Leyla İPEKCİ
Pervanenin mum ateşinde yanması trajik değildir. Çünkü bu bir kavuşma, bütünleşme ve hiçleşmedir. Bu mecazdan devam edelim o halde. Ateşte yanmak, ateş olmaktır aynı zamanda. 'Yok'luğunu Varlık'a iade etmek olarak düşünüldüğünde... Alevin özündeki o beyaz ateş, belki aşık olan her şeyi yakacaktır celaliyle.
Aşık olan, evet. Mevlana'nın dediği gibi, "her şey sevgiliyle buluşmak için çırpınır durur, her şey buluşma sarhoşudur." Bu sarhoşluğun ana malzemesi içimizdeki aşk ateşidir. Her atomda, her zerrede, her varlıkta mevcut olan.
Sanatta 'güzel'in kıstasları üzerinde düşünmeye çalıştığım bu on dördüncü yazımda, bizim için trajik olanın 'güzel' ile ilişkisindeki tezahürlere değinmeye çalışacağım. Başa döneyim tekrar. Pervanenin ateşte yanmasını bir mecaz olarak ele alırsak, trajik değildir demiştim. Peki nedir?
Pervane, içindeki aşk ateşiyle kendi yazgısına koşar, aleve kendi rızasıyla gider. Ama kendi iradesiyle -düşünerek filan- değildir onun bu cezbe hali, bizzat asli tabiatından gelen kavrulma arzusudur. Koçun kurban edilmesi de trajik değildir. İsmail'in (as) babası tarafından kesilmeye rıza göstermesinin sırlarından biri tam da burada değil midir: İsmail'in (as) bıçağa rıza göstermesi, hakkıyla kurban edilecek bir koyunun 'varoluş gerçeği'ni 'ilahi söze teslimiyet'in en uç noktasından bize işaret eder. Keyfiyetle ve hunharca kesilmiyorsa eğer tabii.
Bir başka deyişle, gönüllü teslimiyet hem İsmail, hem İbrahim (as) tarafından gerçekleştiğinde: İsmail, babasının keseceği koça bir mecaz olmuştur. Yani hakikatte bir koç gelmiştir onun yerine kurban edilmek üzere.
Kurban edilen hayvana dönersek. Bazı canlılara ve insana azık olmak için onun asli tabiatında kesilmeye rıza göstermek (İsmail olmak) var diyebiliriz. Neden her hayvanın kurban edilmesinin hak olmadığına ve kurban etmenin hakikatlerine dair bıçaksırtı ayrımlar gerekir bize. Hakkıyla anlayabilelim diye kurban metafiziğini.
Sözü şuraya getirmeye çalışıyorum. Doğayı her şeyin kaynağı olarak gören, tabiatı her şeyin ilk nedeni olarak kutsayan zihniyet, dalından koparılan tek bir meyve için merhamet duymaya başladığında ezeli hiyerarşi bozuluyor. Çünkü bu algıyla meyvenin varoluş gerçeğindeki hikmetleri görmez oluyoruz. Tıpkı kurban hakikatini göremediğimiz gibi.
Ve hayvanların ayakta kalma güdüsüyle birbirlerini yemesini veya fillerin ağaçları yerlerinden ederek mideye indirmelerini bir trajik unsur olarak görmeye başlıyoruz. Bu 'trajik görünenle' özdeşleşme eğilimimiz onlara insanmış gibi bakmamıza yol açıyor. Ve bahsettiğim ezeli hiyerarşi biraz daha bozuluyor. İnsanlaştırarak bakıyoruz her şeye. Bu yüzden de 'insancı' olarak diğer varlıklara karşı kibirleniyor, zulmediyoruz. Çürümeye terk ettiğimiz meyveleri sırf dalından koparmamak için yememek, meyveye zulümdür belki, görmüyoruz.
