Levent Gültekin
Muhalefette ciddi bir değişime ihtiyaç var. Bu durum gün gibi ortada.
Hem ülke sorunlarına sahici bir çözüm bulmak hem toplumun ilgisini yeniden siyasete çekebilmek hem de toplumsal muhalefetin umudunu, dirayetini canlandırabilmek için yeni aktörlere ve yeni bir siyaset anlayışına ihtiyaç var.
Yani sadece aktörlerin değişmesi yetmez, derin ayrışmanın yaşandığı toplumu birleştirecek, kangrene dönüşmüş sorunların çözümüne yönelik toplumda güven yaratacak yeni bir siyaset felsefesine de ihtiyaç var.
Fakat mevcut aktörlerin yerlerini koruma çabası hem toplumsal muhalefetin umudunu, enerjisini, dirayetini yok eden hem de mevcut rejimin daha kalıcı hale gelmesini sağlayan bir olguya dönüştü.
Mevcut aktörler yerlerini terk etmedikleri için bütün tartışma isimler etrafında dönüyor ve ‘Yeni bir siyaset anlayışı nasıl olmalı?‘ tartışmasına da fırsat kalmıyor.
Değişim ama nasıl?
Bu değişim ihtiyacına en güçlü vurgu yapan siyasi aktörlerin başında Ekrem İmamoğlu geliyor.
İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde bir internet sitesi açarak talep ettiği değişimin manifestosunu yayınladı.
Fakat siteye girip baktığınızda net tek bir cümle yok.
İmamoğlu, ‘özeleştiri yapılmasını’, ‘hatalardan ders çıkarılmasını‘ ve ‘muhalefette güçlü bir değişim olmasını’ istiyor.
Fakat tam olarak ne istediği, ne yapmaya çalıştığı, nasıl bir değişimden bahsettiği, bu değişimde kendisine nasıl bir rol biçtiği net değil.
Dahası değişimden kastının sadece aktörlerin değişimi mi, yoksa siyaset anlayışını da kapsayan bir değişim mi olduğu, eğer bunu istiyorsa topluma vadettiği yeni siyaset anlayışının kapsamının ne olduğu da muallak.
Bir şey yapmak mı bir şey olmak mı?
İmamoğlu 2019 seçimlerindeki zaferinin sağladığı popülariteyi kendisi için en büyük siyaset sermayesi olarak görüyor.
Bu popülaritenin kendisini daha da yukarılara taşıyacağını veyahut elindeki makamın bu yüksek popülaritenin karşılığı olmadığını düşünüyor ve belediye başkanı seçildiği günden beri sergilediği hal ve hareketleriyle de bunu belli ediyor.
Sadece belli ediyor.
Tam olarak ne istiyor, ne yapmaya çalışıyor, nasıl bir siyaset anlayışını savunuyor, ülkenin sorunlarına hangi çözüm önerileri getiriyor? Yeni bir siyaset anlayışı diyor ama ‘yeni’ derken neyi kastediyor? Bu soruların hiçbirine esaslı bir izahat getiremiyor.
Bu davranışı da İmamoğlu’nun amacının ‘bir şey yapmak’ değil ‘bir şey olmak’ olduğu algısının oluşmasına neden oluyor.
Siyasette, ‘bir şey yapmak’ için yola çıkmakla ‘bir şey olmak‘ için yola çıkmak arasında devasa fark var.
Çok farklı bir yol, çok farklı bir siyaset düşüncesi, dahası çok farklı bir cesaret gerekiyor.
Amacınız ‘bir şey olmak’ olduğunda, ikna etmeniz gereken toplum değil, siyasi aktörler oluyor.
Dahası amaç bir şey olmaksa yeterince cesur olmaya da gerek yok.
Hatta fazla cesaret bir şey olmanızın önündeki en büyük engele dönüşüyor.
Ama amaç bir şey yapmaksa, ikna etmeniz gereken öncelikle toplum.
Toplumu ikna etmek için de cesarete, dirayete, açıklığa ve kurduğunuz hayale insanları ortak etme becerisine ihtiyaç var.
Bütün bu eksiklikler İmamoğlu’nun çok önemli bulduğum bu değişim çabasını hem anlamsız hem de etkisiz kılıyor.
Dahası siyasette değişim talebi yüksek olan muhalif toplum kesiminden yeterli ilgiyi ve desteği görmesini de engelliyor.
