Hüseyin GÜLERCE
Van ve Erciş'i vuran deprem, müminler açısından İlahî bir ikazdır. O'ndan habersiz hiçbir şey olmuyor. Kıtaları kaydıran da O, fay hatlarında enerji biriktiren de O.
Tabiata kanunları koyan da O. Kanunları bir kenara koyup, mucizeleri yapan da O. Bu bizim inancımız. O zaman, koskoca bir depremin zamanlamasına kafa yormamız gerekmez mi?
İlahi ikaz, Allahualem, bizim kardeşliğimizle ilgili. Çünkü bu topraklarda ısrarla ve haince bir Türk-Kürt çatışması ile kardeşliğimiz, birliğimiz, dirliğimiz hedef alındı. Gönüllerimizi bir arada tutan sadece inancımız, ortak değerlerimiz kaldı. O değerlerden kopartılan yeni nesiller eliyle sağlam zeminlerden, çürük zeminlere çekiliyoruz...
Allah, bize, bizi bir arada tutan tutkalı hatırlatıyor: Kardeşliğimiz... Deprem sonrasında olana bakar mısınız? Deprem bölgesine yardım yağıyor. Devletin imkânları, sivil toplumun imkânları seferber oldu. Fert fert hayırsever insanlar yardıma koşuyorlar. Battaniyeler ile su ile ekmek ile seyyar mutfaklar ile kan ile ter ile kucaklaşmaya koşuyorlar. Şu anda Van, Türkiye'nin kalbidir. Bu yürekten sarılma, bu içten kucaklaşma herkesi bir daha, bir daha düşünmeye sevk etmelidir. Parti tüzüklerinden kardeşlik kelimesini kaldıranlar bile şimdi kardeşliğin kokusunu hatırladılar... Bugün, kardeşliği hafife alanların, yüreğin gücünü küçümseyenlerin nerede yanlış yaptıklarını sorgulama günüdür. Daha önümüzde tuzaklar, her köşe başında kurulmuş pusular var. Hepsini ama hepsini bizim kardeşliğimiz bozacaktır. Yüreğimizi konuşturalım; Türk-Kürt ne demek, biz kardeşiz. İşte deprem, İlahî üslubun dili ile bize kardeşliğimizi hatırlatıyor, belki de son dönemeçte en büyük ikazı yapıyor.
Çözüm kardeşliğimizde ve herkesin eşit yurttaş olduğu, hukukun üstünlüğü ile taçlanmış demokratik ileri Türkiye'dedir. Herkes sorumluluğunun gereğini yapmalıdır. Sözü, İstanbul'da yapılması planlanan milyonluk mitinge getirmek istiyorum.
En önde bulunan 24 sivil toplum kuruluşu tarafından oluşturulan "Birliğe Çağrı Platformu", mitingi; artan terör olayları neticesinde şehit düşen polis, asker ve sivil halkın acısını, toplumun her kesiminin, derinden hissettiğini belirterek bu olaylara tepki göstermek için yapacaklarını söylüyor. İyi niyetlerinden şüphe duymayabiliriz. Ama kanaatimce yanlış yapılıyor. Doğu'da deprem acılarının sarılmaya çalışıldığı bir sırada, Batı'da Türkiye'nin en büyük şehrinde milyonlarca insanın sokaklarda sloganlar atmasını doğru bulmuyorum. Bu kalabalıklar her türlü provokasyona açıktır. Cumhuriyet mitinglerinden netice alamayanların yüz binlerin arasına sızmasını kimse önleyemez. Sahibi Kürt olarak ilan edilecek işyerlerine saldırılar yapılabilir. Kardeşlik adına, yaraların sarılması adına, depremle doğan en büyük fırsat dinamitlenebilir.
Kaldı ki, hangi iyi niyetle olursa olsun, bu tür mitingler, gösteriler, çözümü halka havale etme yanlışlığının tezahürüdür. Sokak, darbelerle sabittir, bizim ülkemizde vesayetçilerin aletidir. Şehit cenazelerinde 25 yıldır "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" diye bağrılıyor, ama yara daha da derinleşti. Şimdi öfke değil, şefkat zamanıdır.
Bir gerçeği de unutmayalım. Bu ülkede gücü halka yeten darbeciler, bu toplumu hep kutuplaştırarak, vuruşturarak gayelerine ulaştılar. Sağcı-solcu, ilerici-gerici, laik-dindar kutuplaştırmalarından sonra ellerinde tek bir şey kaldı: Türk-Kürt çatışması...
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. Tekrar ediyorum, mitingi tertipleyenlerin iyi niyetinden şüphe etmemek başka şey, provokasyonlara karşı uyanık bulunmak başka şey. Herkesin dikkatli, temkinli olması gereken günlerin içerisinden geçiyoruz. Sorumluluğu olan herkesi sağduyuya davet etmemiz gerekiyor.
Depremin getirdiği şefkat ve kardeşlik atmosferini, yaralarımızı sararken sokaklarda yürümenin doğru olmayacağını gerekçe göstererek bu mitingden tamamen vazgeçilebilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 6 maddede İstanbul seçimi
9.05.2019 - Bahçeli, neden açıklama ihtiyacı duydu?
2.05.2019 - Aklımda İstanbul, ufkumda büyük düzlük…
18.04.2019 - İmamoğlu-medya patronları…
11.04.2019 - Bir kalkışmanın daha taşları döşeniyor
4.02.2019 - Sandığa gidişimizden korkuyorlar…
28.03.2019 - Yavaş yavaş gidiyor…
14.03.2019 - Akşener’in çamuru Erdoğan’a yapışmaz
9.02.2019 - Trenden inenlerle yeni parti mi?
9.02.2019 - Ya oğlu babasını savunuyorsa
1.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Yazar cok guzel anlatmis. Giris beni bitirdi. Bu yonde dusunmemistim
Mahmut Zeytindal
Siz Mahidevran Sultan hakkında ne lüzum var diyemezsiniz! Haddinizi aşmayın.
Rize Hemşinli-Başhemşin Ermenisi
muhteşem yüzyıl dizisi ile Evlat katili,kadın düşkünü kanuni bir yandan,muhteşem atatürk dizisinde rakı sofralarından kalkmayan kadınları havuza sokan ve seyreden ve evlatlığı zehranın ölüsünü bile istemeyen atatürk diğer yandan,birde Eşşcinsel olma ihtimali yüksek fatihle,yavuzun dizileride çekilse iyi olur,Biz çocukken okulda sözde tarih hocamız Yavuz sultan selimi evliya olarak anlatırdı yavuzun bir göğe çıkmadığı kalmıştı.sonradan duydumki yavuz eşcinselin önde gideniymiş.
Ad Soyad Giriniz...
Evlatlarina duskun bir babaymis, ulan iki evladini oldurten adam nasil olur da evlatlarina duskun olur. Bu ajitatif Rasim Ozan Kutahyali agzindan Turkiyenin daha cekecegi var! 500 yil gecmis ustunden onun bile aslini yazamiyorlar.