İlhami IŞIK
Anayasanın 4. maddesi ne diyor; ‘’Madde 4- Anayasanın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.’’
Değişmesi dahi teklif edilemeyen bu anayasa, açıkça silahlı bir darbe ile saldırıya uğradığında ne yapılır?
Bir köşeye çekilip eli kanlı saldırganların bu anayasanın canına nasıl okuyacağı izlenir mi?
Yoksa; kimden, nereden ve ne amaçla geliyorsa gelsin, en sert şekilde darbeci saldırganlara karşı mı konur?
Bu halk 15 Temmuz’da, saldırganların niyetine, amaçlarına, nedenlerine bakmadan, bakmaya bile tenezzül etmeden canı pahasına karşı koydu, anayasal düzeni korudu.
Üstelik 10 yıldır büyük bir istek ve arzu ile değiştirmek istediği anayasayı gözünü kırpmadan korudu.
Peki, “anayasanın ilk dört maddesi bizim kırmızı çizgimizdir” diyen Sayın Kılıçdaroğlu ne yaptı?
15 Temmuz gecesi, o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü işgal edilmişken, Atatürk Havalimanı tanklarla kuşatılıyorken, NTV’den Oğuz Haksever’in nice uğraşlardan sonra ulaştığı Sayın Kılıçdaroğlu, Haksever’le birlikte hepimizin kanını donduran şu yanıtı veriyordu’’ .”İZLİYORUM”..
Sayın Kılıçdaroğlu’nun izliyorum dediği anlarda, İstanbul ve Ankara’nın değişik yerlerinde, gerçek demokratların kanı oluk oluk akıtıyor, demokrasiyi ve anayasayı sahiplenen vatandaşların bedenleri, tank paletlerinin altında eziliyordu. Barbar darbeciler, kadın, çocuk, yaşlı dinlemeden herkesi vicdansızca öldürüyordu.
Kılıçdaroğlu 246 vatandaşın şehit olduğu bin 535 vatandaşın yaralandığı 15 Temmuz gecesinde yaşananları izlemekle yetindiğini şu şekilde ifade etti: “Ben şu an İstanbul’dayım. 22:00 uçağıyla İstanbul’a geldim. Şimdi dikkatle izliyoruz ve arkadaşlar bilgilendiriyorlar.”
Anayasanın ilk dört maddesinin kırmızı çizgisi olduğunu ilan edip, bu dört madde ile birlikte anayasanın tümü tehlikeye girince, kenara çekilip izleyen bir zihniyet ‘erdemli ve tutarlı’ ilan edilebilir mi? Böyle bir mantık inandırıcı olabilir mi?
Vatandaşları alçakça katledilirken ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu, sadece bu katliamı izlemekle yetiniyordu. Vatandaşlarını korumayı düşünmeyen, bunun için harekete geçmeyen bir zihniyet anayasayı da koruyamaz. Rahmetli babamın sok sevdiğim bir lafı vardı, “Yalanın vergisi yoktur”.
Sayın Kılıçdaroğlu, anayasanın 1. maddesi başta olmak üzere, özellikle ilk dört maddesine, deyim uygunsa 15 Temmuz gecesi sırtını dönmüştür.
Ne diyor 1. madde. ‘’Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.’’ Bu ne demektir? Şu demektir; Türkiye Cumhuriyeti dağ başındaki bir aşiret değil, her isteyen elini kolunu sallayarak yönetimine el koyamaz. Cumhuriyet, özgürlük alanı genişleyen vatandaşların seçim yolu ile seçtikleri, siyasi idarecileri tarafından yönetilir.
Bu maddenin hem özü hem de biçimi açıkça ihlal edilirken Sayın Kılıçdaroğlu ne yapıyordu; İzliyordu.
Peki, 2. madde ne diyor? ‘’Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir’’.
Gaspçı, işgalci, korsan darbecilik, toplumun huzurunu bozmuyor mu? Milli dayanışma ve adalet anlayışını, silah zoru ile ortadan kaldırmıyor mu?
Askeri darbeler her şeyden önce “insan hakları ihlali” değil mi? Siz, yeryüzünde hiç “demokratik” darbe gördünüz mü? “Darbecilik” laik, sosyal bir hukuk devleti içinde en büyük ihanet ve siyasi suç sayılmıyor mu?
Anlaşılan Sayın Kılıçdaroğlu böyle düşünmüyor o nedenle de, bütün millet cansiperane darbecilere karşı koyarken o izlemeyi yeğliyor.
Hem kendini anayasanın ilk dört maddesinin “nadide koruyucusu” ilan et hem de anayasal düzen tehlikeye girdiğinde sadece izle. Olmuyor Sayın Kılıçdaroğlu. Olmuyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025