Kemal BURKAY
Bir sağlık uzmanı gibi korona virüsle ilgili ahkam kesecek değilim. Elbet bunun dışında da bu ve benzer virüslerin yol açtığı sosyal- ekonomik sorunlar, siyasal sonuçlar bakımından söylenecek çok şey var. Ama böylesine kapsamlı bir yoruma da girişecek değilim. Ben yalnızca bu işin bir noktasına değinmek istiyorum.
Biz insanlar kendimizi dünyanın ve giderek evrenin merkezi sanmıştık. Evreni yeterince keşfetmemiş olsak da, dünyamızdaki tek akıllı yaratık bizdik.
Uzaya gemiler gönderecek kadar…
Tek alet yapan canlı…
Önce sopayı araç olarak kullandık, taşı yonttuk; sonra kılıç, top-tüfek, tank, uçak, füze, nükleer ve kimyasal silahlar…
Bunlarla hem diğer canlıları vurduk, onların azraili olduk, hem de bizzat diğer insanların…
Savaşlar çıkardık, on milyonlarca insan öldü…
Savaşları önce av alanlarını korumak için yaptık, sonra genişletmek için… Ülkeler ve kıtalar arası seferlere çıktık; yakıp yıkmakla, omuz üstünde baş bırakmamakla övündük, talan ettik…
Tavşanlar, geyikler, kuşlar; hatta kurtlar, ayılar, aslanlar bizden korkup kaçtı… İnsanlar da kaçtı…
Bunu salt karnımızı doyurmak için yapmadık. Yo, karnımız doydu, sırtımız ısındı (çünkü öldürdüğümüz hayvanların postunu sırtımıza geçirmekle kalmadık, yün de eğirdik, kumaş dokuduk. Dolaplarımız yiyecekten ve giyim eşyalarından dolup taştı.
Ama gözümüz hiç doymadı. Parayı icat ettik ve kasalarımıza yığdık da yığdık… Köşkler, saraylar, milyarlar bile gözümüzü doyurmadı…
Bir bölümümüz bunu yaparken ötekileri aç, çıplak bıraktık ve buna yüreğimiz hiç sızlamadı. Ötekilerle aramızdaki uçurumu hak sandık. Servetimize servet katmak için ötekileri pervasızca ezip sömürdük.
Ötekileri bizden farklı renkleri, dilleri nedeniyle aşağıladık, ezdik, kırdık…
Ve biz dünyayı esir edip tam da uzayı fethe çıkarken, bu aç gözlülüğümüzle dünyanın dengesini bozduğumuzu acı acı fark ettik. Seller, fırtınalar, depremler dört yandan üstümüze çöktü. Onlara karşı fazla bir şey yapamıyoruz.
Derken bir küçücük virüs kapımızı çaldı… Bu kurt gibi, aslan gibi, timsah gibi de değil; onu göremiyoruz bile. Onu topla, tüfekle, o yıldan yıla modelini geliştirdiğimiz toplar ve savaş uçaklarıyla, füzelerle öldüremiyoruz bile…
Yo, bu muazzam silahlar bu zerrecik karşısında bir işe yaramıyor…
Yığdığımız milyarlar, köşkler, saraylar da bir işe yaramıyor…
O zerrecik dünyanın bir ucundan girdi, öbür ucundan çıktı, diyeceğim, ama çıkmıyor.
Ve o zerrecik karşısında koca insanlık, yani o “tek akıllı yaratık” perişan…
Eskiden biz sevmediğimiz, canımızı sıkan insanları hapse tıkardık; şimdi o zerrecik hepimizi içeri tıktı!
Hadi bakalım!..
Eskiden de veba, kolera, İspanyol nezlesi, çiçek ve verem gibi salgınlarda (ki onlar hala var) benzer durumlarla karşılaşmıştık; ama bu aklımızı başımıza getirmeye yetmemişti.
Bu yetecek mi, hiç sanmıyorum!
Üstelik bu virüsün nasıl ortaya çıktığı da tartışmalı. Ben komplo teorilerine pek yatkın değilim; ama insanların birbirlerine karşı yalnız atom silahları, kimyasal silahlar yapıp kullanmakla kalmadıkları, biyolojik silahlar da ürettikleri bir sır değil.
Bu tür silahların denetimi zordur, onlar dönüp bizzat sahiplerini de vurur.
Bu dünyanın egemenleri, sayın kapitalistlerimiz ve emperyalistlerimiz, zaman zaman insanları da o biçim “eğitip”, beyinlerini yıkayıp canavara çeviriyorlar. Nitekim El Kaide’yi, onun bir türevi olan IŞİD’i de onlar eğitip, donatıp kendi rakiplerine karşı kullanmak üzere sahneye çıkardılar. Ama bu insan kılığındaki virüsler her keresinde dönüp onları da vurdu.
O egemenler hem diğer insanlarla, hem bizzat doğadaki diğer canlılarla hayatı paylaşmayı, onların varlığına ve haklarına saygı duymayı bilmedikleri, başaramadıkları için, kendileri dahil, hepimizin felaketine yol açtılar.
Ama bu virüsçük, herkesin yanı sıra, onlara da indirdiği tokatla, güçlerinin sınırını pek güzel gösterdi.
Bundan ders alacaklar mı, sanmıyorum.
Peki biz; ezilen, sömürülen, hakları yenen öteki insanlar; yani insan kitlesinin büyük çoğunluğu, dünyamızın bu en büyük ve gerçek canavarlarıyla başa çıkabilecek miyiz?
Şimdiye kadar zaman zaman denedik, bazı devrimler de yaptık, ama ne yazık ki başaramadık, sonuna kadar götüremedik.
Bundan sonrasını da bilemem.
Umarım onlar dünyamızdaki hayatı tümden yok etmeden bunu başarırız.
23 Mart 2020
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020