İlker DEMİR
Türkiye'de uzlaşma sevilmez. Çünkü uzlaşma, demokrasi kültürü yoktur buralarda. Kavga çıkarmak isteyen bahanesini bulur, herhangi bir polemiğe gerek yoktur. Eleştiriden amaç da kavgaya benzer, galip gelmek, rakibi dövmektir, sorunu çözmek değildir. Buralarda uzlaşma, bir nevi taviz vermedir, zayıflıktır. Kültüre "erkeklik" hakimdir. O yüzden polemik başlayınca tüm gözler kavga ve kavganın sonucuna çevrilir. Acaba kim kim kimi dövecek? Kaç ayrılık çıkacak? Devlet, partiler, halk nasıl tavır alacak vs?
Velhasılı polemik bir sendromdur buralarda.
İşte böylesi bir kültürel ortamda CHP Dem polemiği başladı.
Özgür Özel, CHP 39. Kongresinde şunları dedi:
“Herkesi canı istediğinde ‘Şu parti kapatılsın, kapatmıyorsa Anayasa Mahkemesi de kapatılsın’ diyenlerin demokratlığını hatırlamaya davet ediyorum.
Stockholm Sendromu’na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum. ”
Herkes, bu sözler DEM'e dedi.
Kime derse desin, bu sözler iyi sözler. HDP de bir seçim bildirgesinde üyelerine Alevi toplumu için "celladına aşık" sözü etmeyin, halkı incitmeyin demişti.
CHP temkinli olun dedi.
Ama burası Türkiye ya, yazılı anlam değildir algı, anlaşılan.
Burada anlam, durulan yere, pozisyona ve beklentilere göre belirlenir.
Bütün olasılıklar dengeler hesaplanmak zorundadır.
Aynı hesaplar cevap verirken de geçerlidir.
Siyasal ve kültürel birikiminizin verdiği cevap burada geçmez
Herkes yüklenenle birer görevli, kimse kendi değildir.
Böyle değilse her cevap kişisel görüştür.
Aksi hâlde ayak üstünde bitirirler insanı.
Cevaplar kurumsallaşmış, bir makinadan çıkan ürüne dönmüştür; çünkü aynı kodlarla hazırlanır. O yüzden konu değişse de çıkacak açıklama aşağı yukarı benzerdir.
Bilimi kılavuz edinmek filan hikayedir.
Nitekim Dem Eş Başkanı Hatimoğulları da tam bahsedilen kapsam ve minvalde bir cevap verdi CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in polemiğine:
"Yargı sopası, baskılar, adaletsizlik 'celladına âşık olmak' ya da 'Stockholm sendromu' metaforuyla anlatılamaz. Ancak siyasetle anlatılır, siyaset üretmekle açıklanır, dayanışmayla ve ortak mücadeleyle bunlar aşılır. Bu metaforun bizler için kullanılmış olması, en hafif tabiriyle bir akıl tutulmasıdır. Bizler tarih boyunca bıkmadan, usanmadan, yılmadan, bütün baskılara rağmen direnen devrimci, sosyalist, yurtsever bir geleneğin temsilcileriyiz. Celladı da çok çok iyi tanırız. Evleri yakılan köylerimizden, zorla boşaltılan köylerimizden tanırız. Celladı Alevi katliamlarından, faili meçhullerden, işkencelerden, zindanlardan tanırız."
Dem de cevaptan anlaşılacağı üzere herkes gibi sendromu üstüne almıştı.
Ama alınmasa da Hatimoğulları'nın sözlerinde ne var, yanlış mı var?
Yok.
Anlamını yaşananlardan alan ajitatif bir cevap.
İçerik harfi harfine doğru. Hatta az bile.
Ama bu cevap Özel'in sözlerinin tema ve kastına uygun değil.
Dem için söylememiş olsa bile bu sözlerden alınsa alınsa iktidar ve ortakları alınır. Tersi de doğru, aynı konuşmayı Ak Parti yapsa CHP alınır.
Hatimoğullarınınki bir tepki, ama söylenene bir cevap değil.
Konu, CHP'nin omurgasını oluşturan yapısal maya değil ki.
Konuşma temkinli ol diyor.
CHP yapısal sorunlarının farkında ya da değil, konu onu nasıl düzelteceği, nasıl değiştireceğiyse, esas kendisinin bünyesel sorunu; burada konu, verdiği cevabın muhtevasını anlamak, bulmak ve ona uygun cevap vermek. Hani deniyor ya, "sözü doğru anlamak cevabın yarısı", öyle işte..
CHP'nin İmralı kararı, bünyesiyle uyumlu, kendi içinde tutarlı. Süreç bitmedi ve Chp komisyonda; fırtına çıkarmanın anlamı yok.
Temkinli ol cevabı da öyle, ama bünyeyi gözden kaçırmadan, İmralı'ya gitmeme telafisini kapsıyor bile denebilir.
Anlayana.
Anlamak bir zorunluluk; monolog değil doğru iletişim ve siyaset gereği böyle.
Dostça gerçeğe dayalı hatırlatma yapıyor, tedbirli olun diyor.
Stockholm sendromu meramını anlatmada, kastını aşan da olsa çarpıcı bir teşbih; "teşbihte hata olmaz".
Ve sözünü de başkan olduğundan beri yakınlaşmaya çalıştığı, iyi niyetini pekiştiren sol değerlerden bir sözle bitiriyor:
"Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
Kurtulmak için beraber olmak zorundayız diyor açık ve seçik.
Daha ne desin?
Polemiği sendroma sokmanın anlamı yok.
CHP'nin kökü analiz edilmiyor.
Bu temaya, "temkinli ol"a Dem cevabı, çok klasik, tepkisel, misillemeci, ama sırtında yumurta küfesi var; köprüleri de atmıyor, o yüzden şu sözlerle bitiriyor Hatimoğulları konuşmasını:
"Toplum, muhalefetin birbiriyle uğraşmasını değil; dayanışmasını, barış ve demokrasi için beraber çalışmasını istiyor."
Siyaset bir ittifaklar manzumesi, sürecin ve siyasal ilişkilerin rüzgara karşı kof "delikanlı" lığa ihtiyacı yok.
Demokrasi ve uzlaşma kültürü ekmek su gibi ihtiyaç.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİnsanlığın yüzlerce yılda oluşturduğu birikime ne oldu? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir kongrenin düşündürdükleri… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBahçeli’nin ortağını sürece ikna etme vakti… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETaha Parla’dan kalan ayak izleri 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Demokrasinin Beşiği Olmak!" "İmralı Artık Tecrit Değil, Barış ve Demokratik Toplumun Çözüm Adasıdır 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTrump’ın karnesi ve dünyanın kaderi… 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKürt olmak 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇNifak ve münafık 1.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
31.10.2025
4.10.2025
17.09.2025
28.08.2025
10.08.2025
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025