İbrahim Karagül
ABD Başkanı Donald Trump‘ın Kudüs’ü İsrail başkenti ilan etme kararının ve açıklamasının arkasında, ABD, İsrail, S. Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht prensi Muhammed Bin Zaid arasında yapılan gizli anlaşma var.
Arap dünyasını kökten değiştirmeyi, geleneksel politikalara son vermeyi, yeni bir Arap milliyetçiliği dalgası başlatarak, İran’a karşı “büyük Arap cephesi” kurmayı planlayan Selman ve Zaid, ilk operasyonu S. Arabistan içinde yaptı.
Eski yönetime ait ne varsa tasfiye eden, prensleri ve işadamlarını gözaltına alan, malvarlıklarınael koyan bu ikili, hem İran’a karşı büyük cephenin finansmanını sağlıyor, hem Müslüman dünyayı şok edecek adımlar atıyor.
S. Arabistan ve BAE üzerinden neocon-İsrail aşırı sağı projesi
İslâm’ı, Kudüs’ü, Mekke’yi, Medine’yi, İslâmî değerlere ait ne varsa Arap kimliğinin parçası görüyor, ABD ve İsrail’le ittifakta bir malzemeye dönüştürüyor, masaya sürüyor. Hem kendi iktidarlarını, hem yeni Arap dünyası dizaynını sağlama almak için bunları gözden çıkarılabilecek şeyler olarak görüyor.
İşte bu proje tamamen ABD’li neoconların ve İsrail aşırı sağının projesi. 28 Şubat darbesinde Türkiye’de uygulanan projenin bir benzeri şimdi Arap dünyasında uygulanıyor. FETÖ ile Türkiye’de sistemi dağıtmaya çalışanlar, şimdi bu genç liderlere “Arap milliyetçiliği coşkusu” vererek bir proje deniyor. Oysa 15 Temmuz da, 28 Şubat da, bugün Arap dünyasında denenen proje de, Batı’nın coğrafyayı yeniden dizayn etme planının parçasıdır. Bunu “Ilımlı İslâm” gibi yaygaralarla pazarlamaları artık eskimiş bir taktiktir.
Bir büyük “şer ortaklığı” bu..
Açıkça not edelim: Muhammed Bin Zaid, doğrudan Batılı ve İsrail istihbaratı tarafından yönetilmektedir. Proje onun üzerinden servis edilmektedir. Bu, Arap topraklarını parçalama, kaynaklarını yağmalama, Müslümanlara ait ne varsa “satma” üzerine kurulmuş bir “şer ortaklığı”dır.
Açıkçası, bugüne kadar bölgedeki bütün yıkım planlarını yakından izlemiş biri olarak, bunun bölgeyi imha planı olduğunu görüyorum. Tahmin ettiğimizden çok daha tehlikelidir. Hem “İran’la savaş cephesi”kurulurken aynı zamanda Arap olmayan Müslüman dünya ile Araplar arasında derin bir ayrışma esasına göre planlanmıştır. İslam dünyası mezhep ayrışmasından daha büyük bir ikiye bölünme tehdidiyle yüz yüzedir.
Kudüs’ü işgalle, Mekke ve Medine’yi ‘vesayet’le
Muhammed Bin Selman ve Muhammed Bin Zaid, coğrafyaya yönelik Batılı istilânın, saldırının belki de son aktörleridir, birer nükleer bomba etkisi yapacaklardır. Coğrafyaya yönelen büyük işgal harekâtı bu iki lider üzerinden servis edilmektedir.
Bence onlar, Filistin’in tamamı konusunda da bir gizli anlaşma yaptılar. S. Arabistan’ın parçalanmasına ikna edildiler. Mekke ve Medine’yi içine alacak bir özel statü üzerinde de anlaşma sağladılar. Bu statü ise kesinlikle ABD-İngiliz-İsrail vesayetinde olacaktır. Böylece Kudüs’ü işgalle, Mekke ve Medine’yi “vesayetle” kontrol altına alacaklardır.
İşte o zaman Müslüman dünya kutsallarını korumak için yeni bir savaşla, mücadeleyle karşı karşıya kalacaktır. Bu iki lider, “İran’la savaş” adı altında “Arap Cephesi” söylemi üzerinden Arap dünyasına ihanet etti, Arap topraklarını sattı, adım adım işgal ve parçalanmanın önünü açtı.
İşte o zaman kıyamet kopabilir!
FETÖ’nün Türkiye’ye ihanetinin Arap dünyasındaki temsilcileri bu iki liderdir, üslendikleri rol, sadece S. Arabistan’daki iktidar değişimi ile sınırlı değildir. Onlar Batılı istilânın işgal aparatları olarak harekete geçirilmiştir. Bu yeni tehdit, yeni proje zamanla daha iyi anlaşılacak, işte o zaman olağanüstü bir bölgesel direnç harekete geçecektir.
Şimdilik Kudüs’ü ve Filistin’i sattıkları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Kendi ülkelerini de sattıkları, Batılı istihbarat örgütlerinin birer oyuncağı oldukları netleşince kıyamet kopacaktır!
“İran’la savaşın” değil, “İslâm’la savaşın" ana cephesini kurdular
Bu yüzden mesele sadece Filistin ve Kudüs değildir. Coğrafyaya yönelen yeni tehdit ve planlamaya karşı “Kudüs savunması” üzerinden bir bölgesel direnç oluşturma çabasıdır. Eminim ki, Başta Türkiye olmak üzere, Arap dünyası dışındaki ülkeler tehlikeyi görmüştür. Bu yüzden de Kudüs hassasiyeti alabildiğine destekleniyor. Burada kalmayacak, iş büyüyecek, bölgesel direnç güç kazanacak, çok daha somut adımlar atılacak, yeni arayışlar devreye girecek.
