İbrahim Kahveci
Harcadığımız her 100 liranın yüzde 23,03’ü gıdaya gidiyor. Gıda harcamasında ise en yüksek pay 2,117 ila ekmeğe, 1,7882’si dana etine, 0,9994’ü kuzu etine harcanıyor. Ağırlığı 0,20 liranın üstünde tam 31 gıda ürünü yer alıyor.
Gelin bu ürünler üzerinden fiyat gelişimine bakalım. 2009-2017 arası yıllık ortalama fiyatlar ve değişimler ne olmuş?
Ekmek hakkında pek büyük fark olmadığını dün verdik. Domates ise üreticide %61,5 artarken, tüketiciye yüzde 114,6 zamla gitmiş. Aynı dönemde ülkemizde genel fiyat artışının yüzde 90,0 olduğunu da yeniden hatırlatalım.
Domates satın alanlar genel enflasyondan ekstra yüzde 27 daha fazla para harcarken, domates üretenler yüzde 46 daha az gelir elde etmişler.
Ürün kıt olsa, tarlada da fiyat artar; ürün bol olsa, tezgahta da fiyat düşer.
Ama olmuyor. Pazar farklı işliyor.
Alıcı-satıcı (arz miktarı ile talep miktarı) dışında etkenler pazarı belirliyor.
Domates üreticisi kaybederken, domates tüketicisi fazladan para ödüyor.
Bu düzeni biz kurduk.
***
Peki ya ‘çay’ işi nasıl?
Yaş çay fiyatı yüzde 148 artıyor (enflasyondan yüzde 65 daha fazla). Tüketiciye satılan çay fiyatı da yüzde 130 artıyor.
Üreticinin daha çok kazandığı bir model. Keşke bütün gıda pazarı çay pazarı gibi çalışsa.
Ya ‘zeytin’?
Üreticide fiyat yüzde 45,7 artışla enflasyonun yarısında kalıyor. Ama tüketici zeytini yüzde 110,7 zamla yemek zorunda kalıyor. Aynı dönemde zeytinyağı ise tam yüzde 170 zamlanıyor.
Kısaca zeytin üreticisi çay üreticisine imrenerek bakıyor. Tıpkı domates üreticisi gibi.
Şu ‘yumurta’ işi de çok ilginç.
Üretici yumurtayı 2009 yılında 0,21 liraya satarken, 2017 yılında anca 0,27 liraya satabiliyor. Üreticinin cebine giren para sadece yüzde 28,7 artıyor. Ama aynı yumurta raflarda 0,23 liradan, 0,45 liraya çıkıyor. Yumurta üreticisinin sadece yüzde 28,7 gördüğü zam, raflarda tüketiciye yüzde 93,7 olarak yansıyor.
Ya ‘patates’!
Üreticide 8 yılda 0,53 liradan yüzde 38,0 artışla 0,74 liraya çıkabiliyor. Aynı patates tüketiciye yüzde 63,4 zamla 1,611 liradan satılıyor.
Ve en acısı...’Salatalık’
Yani sapı tarafından yediğinizde acılık veren ürün. TÜFE’de adı “salatalık” olarak geçiyor. Tarım-ÜFE’de ise adına “hıyar” deniliyor.
Hıyar üreticisi 2009 yılında mahsulünü 1,44 liraya satıyor (Mayıs-Ekim arası). Aradan 8 yıl geçiyor ve 2017 yılının yine aynı hasat döneminde hıyar fiyatı tarlada 1,0 liraya düşüyor. Oysa salatalık raflarda bu süre zarfında yüzde 97,7 oranında zamlanarak tüketiciye ulaşıyor.
Sistemi tanıtan ve belki de adını veren ürün bu olsa gerek.
***
Bir de fiyatı istikrarlı artan ve üreticisine kazandıran ürünler var. Mesela ‘çeltik’:
2013 yılında tarla fiyatı ortalama 1,09 lira. 2017 fiyatı ise 1,94 lira. Enflasyonun yüzde 40 arttığı bu yıllarda çeltik üreticisi tarlada yüze 78 kazanıyor.
Ya da ‘nohut’!
2009-2017 arasında tarla fiyatı yüzde 333 artıyor. Asıl artış ise 2013-2017 narasında. Ocak 2009’da fiyatı 1,21 lira idi. Aralık 2017’de ise fiyat 6,12 lira. (2013 ortalama fiyat 2,61 iken 2017 ortalama fiyat 5,49 TL)
Asıl kazanç ‘ayçiçeğinde’:
Çiftçi açısından belki de en istikrarlı ve en kazançlı ürün ayçiçeği görülüyor. 2009 yılında tarlada 0,80 lira olan fiyat, 2017 yılında ortalama 2,29 liradan satılmış. Fiyat artışı nohuttan daha az görülebilir ama ayçiçeğinde artış hep istikrarlı olmuş.
Bir de ‘sarımsak’ var:
Bazı yıllar dalgalansa da fiyat gerilemeleri hep daha yukarıda olmuş. 2009 yılında 2,44 lira olan kuru sarımsak fiyatı 2011 yılında bir ara 6,0 lirayı geçiyor. Sonrasında ağırlıklı olarak 3-4-5 lirada gezinen ürünün fiyatı 2017 yılında bir kez daha 6,0 lira sınırının üzerine çıkıyor.
Bir de ‘fındık’ meselesini ekleyelim;
2009 yılında fındığın kg fiyatını çiftçi 3,52 liradan satıyor. Aynı fındık 2017 yılında ise ortalama 9,73 liradan satmış gözüküyor. Buna göre fındık fiyatı tam yüzde 175 oranında artış göstermiş. Oysa aynı dönemde enflasyonun yüzde 90 olduğunu kabul ettiğimizde, fındık üreticisi 2009 yılına göre iki kat daha çok gelir ediyor duruma gelmiş.
Umarım çiftçinin daha çok kazandığı yeni bir düzen için yol haritasına başlangıç oluşturabilmişimdir. Yoksa mevcut politikalarla gidildiğinde zaten kazanamayan çiftçiliğin hepten biteceğini bilmemiz gerekiyor.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025