İbrahim Kahveci
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 yılı doğum sayılarını açıkladı. Buna göre 2021 yılında ülkemizde 1 milyon 079 bin 842 bebek dünyaya geldi.
Çocuk sayısında özellikle işsiz sayısı ile bir bağlantı gözlemliyoruz. 2001 krizi ile 1 milyon 323 bin doğum sayısı 2003 yılında 1 milyon 199 bine kadar düşüyor. Ardından başlayan ekonomik canlılık ile beraber çocuk sayısı 2008 yılında 1 milyon 296 bine kadar yükseliyor. Tabloda özellikle 2010 sonrası durum gösterilmektedir.
Ekonomik sıkıntının nispeten azaldığı, işsizlik oranının tek hanede kaldığı 2011-2014 arasında çocuk sayısında yeniden artış başlıyor. İşsizliğin yeniden artmaya başladığı ve çift haneye çıktığı 2014 ve sonrasında ise doğum sayısında adeta sürekli düşüş yaşanmaya başlanıyor.
5 BEBEKTEN 1’İ YOK
2014 yılına göre 2021 yılında ülkemizde doğan bebek sayısı -271 bin 246 kişi azalmıştır. Bu ne demek biliyor musunuz? Bugün en azından her 5 bebekten 1’i doğmuyor.
Bu durumu farklı bir açıdan daha izah edelim: 2014 yılında 79 milyon 815 bin nüfusumuz vardı. Ve bu nüfustan 1 milyon 351 bin bebek oldu. 2021 yılında ise ülke nüfusumuz artık 84 milyon 680 bin kişi ama doğan bebek sayısı 1 milyon 080 bindir.
Aslında bu durumu TÜİK tablolarında “Kaba Doğum Hızı” verisinden görüyoruz. O yılın her bir bin kişi başına düşen doğum sayısına göre;
2014 yılında 17,5 olan kaba doğum hızı 2021 yılında 12,8’e düşüyor. (Kaba doğum hızı 2001 yılında 20,3 seviyesindeydi.)
Bunu gösteren bir başka veri de ‘Doğurganlık Hızı’ verisidir. Bir kadının doğurgan olduğu dönem olan 15-49 yaş grubunda ortalama canlı doğan çocuk sayısı burada görülmektedir.
2014 yılında kadın başına doğum oranı 2,19 seviyesindeyken artık bu oran 2021 yılında 1,70’e kadar düşmüştür. Hatta şunu da belirtelim: Bir ülkenin nüfusunu koruması için kadın başına doğum oranının 2,1 olması gerekir. Türkiye bu oranı en son 2016 yılında yakalamış ve ardından nüfusunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya gelmiştir.
NÜFUS AZALMAYA BAŞLADI
Doğum sayısı hızla gerilemesine rağmen ülke nüfusumuz neden hâlâ artmaya devam ediyor? Bunun iki temel nedeni var:
1- Doğan bebek sayısı karşısında ölüm sayısı henüz daha az. En son ölüm sayısının açıklandığı yıllara bakalım:
2018: Doğum sayısı (1.255 bin). Ölüm sayısı (426 bin)
2019: Doğum sayısı (1.189 bin). Ölüm sayısı (436 bin)
Bu iki yıl toplamında göreceğiniz gibi doğum ile ölüm sayısı arasında 1 milyon 581 bin pozitif fark var. Yani nüfusumuzun bu fark kadar artması gerekirdi.
2- Gelelim nüfusumuzun neden arttığının ikinci nedenine. Bunu üstteki iki yılın verilerinden yola çıkarak izah edelim: Doğum-Ölüm farkı 1 milyon 581 bin ama ülke nüfusumuz bu iki yılda tam 2 milyon 344 bin kişi artmıştır.
Diyeceksiniz ki, nasıl oluyor bu artış? Yani 7-iki yılda doğum-ölüm farkından 763 bin kişi daha fazla nüfusumuz nasıl artış gösteriyor?
İşte o farkı yabancılar; yani TÜİK ülkede oturma, çalışma ve okuma izni olanlar olarak veriyor. 2021 yılında bu sayı bir yılda 459 bin kişi artarak 1 milyon 792 bin kişi olmuş.
BÜYÜK TEHLİKE
TÜİK Adrese dayalı nüfus verisine baktığımızda henüz nüfus artışının devam ettiğini ama yakında kendi öz nüfusumuzun düşmeye başlayacağını çok net olarak görüyoruz.
Bunu şu şekilde vereyim: 2020-2021 yıllarında;
0-14 Yaş Grubu Nüfus: -236 bin 382 kişi azalmıştır.
65+ Yaş Grubu Nüfus ise 694 bin 397 kişi artmıştır.
Ülkemizde doğan bebek sayısındaki azalış çok yakın zamanda ülkemiz nüfusunun azalmaya başlayacağını net olarak gösteriyor.
Bugün sadece yabancı nüfusla veya “açık sınır” politikası ile ülke nüfus artışını saplıyoruz. Hatta sınırların neden açık tutulduğuna da buradan anlam verebiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025