BAE’den Riyad’a ve Sina’ya uzanan yeni cephe hattının, “İran’la savaş cephesi” değil, “İslâm/Arap dünyası ile savaş hattı” olduğu bir gerçektir. “Savaş İslâm’ın kalbine taşınacak” diyenler, İslâm’la savaşlarının ana cephesini Kudüs-Mekke hattı üzerinden kurmuştur. Müslüman dünya kutsallarına sahip çıkma sınavıyla yüz yüzedir.
Bu iki liderin gücü ellerinden alınmalı
Bu, İslâmcılık ya da ideolojik bir mesele değildir. Evet, Müslüman dünyanın geleceği meselesidir. Ancak aynı zamanda küresel güç hesaplaşmasının en önemli ayağıdır. Jeopolitik bir mücadeledir. Dolayısıyla ABD’nin küresel imparatorluk ve saldırganlıklarına karşı duran, İsrail’in oluşturduğu tehditten rahatsız olan bütün ülkeler yeni durumda Kudüs üzerinden sembolleşmekte olan mücadelenin destekçisi olacaktır.
Yapılacak ilk iş, ABD ve İsrail’in “yeni oyuncaklarının” ellerinden alınmasıdır. Bu iki Arap liderin gücünün sınırlanması, devre dışı bırakılmasıdır. Bunun için de Arap dünyasında kitlesel bir reaksiyonşarttır. Reaksiyon için ise, tehlikenin ve ihanetin anlatılması zorunludur.
Yeni bölgesel "direnç ekseni" oluşturulmalı
Müslüman ülkeler, yerli, coğrafyaya sahip çıkacak, küresel güç kaymalarına göre pozisyon alacak yeni bir ittifak halkasıoluşturmalıdır. İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi çürümüş, bitmiş üst yapılar feshedilmelidir. Çünkü bu yapı da bir süre sonra benzer bir rol için kullanılmak istenecektir.
Türkiye buna öncülük etmeli, Asya’daki Müslüman ülkeler ve Kuzey Afrika’daki Müslüman ülkeler yeni ittifaka katılmalı. Ortadoğu’daki Arap ülkelerden sadece, tehlike ve ihanete karşı duranlar yeni ittifakiçinde yer almalı. Mezhep farklılığı ve klasik anlaşmazlıklar devre dışı bırakılmalı, en az on ülke, bu ortak direnç hattı için acilen biraraya gelmelidir.
Kudüs, Mekke ve Medine “masada bir kart” olamaz
Kudüs gibi, Mekke-Medine gibi kutsal bölgelerin korunması, kurtarılması için harekete geçilmeli, bu bölgelerin ABD-İsrail istihbarat ağına teslim olmuş söz konusu liderlerin inisiyatif alanından çıkarılmalı, onlar için “masada bir kart” olmasının önüne geçilmelidir.
Müslüman dünyanın güçlü ülkeleri arasında etkili bir savunma mekanizması, dayanışması inşa edilmelidir. Ekonomik, siyasi, savunma alanlarında yeni üst yapılar kurulmalı, askeri teknoloji ortaklıklarına girişilmeli, ekonomik havzalar oluşturulmalıdır.
Çarşamba günü Türkiye’de toplanacak İİT zirvesinde çok güçlü mesajlar verilmeli, somut ve caydırıcı adımlar atılmalı, teşkilat bünyesinde yapılamazsa bile dar ölçekte bazı ülkeler biraraya gelip yeni direnç ekseninin çekirdeğini şekillendirmelidir.
Kudüs öfkesi, şok edici bir değişimin habercisi olabilir
Bugün itibariyle Kudüs üzerinden gelişen hassasiyet böyle bir ihtiyacın varlığını, keşfedildiğini göstermektedir. Şu an yapılan, bölgesel direnci harekete geçirme çabasıdır. Bu çaba bütün ülkelere, sokaklara yayılmalı, bu ruh ısrarla beslenmelidir. Gerekli hassasiyet ve çaba gösterilirse, BAE-S. Arabistan üzerinden başlatılan yeni işgal projesi tersyüz edilecektir.
Şu an ne kadar karamsar görünse de, Kudüs öfkesi şaşırtıcı, şok edici bir değişimin habercisi olabilir. Bazı ülke yönetimleri ve liderleri, hem bölge hem kendi halkları üzerindeki yönetim ehliyetini kaybetmekleyüz yüze gelebilir. İslâm dünyası, büyük bir siyasi öfke ile ABD ve İsrail ile ortaklık kuran, gizli cephe kuran yönetimleri mahkum edebilir.
O cephe dağılacak..
Belki birileri bu isyan sonrasına da oyun kurmuş olabilir, ancak Kudüs öfkesinin ilk hedefi o malum gizli ittifak ve bunu yapan liderler olacaktır. Kudüs, işte o cepheyi yerle bir edecektir. Çünkü yeni bir dalga yükselmektedir ve bu dalga, Müslüman dünyanın doğal, yerli reaksiyonudur.
Bize düşen bu dalgayı büyütmektir.
Büyüteceğiz de.
Çünkü bu, bir vatan mücadelesidir..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021