Kemal BURKAY
Somadaki işçi katliamının yankıları devam ediyor ve bu kez kolay unutulacağa benzemiyor. Elbet unutulmamalı. Soma’daki yangın, hiç değilse emekten, işçi haklarından yana bir değişimin çırası olsun.
301 işçinin öldüğü bu olayın kaza olmadığı, felaketin göz göre göre geldiği, uyarılara kulak asılmadığı, tedbir alınmadığı ortada.
En başta, içten içe yanan ve bu nedenle daha önce kapanan bir kömür ocağı, yanan bölüm bir duvarla kapatılarak, yani böylesine göstermelik bir tedbirle yeniden işletilmiş.
Kömürü ucuza mal etmek için işçiler karın tokluğuna çalıştırılırken zorunlu güvenlik tedbirleri alınmamış. Ne bir kaza durumunda işçilerin sığınıp kurtarılmaya yeter süre barınmasına elveren “korunma odaları” ne sağlam gaz maskeleri var. İşçilere gerekli eğitim verilmemiş.
Gerekli denetim yapılmamış, diğer bir deyişle denetimle görevli kurumlar görevlerini yapmamış ve uyarılar kulak ardı edilmiş.
12 yıldır ülkeyi yöneten bugünkü Hükümetin, onun yanı sıra geçmişten bu yana ülkeyi yöneten hükümetlerin bu işteki sorumluluğu da açık. Bu hükümetler işçi haklarına ilişkin İLO sözleşmesini yıllar boyu imzalamadılar, imzaladıkları zaman da bazı hükümleri, örneğin iş güvenliğine ilişkin olanları dışında tuttular.
Bunun yanı sıra, Soma ve diğer maden ocaklarındaki kötü çalışma koşullarından ve yukardan beri sözünü ettiğimiz ihmallerden hükümetin habersiz olması düşünülemez. Son olarak CHP’nin Soma’ya yönelik araştırma önergesinin Parlamento’da AK Partililerin oylarıyla reddedilmesi bir skandaldır.
Bu işte, başlıca görevleri işçi haklarını korumak olan, ama bu konuda üstlerine düşeni gereği gibi yapmayan sendikaların, onların en azından bir bölümünün sorumluluğunu da hesaba katmak gerekir.
Soma işte tüm bu ihmaller zincirinin ürünüdür. Soma’da yaşanan manzara, vahşi kapitalizmin 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinde yol açtığı manzaraların bir benzeridir.
Öte yandan, bu ülkede her zaman Soma olayı gibi yüzleri bulan toplu kıyım biçiminde, yani toplumu şoke edici olmasa da iş kazaları furyası öteden beri süregelmekte ve önlem alınmamakta. Sorumlular bu konudaki yakınmalara kulaklarını tıkıyorlar. Acı olaylar kısa zamanda unutuluyor ve işler eski minval üzere devam ediyor. Toplum ise, kadın cinayetleri gibi iş kazalarını da nerdeyse kanıksamış.
Çünkü bu ülkede yoksul, emekçi, sıradan halkın değeri yok. “İnsanın değeri yok” demiyorum. Hayır, kendilerini çok değerli bilen ve toplumun çoğunluğunca da öyle sanılan, yeri geldiğinde “ben kimim biliyor musun?” ya da “sen kimsin yaa!” diye efelenen insanlar var tabi. Bu, yöneticisiyle, asker-sivil bürokratıyla, zenginiyle seçkin üst tabakadır. Geriye kalan ve toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan halktan insanların ise karınca kadar değeri yok. O geriye kalanlar askerlik yapmak, çalışıp ötekileri zengin etmek, ötekilere hizmet etmek için varlar.
Demokratik, çağdaş, uygar bir toplumla ötekileri ayıran da işte budur. Çağdaş, demokrat bir topumda yurttaşlar, zenginlikte olmasa bile saygınlıkta eşittir. Devlet veya hükümet başkanıyla dağdaki çoban ya da kömür madeninin sahibi ile madendeki işçi aynı derecede saygındır. Çağdaş bir toplumda kul-efendi ilişkisi yoktur. Herkes iyi bildiği işi yapar; bakan, general ya da sokaktaki çöpçü… Her meslek için beceri ve eğitim gerekir.
Belli ki toplum olarak bu noktadan hâlâ çok uzaktayız. Belli ki maden ocaklarında, inşaatlarda ya da tersanelerde çalışan emekçilerin hayatları üzerine titrememize, onlara adam gibi bir ücret ödememize, onları yüksek postlarda ve köşklerde oturanlarla eşit yurttaşlar saymamıza daha çok var.
Bu değişim hem demokrasi ve insan hakları alanında, hem de ekonomide AB standartlarını yakalamaya ve elbet zamana bağlı.
Yazıma son verirken, iki yıl kadar önce, 1 Mayıs 2012’de yazdığım, “1 Mayıs, iş kazaları, işçi hakları” başlıklı yazımı da aşağıda bir kez daha okurlara sunmak istiyorum; zamanı olanlar ona -daha önce okumuş olsalar bile- bir daha göz gezdirsinler diye. 1 Mayıs geçti; ama Evren’le Şahinkaya’nın duruşması yaklaşıyor (28 Mayıs’ta); iş kazaları ve işçi hakları ise bugün tam da gündemimizin merkezinde…
KAYNAK:
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020