İbrahim Kahveci
Siz içeride birilerinin ‘battık, bittik, yıkıldık, öldük’ diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın. Bunlar kendi ülkelerinin ve milletinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan ve gözlerini kin, nefret bürümüş kifayetsiz muhterislerdir.”
Bu cümleleri Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti kongresinde söyledi.
Sadece bir örnek vermek isterim: Naci Ağbal AK Parti’de Maliye Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Naci Ağbal’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığına atanması ile ekonomistler ve uzmanlar “parti içerisinden geliyor” diye şüpheli yaklaşmışlardır. Sonrasında Naci Ağbal’ın itibar sağlaması (Ki, Merkez Bankalarında itibar faiz kararlarından daha önemlidir) ile ekonomistler de Naci Ağbal’ın doğru adımlarını desteklemiştir.
Bu ülkenin genel olarak uzmanlarının tutkulu şekilde partisi, lideri olamaz. Uzmanların tek tutkuları olur, o da ülkelerinin daha müreffeh, daha zengin ve daha aydın bir gelecek içinde olmasıdır.
Nitekim Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasının ardından piyasalarda çok sert sallantılar olmuştur.
İndirilmesi istenen faizler serbest piyasada sadece 3 gün içinde yüzde 14.0 seviyelerinden yüzde 20,0 seviyelerine çıkmıştır.
Acaba bunu uyaran uzmanlar mı ülkelerinin felaketinden iktidar devşirebilirler.
Herkes emin olsun ki, iktidarı sadece kendi yanlışları devşirebilir.
***
2017 yılı ocak ayından 2021 yılı ocak ayına 15+ yaş nüfus (çalışabilir insan) 3 milyon 744 bin kişi artış gösterdi. Çalışan sayısı ise sadece 903 bin kişi artabildi.
Türkiye ekonomisi 4 yıldır yerinde sayıyor. 2017 yılında tüketilen elektrik ile 2020 yılında tüketilen elektrik aynıdır (TEİAŞ).
Türkiye 4 yıl yerinde sayacak bir ülke değildir. 90’lı yıllarda bile 4 yıl ekonomi durmamıştır. Artan nüfus ve gençliğin gelecek kaygısı ülkenin geleceği ile izah edilemiyor.
Yapılan doğruları söylemek kadar yapılan yanlışları söylemekte ülkeyi sevenlerin görevidir. Ama iktidarlar açısından medyanın özellikle hataları, yanlışları dile getirmesi daha doğru bir adımdır.
Yanlışlar söylenmeden doğrulara nasıl ulaşılır? Bir toplum yanlışlarla ne kadar yaşatılabilir?
Bakınız TÜİK “Yaşam Memnuniyeti” verilerini sıkça paylaşıyorum: 2004 yılında 18-24 yaş grubunda “mutluyum” diyenlerin oranı %60,9’dan 2020 yılında %47,1’e geriliyor. Ama 55+ yaş üstünde bu oran yaklaşık olarak %58,6’dan sadece %53,4’e geriliyor.
Gençlerde mutluluk oranı -13,8 puan çökerken, ileri yaşlarda bu oran sadece -5,2 puanlık azalışı gösteriyor.
İlkokul ve altı eğitimlilerde de 2004 yılında “mutluyum” diyenlerin oranı yaklaşık 56,1’den 2020 yılında sadece 50,3’e düşüyor. Ama üniversite mezunlarında bu oran %66,8’den %46,1’e geriliyor.
Alt eğitim gruplarında sadece -3,7 puan azalan mutluyum diyenlerin oranı, yükseköğretim görenlerde tam -20,7 puan çöküyor.
Bu ülkede;
-Gençlerin ve
-Yüksek eğitimlilerin yaşadığı çöküşü nasıl çözebiliriz?
Gençlere ve eğitimli kesime hor bakarak sorun çözülebilir mi?
***
Sokaktaki yaşlı teyzelerin bile “içeri atarlarsa atsınlar, korkmuyorum” dediği ortamı nasıl izah edebiliriz?
Yanlışları, hataları söylemeden nasıl ülkemize olan görevimizi yapabiliriz? Evlatlarımızın, torunlarımızın geleceğini 5-6 Hazine garantili müteahhide vermiş olabiliriz. Ama asıl bizim geleceğimiz olan bu evlatlarımız ve torunlarımız için çalışmamız ve varlık bırakmamız gerekmiyor mu?
Bir insan evladı için ve ülkesi için kendini kenara nasıl çekebilir?
Mevcut ekonomik ve sosyal yapı itibari ile karanlık bir geleceğin bizi beklediğini nerede ise bütün uzmanlar biliyor ve dile getiriyor. Bizler uzman isek topluma bu tehlikelerden ve risklerden bahsetmek zorundayız.
Mesela çok basit şekilde sadece bu haftaki parasal durumdan bahsedelim: MB Başkanı değişti ve yabancılar swap ile TL’de aldıkları pozisyonları değiştirmek istiyor. Pazartesi ve salı günü yüzde 20-25 zararla borsada deli gibi hisse senedi sattılar. Tahvil faizleri de yüzde 14’ten üç günde yüzde 20’ye çıktı. Orada da büyük zararla nakite geçtiler.
Acaba yabancıların bu pozisyon değişimi için önümüzdeki günlerde/haftalarda/aylarda alacağı pozisyonları kestirebiliyor muyuz? Yabancıların 2-3 günde dahi yüzde 20-25 zararı göze aldıklarını düşünürsek, esecek fırtınaya hazır mıyız?
Ya da şunu soralım: Yabancıları kendi ülkelerinde 10 yılda kazanacakları parayı Türkiye’de 2-3 günde kaybetmeye kim ve ne gibi nedenler sevk etti?
Birçok yazımda hep şu notu düşerim: Umarım ben yanılırım; ülkem adına ibrahim yanılmış demekten daha güzel ne olabilir. Toplumsal çöküş ve karanlık gelecek konusunda asıl yanılmak istiyorum. Allah’ım n’olur ben yanılmış olayım... Amin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025