Lale KEMAL
PKK ile çatışmaların en yoğun olduğu 1994 yılıydı, Milli Savunma Bakanlığı'nda o dönem görevli bir albay, “Çatışmalarda ölenlerin ailelerinin acılarını hafifletmek için dini duygularına hitab eden, evlatlarının şehitlik mertebesine yükseldiğini anlatan broşürler dağıttıklarını, bu amaçla yoğun bir kampanya yaptıklarını.” anlatıyordu bir sohbetimizde.
Bu konuşmanın üzerinden yıllar geçti, bugün çatışmalar yeniden bütün acımasızlığıyla başladı, gücü elinde bulunduranlar, şiddeti durdurmak yerine kışkırtıyorlar. PKK silahları bırakmamakta ısrar ediyor. Ama Türkiye, 30 yılı bulan çatışmaların yaşandığı yılların Türkiye'si değil artık. Bu amansız savaşta yakınlarını kaybedenlerin haykırışları, iktidar istediği kadar cezai önlemlere başvursun, haklı olarak dinmek bilmiyor, bilmeyecek de.
Tabutları başında, yakınlarının, neden öldüklerini soranlar, aslında bu sorularının cevaplarını da kendileri veriyor. Şehit Yüzbaşı Ali Alkan'ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan, “Bunun sebebi kim? (Kardeşinin ölümü) Düne kadar çözüm diyenler neden şimdi savaş diyor?” diye sorarken sorumluların kimler olduğunun cevabını da veriyordu. Çatışmalarda ölen bir diğer askerin cenaze töreninde, kadın astsubay, “Zengin olan şehit olmaz.” diyordu. Nitekim, oğlu bedelliden faydalandığı için askerliğini yapmamış olan Bakan Veysel Eroğlu'nun, Irak ve Suriye'ye olası TSK müdahalesini öngören tezkereye, rahat biçimde iki elini kaldırarak evet oyu verdiği fotoğrafları, tam da bu kadın astsubayın teşhisini doğruluyordu.
Peki TSK, şiddetin yeniden başgöstermesi karşısında salt iktidarın, “Son terörist ölünceye kadar çatışmalara devam” talimatı doğrultusunda, isteksiz olarak mı sahada hareket ediyor?
Emekli askerî hâkim, şimdinin Ceza Yasası hukukçusu ve öğretim üyesi Ümit Kardaş, 31 Ağustos tarihli Cumhuriyet gazetesine verdiği kapsamlı söyleşide, bu soruya yanıt niteliğinde şu ifadeleri kullanıyordu:
“Silahlı Kuvvetler'in, Kürt sorunu konusundaki güvenlikçi bakışını değiştirdiğini sanmıyorum.”
Diğer bir deyişle Kardaş, TSK'nın, Kürt sorununun silahsız çözümü sürecine de sıcak bakmamış olduğunu ima ediyor ve ekliyordu:
“Yarbay'ın sözlerini dolaylı olarak TSK kendisine yönelik bir eleştiri gibi de kabul edebilir. Çünkü operasyon yapıyor ve savaşın aygıtı o.”
Türk ordusu konusunda uzman bir Batılı askerî kaynağım ise, TSK'nın hiçbir zaman PKK ile barış yapılmasından yana olmadığını savunurken şöyle diyordu:
“Ancak kesin olan şu ki, askerler sonu gelmeyen bu savaştan yorgun düşmüş olsalar da TSK kurum olarak yorgun düşmedi. TSK kurumsal olarak, AKP ve Erdoğan'ın, Kürt sorununu çözmek için PKK ile görüşmeleri hiçbir zaman başlatmamış olmasını isterdi. Görüşmelerin başlatılmış olmasını dahi ülkeye ihanet olarak görüyor olabilir.”
Kardaş ise, “Ordunun siyasetten geri çekilişi konjonktürel.” derken şiddetin ve siyasi krizin devam etmesi halinde TSK'nın vesayetçi konumuna geçebileceği yolundaki çok haklı ve önemli uyarısını yapıyordu.
Bu arada, her ne kadar Kardaş, “Bir taraf darbe iddiasından kurtulurken, diğerinin yolsuzluk dosyaları kapanıyor. Herkes pir ü pak: Erdoğan-ordu arasında uzlaşma var.” dese de, ordunun bu travmalara rağmen iktidarın tek kişinin elinde toplanmasından hoşnut olduğunu sanmadığını da sözlerine ekliyordu.
Şiddetin tırmanmasıyla Kürt sorununa siyasi çözümün bittiğini ve iktidarın bir şekilde sonunun gelmekte olduğunu düşünenler bir taşla iki kuş vurduklarını hesaplıyor olabilirler. Nihayetinde, Kardaş'ın tanımıyla “halk çocukları” ölüyor.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016