır. Birbirimize güvenmenin sağlıklı zeminlerine ihtiyacımız var…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019