Levent Gültekin
CHP eski milletvekili Abdüllatif Şener, ‘Beni aday yapmadılar, o yüzden CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermedim’ anlamına gelecek açıklamalarıyla sadece kendine değil, Türkiye’ye de büyük kötülük yaptı.
Toplumun farklı kesimleri arsında süregelen diyalog kurma, birbirini anlama, yani uzlaşma çabalarına darbe vurdu.
Yıllardır, ‘Kimliklerimizi, inançlarımızı, yaşam tarzlarımızı sorun etmeyelim, evrensel değerler üzerinden toplumsal birliktelik kuralım‘ diyerek bir araya gelen, birbirini anlamaya ve bu birlikteliği büyütmeye çalışan insanların çabasına büyük zarar verdi.
En büyük ayıbı da kendi tabanındaki kimi dar görüşlü fanatiklerin itirazlarına rağmen CHP’yi farklı kesimlere açma, toplumun farklı kesimleriyle bağ kurma çabası veren Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptı.
‘Mahalleler arasındaki duvarlar kalkmasın, herkes kendi mahallesine hapsolsun, küçük olsun ama bizim mahallenin borusu ötsün‘ anlayışıyla hareket eden ‘mahalle bekçileri‘nin ekmeğine yağ sürdü.
Gerçi tüm bunları Abdüllatif Şener tek başına yapmadı.
Şener’e tepki gösterirken onun inancına, geçmişine hakaret edenler, ‘Biz demedik mi böyle insanları aramıza almayın‘ diyerek Kılıçdaroğlu’na ve toplumsal uzlaşma arayışında olanlara parmak sallayanlar, kişisel bir ilkesizliği bahane ederek bütün dindarlara hakaret edenler…
Hep birlikte ülkeye büyük kötülük yaptılar.
Türkiye’nin bugün yaşadığı en temel sorunların altında mahalle kültürü yatıyor.
Birbirini anlamayan, birbirine kapalı, birbirinin değerlerine saygı duymayan, birbiriyle mücadele etmeyi ve yenmeyi marifet sayan bir toplumsal anlayış, sorunlarımızı çözmemizin önündeki en büyük engeldi.
Mahalle kültürü baskın olduğu için hepimiz mahallemizin çıkarını ülke yararının üstünde tuttuk.
Sevinçlerimizde ve acılarımızda ortaklaşamadık, liyakati esas alan bir yönetim anlayışı oluşturamadık.
Böyle olduğu için ne demokrasimiz gelişti ne adalet anlayışımız.
Ne yolsuzlukları dert eder olduk ne de yapılan yanlışları.
Herkes kendinden olanın yanlışını, eksiğini mazur görme, gösterme anlayışını benimsediği için bütün bir kötülük ülkeyi sardı ve nihayetinde ülkemiz ağır bir yara aldı.
AK Parti’nin yaptığı yanlışlar, haksızlıklar, hukuksuzluklar neticesinde ülke endişesi hepimizin en temel duygusu olmuş, bu da farklı mahallelerden insanların birbirine kulak vermesine, birbirini anlamasına ve yakınlaşmasına zemin yaratmıştı.
Muhafazakâr biri, Atatürkçü, solcu birinin endişelerini anlamaya başlamış, onunla, diyalog kurma arayışına girmişti.
Atatürkçü, solcu biri bir dindarın, milliyetçi biri Kürdün, Kürt ise milliyetçinin duygusunu, endişelerini anlamaya başlamış, ülke endişesinde ortaklaşmaya başlamıştık.
Yavaş da olsa hapsolduğumuz odalarımızdan çıkıp salonda toplanmaya, yani Türkiyelileşmeye başlamıştık.
Birbirimizin inancını, mezhebini, yaşam tarzını, giyimini, kuşamını sorun etmeden, eşitlik, özgürlük, adalet, liyakat gibi evrensel değerleri temel alan bir birlikteliği oluşturmaktan başka bir çıkış yolumuz yoktu.
Ve bu konuda son yıllarda epeyce bir mesafe kat edilmişti.
Bu birlikteliğe her zaman karşı çıkan, mahallelerin bekçiliğini kişisel ikbal kaynağına dönüştürmüş cehennem zebanileri, Abdüllatif Şener’in yaptığı bu ilkesizlikle yeniden zafer çığlıkları atmaya başladı.
‘Bu tür insanların aramızda ne işi var‘ diyerek hem mahallesini terk etmeye çalışan muhafazakârları rencide ettiler hem de bu tür değişimlere şüpheyle yaklaşanları kışkırttılar.
