İlker DEMİR

LİDER APO MU DEMİRTAŞ MI?
26.11.2025
345

Orta Doğu'da yeni konjonktürde, Kürt halkının demokratik ve siyasi hakları için verdiği mücadelenin doğal sonucu olarak ortaya çıkan çözümü, esasında hakların teslimi görüşmeleri, Türkiye İmralı'da, meclis komisyonu ile Öcalan arasında gerçekleşti. 

Ama siyaset esnafı bunu konuşup tartışmıyor. Tali  konular tartışılıyor. Tali de olsa her sorunu tartışmak  cevaplamak gerekiyor.

Çünkü konu 100 yıllık bir ur, hemencecik kesip atmak kolay olmuyor, yan ve dış etkileri hiç eksik olmuyor.

Urun yok edileceğinden endişe edenler güncele uygun bozma senaryoları üretiyor.

Bu senaryolardan biri, klasik egemenlik yöntemi, "böl yönet". Özellikle Kürt hareketi görünür bir legal siyasal güç haline geldikten sonra, güç haline getirmede etkin olarak öne sürdüğü Selahattin Demirtaş'ı Abdullah Öcalan ile rekabete sokma girişimi.

İki öznenin de öyle bir hevesi niyeti ve eylemi yok ama sahnede rol alanlar profesyonel, senaryoda yazılanı oynuyor, senaryoyu konuşturuyor.

Amaç mücadeleyi bölmeye somut zemin oluşturmak. Devletin yeni eski her varyantından sahne gösterileri düzenleniyor.

Devlet başkanı bile rol alıyor, Edirne'ye dersini İmralı verecek diyor.

Ne etkili bir malzeme ve konu bu böyle?

Evet evet konu sosyo kültürel derinliklerde elverişli ve zengin bir zemin. Kürt halkı da Türkler gibi ata kültürlü; lider kültü yaygın, kurtarıcılara inanıyor. Dolayısıyla liderlik hakkı tartışması halkta taraftar buluyor.

Ne ki Kürt hareketi örgütlü, tedbirli, kendi içinde bu tartışmaya tevessülü kaynağından kesmeyi beceriyor.

Ama ağızlar torba değil, bir egemen kesiminki büzülse büzülmeyen bir kesim kalıyor. Yakınındakilere söz geçmiyor. Üzüntü vereni de bu. İçindeki devletin şövenist tecrit propagandası kalıntıları, gizli milliyetçi tortu olanlar boş durmuyor. Bu modernist ve sol zihin, doğrudan değilse bile dolaylı olarak Apo Demirtaş ikilemini pompalayan devlet varyantlarına bir biçimde zemin sunuyor, tırnak sürttürüyor. Zeminlerde kriterlere dayanaklar somut yaşananlar olsa, o da faydalı olacak ama tamamen ajitasyon dili, cahil beyinlere şüphe pompalanıyor.

Çok geri bir tartışma.

Kıyasın nedenleri subjektif. Çünkü ölçeri yok. 

Kimin üstüne "farz" bu?

İkisi de ayrı özne ikisi de mücadelede birer can, tıpkı binlerce özgürlük için içerideki esir can gibi. Eleştirilecekse kişi kıyası yapmadan Dem'in genel politikası eleştirilmeli.

Mesela kimse, "ey Dem Çanakkale'de devlet için ölümleri ortak payda ilan etme! İşin devleti değil halkları ikna etmek." demiyor. Bileşenler bile hık mık.

Diyorlar ki " Dem Demirtaş'ı ihmal etti."

Çok insafsız bir iddia. Bütünlüklü bakamama hali.

Demirtaş konumunda çok mücadeleci var Kürt hareketinde. Hangisini kampanyalaştırsın? 

Kimseyi incitmemek gerekiyor.

Selo bir can ama canlardan biri, binlerceden.

Hukuki olarak hemen çıkması gereken de çok. Mızraklı, Kavala, Yüksekdağ, Atalay hemen akla gelenler. Hepsi serbest olması gereken birer can. Mücadelenin sırtında yumurta küfesi var. Sorumlu. İyi ki mücadele bu kısır tartışmaya pabuç bırakmıyor, yolunu yürüyor.

Hukuken ve kanunen hakları olmasına rağmen tahliye olamıyorlarsa devlet suç işliyor; engellenemiyorsa demokrasi güçlerinin gücü demek ki yetmiyor. Demek ki daha etkin yollar, ittifaklar aramak gerekiyor.

Tırnak sürtme işi bitmiyor; Apo için kampanya Demirtaş için neden yok deniyor.

Apo kampanyasının devletin yıllarca  halkın zihnine  yüklediği şövenist tecriti kırmak, geriletmek için radikal bir atak, mangal gibi yürek işi, şok bir eylem ki, tahliyeye sıkıştırılmaması gerekiyor.

Bu konuyu tartışmak vakit ve güç kaybı.

Dere geçilmeli önce..

Şimdi doğal hakları teslim süreci nasıl  toplumsallaşırı tartışma ve çözüme omuz verme zamanı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar