Kurtuluş TAYİZ
Canlı bombanın parmağı butona uzandığında aklından tam olarak neler geçirdiğini bilmemiz imkânsız; dizginleyemediği bir kahramanlık arzusu, varlığını duyurma isteği, kötü hatıraların sonucunda oluşan intikam duygusu veya bir tür hatırlanma isteği olabilir.
Gerekçesi ve hedefi ne olursa olsun intihar eylemlerinin geniş bir topluluktan onay alması mümkün değil. Yaşadığımız bu çağda da bunun toplumsal ve siyasal bir karşılığı yok..
Bu yönteme sıklıkla başvuran siyasi gruplar içinde bile artık bu tür saldırı biçimleri pek kabul görmüyor.
PKK’yı ayrı tutarsak yasal ve yasadışı Türk sol tarihinde de canlı bomba pratiği yok. ABD Büyükelçiliği’ne saldırıda bulunan kişinin üyesi olduğu DHKP-C grubunun da kısa olmayan tarihinde böyle bir gelenek yok. Yakın zamanda bu kadar etkili olmasa da benzer birkaç saldırı gerçekleştirdiler. Ama buna rağmen, şiddetin bu türü hem solun tarihine ve hem de adı anılan bu örgütün geleneğine yabancı.
Kuşkusuz intihar saldırıları da diğer biçimlerinde olduğu gibi nedeni toplumsal olan, kişisel olgulardır. Siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel birtakım dayanaklar veya nedenler üretilebilir.
Ancak bu intihar eylemini, solun tarihinde önemli bir yer tutan ABD karşıtı geleneğin bir devamı olarak görmek bana gerçekçi gelmiyor.
Siyaset yapma biçimi şiddet olursa
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ABD karşıtlığı malum. O geleneğin temsilcileri İsrail ve ABD’ye karşı şiddet eylemlerine girişmekten geri durmadılar. Yine de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ayrı bir zaman diliminde yaşadıkları gerçeğini gözönünde bulundurmak zorundayız. Bu, o kuşağın yaptıklarını mazur göstermek için değil, daha objektif anlamak için gerekli. Onlar, Amerika’ya karşı dünyada öfke, nefret ve şiddetin hâkim olduğu bir iklimde büyüdüler, nefes alıp verdiler. Şiddet o kuşak için en kolay siyaset yapma, kendilerini ifade etme biçimiydi.Başka türlüsünü beceremediler. Neticede benimsedikleri yol destek bulmadı; şiddet, ülkenin sorunlarını çözmedi, toplumsal kargaşayı arttırdı, demokrasi dışı iktidar odaklarının beslenmesine ve siyasette güç kazanmasına hizmet etti.
Yarım asır önce bile bu grupların giriştikleri şiddet eylemleri toplumda karşılık bulmazken, bugünün dünyasında, ABD Büyükelçiliği’ne yönelik bir intihar saldırısının destek ve onay bulması mümkün mü?
Art niyetli siyasi mühendislik denemesi
ABD Elçiliği’ne yönelik intihar saldırısını 68 kuşağının Amerikan karşıtlığıyla ilişkilendirmek bana bu intihar saldırısını fazlaca sempatik kılma çabası olarak görünüyor. Türk solu kuşkusuz şiddete pek yabancı değil ama canlı bomba saldırısından edebiyat üretip sonra da bunu Denizlerin geleneğine eklemlemek, bana art niyetli bir siyasi mühendislik denemesi gibi geliyor.
İntihar eylemlerinden ne yasal sol için ne yasadışı sol için bir edebiyat oluşturulabilir; bu ölümden yaşam çıkarma gibi zorlama bir gayrettir. Eşitliği, özgürlüğü, adaleti savunan ya da savunması gereken herhangi bir gelenekle intihar saldırısı gibi korkunç bir eylemi yan yana getirmek akılla, vicdanla izah edilemez.
Bu saldırıyı gerçekleştiren kişi geçmişte devlet şiddetine maruz kalmış olabilir. Hayatındaki bütün kötülükleri bu siyasi düzene yüklemiş olabilir. Böyleyken bile bomba yüklenip başka insanları hedef almak, kendini patlatıp başkalarıyla birlikte havaya uçurmak korkunç bir davranış. Radikal siyasi gruplar içinde yüceltilse bile sürekliliği olan hiçbir ahlâk ve kültür sistemi, intihar eylemini kutsayıp kalıcı değerleri arasına katmıyor. Bu yüzden canlı bomba edebiyatı yapmak boşuna.
[email protected]
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019