İstiyorlar ki CHP kendi tabanına, AK Parti kendi tabanına, MHP kendi tabanına, HDP de kendi tabanına hapsolsun, mahallelerinde, partilerinde onların borusu ötsün, biz de bu cehennem hayatını yaşamaya devam edelim.
Beni yakından takip eden okurlarım bilir, muhafazakâr siyasetçilerin CHP’de vekil olmalarına ben de karşı çıktım.
Fakat benimkisi bu mahalle bekçilerininkine benzer bir gerekçeyle itiraz değildi.
Çünkü toplumsal değişime en çok ihtiyaç duyulan böyle bir dönemde herkesin birinci önceliğinin bu değişime katkı vermek olduğunu düşünüyorum.
Mesela muhafazakâr biri eğer ciddi bir değişim yaşamışsa bu değişiminin nedenlerini, gerekçelerini içinden çıktığı mahalleye anlatmayı, bu değişimi başkalarına da yaymayı birinci öncelik olarak görmeli.
Böyle biri CHP’den vekil olduğunda eski mahallesi o kişiyi değişen değil, karşı mahalleye geçen, davayı satmış biri olarak değerlendiriyor ve sözlerine kulak vermiyor.
Çünkü değişimin ödülü olarak bir makam aldığında yaşadığı değişim şüpheli hale geliyor.
Her iki tarafta da yani hem çıktığı mahallesinde hem de vekillik aldığı diğer mahallede ona ve yaşadığı değişime şüpheyle bakılmasına neden oluyor.
Türkiye normal bir dönemde olsaydı bu tür makam alışverişleri sorun olmayabilirdi.
Ama dediğim gibi toplumsal değişime en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde hepimizin enerjisini buna harcaması gerekiyor, kişisel ikbal edinmeye değil.
Diğer taraftan toplumun, kişilerin yaşadığı zihinsel değişimi algılama biçimi de sorunlu.
Kim, niçin değişti? Eskiden neyi savunuyordu, şimdi neyi savunuyor? Değişimini hangi gerekçelere dayandırıyor?
Bu sorularla kimse ilgilenmiyor.
Daha çok ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışıyla hareket ediliyor.
Çünkü kıymet verdikleri şey, o kişinin yaşadığı değişim değil, kendi mahallelerine gelmiş olması.
Onlar gibi konuşup onlar gibi davranmalı, mahallenin, partinin çıkarını her şeyin üstünde tutmalı.
‘Hem değiştim diyorsun hem de bizim mahalleye zarar veriyorsun, bu kabul edilir bir şey değil‘ anlayışıyla hareket ediyorlar.
Abdüllatif Şener değişti mi? Değiştiyse hangi konuda değişti?
Daha önce hangi konuda ne düşünüyordu, şimdi farklı olarak ne düşünüyor?
Bu soruların hiçbirinin cevabını bilmediğimiz halde makam aldığı partiye, yani o partinin temsil ettiği mahalleye zarar verdiği için değişimden vazgeçmiş olarak algılanıyor.
Böyle algılandığı için de kişisel bir ilkesizlik, ‘Sen zaten adam değildin’ denilerek geçmişiyle ve inancıyla irtibatlandırıyor.
Lafı fazla uzattım.
Bu tür ilkesizliklere ve mahalle bekçilerinin çığırtkanlıklarına bakarak odalarımızdan, yani mahallelerimizden çıkmaktan vazgeçmememiz gerekiyor.
Hapsolduğu odasından çıkmaya çalışan bir muhafazakâr,
Bir Atatürkçü, bir Kürt, bir milliyetçi veyahut bir solcu, bir Alevi…
Değişmeye, toplumun bütün kesimleriyle bağ kurmaya, gerçek bir demokrat olmaya, ülkesinin iyiliğini mahallesinin çıkarının üstünde tutan bir anlayışa geçmeye, eşitlik, özgürlük, adalet, özgürlükçü laiklik gibi temel değerler etrafında birleşmeye çalışan herkes eğer bu çabasından vazgeçerse, hayatımızı cehenneme çeviren ve büyük bir iştahla bu cehennemin zebaniliği görevini üstlenenler kazanmış olacak.
Kendimiz, çocuklarımız ve ülkemiz için bu çabamızdan vazgeçmemeliyiz.
Çünkü vazgeçersek yenilmiş, cehennem hayatına razı gelmiş olacağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023