İbrahim Kahveci
Halkımız adaletsizliği derinden hissediyor. İş kaybı, eğitim kaybı, hak kaybı, sağlık kaybı, değerler kaybı ile vatandaşımız aslında her şeyini kaybediyor.
Parasını, geleceğini, canını kaybediyor.
Hükümet Pandemi döneminde çocuklarımıza uzaktan eğitim vermeyi beceremedi. Akıllarına her evde internet var mı, bilgisayar var mı, tablet var mı, hatta ve hatta elektrik var mı diye sormak bile gelmedi. Bu bir tercih olamaz. Hükumet üyeleri, devlet parasını harcarken hoyrat olamaz. Ülkenin her köşesine eşit şekilde tüm imkanları sağlamak zorunda.
Ülkenin ilgili bakanı da yoğun katılım nedeniyle sistemin çökmesine “iyi haber” diyor. Böyle devlet yönetilir mi? Çocuklarımızın geleceğiyle oynamak “iyi haber” olur mu?
Bugün Türkiye’de insan hakları ayaklar altında eziliyor.
İfade özgürlüğüne bakalım. Fikrini söyleyenler işsiz kalıyor, tutuklanıyor. Olmaz arkadaşlar. Sırf beğenmediğiniz şeyleri söylüyorlar diye, düşünce suç olmaz. Düşünceden suç olmaz. Eğer bu ülkede tek bir tane düşünce olsun istiyorsanız, olmaz. Mümkün değil. İnsanların dilini kesemezsiniz. İnsanların düşüncelerini kontrol edemezsiniz.
Düşünce polisliği yapamazsınız.
Herkesin aynı şeyi söylediği bir ülke, bir düzen olmaz. O düzenin adına demokrasi denmez. Demokratik bir hukuk devletinde eleştiriden korkulmaz. Ama ülkemizde eleştiriden korkuyorlar. Niçin korkuyorlar? Biz sözümüzün gücüne güveniyoruz. Biz eleştirilerimizin haklılığından güç alıyoruz. Bir bakıyorsunuz, sosyal medyada eleştiri yapan gençler tutuklanıyor.
Klavye ya, klavye… Klavyeden korkuyorlar.
Bir bakıyorsunuz, gazeteciler tutuklanıyor. Ne istiyorsunuz? Her gazete aynı manşetle mi çıksın istiyorsunuz? Farklı hiçbir görüşe yer verilmesin mi istiyorsunuz? Siz gazetecileri papağan mı zannediyorsunuz?
***
Yukarıdaki cümleler DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Bitlis Kongresindeki konuşmadan alınmıştır.
Bugün yönetim kadrolarını ve yönetim sistemini beğenen bir çok Vatandaş bu sözlere karşı kızgınlık besleyebilir. Liderlerinin bu kadar ciddi eleştiriye uğramasına gücenebilirler.
Ama bir noktayı unutmayın: Ülkenin genel gidişatına bakınca bu sözler bir cankurtaran sözlerdir. Liderin ve tabii ona bağlı olarak bütün kamu kadrolarının ve de parti önde gelenlerinin “İTİBARLI” yaşayışları ortada.
Bir tarafta müthiş bir itibarlı hayat; diğer tarafta büyük bir ekonomik buhran.
Ülkede kazanılan her kuruş adeta yok ediliyor. Hazine Garantili Müteahhitlere paraları tıkır tıkır ödeniyor ama Millete gelince “Mümin fakirliğe sabreder” deniliyor.
Yatırımlar ülke kazancına göre mi yoksa bir avuç müteahhit kazancına göre mi şekilleniyor? Bu çok ciddi paradokstur.
Silvan’da sulama barajı bir türlü bitmezken, aklını Kanal İstanbul’a vermek ne ifade ediyordur? Acaba Ülkemizin başka zaruri yatırımları ne durumdadır?
Ekonomi bir bütündür. Sermaye verimli kullanılmaz ise yatırımlar da aslında birer bataklık haline gelir.
Ülke iyi yönetilmezse de bizim kaybımızdan daha çok evlatlarımız ve torunlarımız kaybedecek demektir.
Bakınız geldiğimiz nokta önemlidir: Devletin topladığı vergi emekli ve memura yetmeyecek noktaya geliyor. 2021 yılında 920 milyar lira vergi toplamayı hedefliyor ama bu paranın da 800 milyar lirası emekli ve memur maaşlarına gidecek.
Böyle bir ülke yönetimi olamaz.
Bu tablo bize gelecek beklentimizin olmayacağını net şekilde gösteriyor. Çalışmak ve kazanmak artık çok zor. Siyasi kanallarla kazanmak nerede ise tek yol haline geldi.
Bakınız son günlerde sosyal medyada sıkça tartışılan bir mesele var: Sınıfsal değişim imkanı..
Bu nedir? Mesela bir köyde yokluk içerisinde bir devlet okulunda okuyorsunuz. Ama çok çalışarak eğitim hayatınız bittiğinde çok iyi bir makam ve maddi imkanlar elde edebilirsiniz. İşte bu imkanları kazanma yollarına sınıfsal değişim yolları diyoruz.
Acaba bugün Türkiye’de siyaset dışında bu imkanlar herkese ne kadar açık? Mesela Banka Yönetim Kurulu için eğitim mi şart; yoksa siyasete yakınlık mı?
***
Ülkede sorunlar ne kadar dile getirilirse, çözümlere de o kadar yaklaşırız. O nedenle klavye önemlidir; konuşmak önemlidir.
Sorunları dile getirtmezsek nasıl çözüm bulabiliriz?
Asıl burayı düşünelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025