İmamoğlu değişim çağrılarında bir taraftan CHP genel başkanlığında bir değişimi savunuyor ama kendisi genel başkanlığa aday mı, değil mi sorusunun cevabını açıkta bırakıyor.
Bir taraftan belediye başkanlığından vazgeçmek istemiyor, diğer taraftan tam olarak belediye başkanı da kalmak istemiyor.
Bir taraftan ‘değişime öncülük yapmak istediğini‘ söylüyor, diğer taraftan genel başkanlık talebi olmadığını.
Bir taraftan ‘özeleştiri verilmesi, hatalarla yüzleşilmesi gerektiğini‘ söylüyor, diğer taraftan cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatıyla mitingler düzenlemiş, seçim kampanyasının en önemli aktörlerinden biri olmuş bir siyasetçi olarak bu süreçte kendisini ilgilendiren kısımlarla ilgili en küçük bir özeleştiriye yanaşmıyor.
Dahası “Hatalar var” diyor ama bu hataların neler olduğunu açıklamıyor.
İmamoğlu’nun en büyük eksikleri
Bütün bu belirsizlikler bana göre İmamoğlu’nun bu çok önemli değişim çabasını etkisizleştiriyor.
Etkisizleştirmekle de kalmıyor, toplumdaki sahici değişim taleplerini de boğuyor.
Halbuki sahici bir değişim talebi olan siyasetçinin daha cesur olması gerekiyor.
Çünkü liderliğin en önemli özelliklerinden biri cesarettir.
İmamoğlu’nun en büyük eksiklerinden birisinin bu olduğunu düşünüyorum.
Diğer bir konuysa, siyaset düşüncesinin tam olarak ne olduğunun bilinmemesi.
Bu konuda da ne açık ne de cesur.
Yani kangrene dönüşmüş ülke sorunlarına yönelik ne tür çözüm önerileri sunuyor? Bu kadar ayrışmış bir toplumu hangi siyaset anlayışıyla bir araya getirmeyi düşünüyor? Yeni siyaset derken neyi kast ediyor? Bu konuları anlamamızı sağlayacak benimsediği siyaset anlayışının işaretlerini vermiyor.
Tıpkı Kılıçdaroğlu gibi
Mevcut siyasi aktörlerin yaptığı gibi bir gün camide, ertesi gün Anıtkabir’de, bir başka gün cem evinde bulunarak farklı toplum kesimlerinin güvenini kazanacağını düşünüyor.
Veyahut bir gün Kuran okuyarak, bir başka gün eşiyle dans ederek, bir başka gün Kürtlerin, ertesi gün milliyetçilerin hoşuna gidecek birkaç cümle ederek ayrışmış bir toplumu kendi şahsında birleştireceğini düşünüyor.
Aynen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde yapmaya çalıştığı gibi.
Ama bu seçim bize bir kez daha, toplumun güvenini kazanmak için tüm bunların yetmediğini, bu tür bir siyaset anlayışının topluma güven vermediğini, daha somut, daha anlaşılır bir siyaset anlayışına ihtiyaç duyulduğunu gösterdi.
Kendinden başlamalı
Tekrar edeyim: Ekrem İmamoğlu’nun değişim çağrıları da çabası da çok kıymetli.
Çünkü muhalif toplum kesiminin yeniden toparlanabilmesi, gidişata dur diyecek bir kararlılığa dönebilmesi için siyasette ciddi bir değişime ihtiyaç var.
Ülke siyasetinin hem mevcut aktörlerden hem de bu aktörlerin taşıdığı kişisel çıkar öncelikli siyaset anlayışından kurtulması gerekiyor.
Bunun için de başta İmamoğlu gibi toplumda belli bir popülaritesi olan siyasetçiler olmak üzere herkese görev düşüyor.
Bu değişimi sağlayacak cesur, kararlı, dirayetli, ne yapmak istediğini bilen, sağlıklı, net, anlaşılır bir siyaset anlayışına sahip öncülere ihtiyaç var.
Bu kişi elbette Ekrem İmamoğlu olabilir ama kanaatime göre İmamoğlu’nun değişimi öncelikle kendinden başlatması gerekiyor.
Kendisini değiştirmeden CHP’yi değiştiremez.
Yani daha cesur, daha kararlı, daha net bir siyaset anlayışı ortaya koyacak kişisel değişimi yaşamadan siyasetteki değişimi sağlayamaz.
Sağlayamamakla kalmaz, ülke için çok önemli olan bu değişim çabalarının koltuk kavgasına indirgenmesine de fırsat yaratır.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023