'GÜZEL'E HİZMET ETMEK
Kendimizi bir sanat eserinde -mesela bir çizgi filmde- kedi tarafından yenilen bir fareyle rahatlıkla özdeşleştirebiliyoruz (yani mazlumla). Evde karşımıza çıkan bir fareye kapan kurarken ise onun mazlumluğunu unutabiliyoruz. Çünkü o anda, biz de o fareyi yok ederek ayakta kalmaya çalıştığımız bir hayvani dürtüyle hareket ediyoruz. Öncelikle kendi içimizdeki hayvani mertebelere bakabilmemiz gerek galiba, trajik olanın mecazlarını görmeye çalışırken.
Pervanenin mum alevinde yanması -bir mecaz olarak- trajik değildir demiştim. Belki bize tam da bunu işaret etmek için yakmaktadır kendini. (Biz idrak etmesek de Mevlana'nın dediği gibi her şey buluşma sarhoşudur.) Şunu da işaret ediyor olabilir pervane bize: Sen yandıkça, ateş sende yakacak bir şey bırakmaz. Ya da belki ateş olmuşsundur zaten sen!
Pervanenin ateşe düştüğünde yanmaktan başka bir seçeneği yoktur. Trajik varoluşuna saplanmış insan ise ateşte yanmak -veya yanmamak adına- bir bedel ödemek zorunda görür kendini. Bir şeylerden vazgeçmeyi, bir şeyleri feda etmeyi, kurban etmeyi, ya da hiç değilse bir yüksek ilke uğruna yanmayı anlamlandırmak ister.
Çünkü bilmeden bilir ki, İbrahim olunabilirse eğer, İbrahim'i (as) yakmayan ateşi bulmak da gayet mümkündür, serinlik veren ateşi. Tersinden gidelim: Ateş ne zaman yitirir yakma özelliğini? İnsan, İbrahim olabildiğinde. Artık çok kabaca insanla hayvanı ayıran temsili bir ipucuna vardık: Kaderin iradi olarak, şuurlu biçimde seçilmesi ancak insana mahsus bir maharet. Seçerken kaderinin ne olduğunu bilmemenin tüm sırlarıyla.
Pervane ve ateş bu yazıda ne kadar metaforsa, hayatta da o kadar sahicidir belki. Sözgelimi ateşe gidip içine düşmeden dönen pervane de var, hiç gitmeyen pervane de. Işığa aşk ile gitmek hepsinin harcı değil belki! İnsanın ateşte yanmak veya yanmamak adına yaşadığı trajediye gelince. O da benzer bir durum arz ediyor galiba. Kimi insan eliyle dahi değmez ateşe. Kimi üzerinden geçer. Kimi kavrulur bir ömür boyu. Kimi yakmayan ateşi özler. Kimi de kendini yakarak feda eder protesto için. Kendine seçtiği trajedisi neyi gerektiriyorsa.
Sanatta 'güzel'in evrensel üslubunu oluşturmuş büyük tevhid sanatçılarının eserlerinde neredeyse hiç rastlamayız böyle trajik olanın izlerine. Onu 'yakan' ana dert, çelişkileriyle var olmaya çalışan insanın bu şahsi duyumlarını, kötü talihini, patolojisini, kötülüklerini vs. ifade etmek değildir. Onun derdi aşk ateşiyle yanmaktır. Yegane güzelleşme imkanı olarak!
Toparlayayım şimdilik: Trajik olanın getirdiği sonuçları yorumlamak, insan gerçeğine büyük ölçüde şüpheci ve bilimsel gözlüklerden bakıldığında anlamlı olabiliyor. Sosyolojinin, sosyal psikolojinin, siyasetin gözlüğünden. Ama sanat eseri, bütün bu parametreler olmadan da kendini var edebilir. Tevhid sanatçısı, eğer trajedinin imkan dahilinde olduğu bir durumu, (öncesini veya sonrasını) ele almayı yeğliyorsa, 'güzel'in hudutlarını yükseltiyor, yakacağı (yanacağı) ateşi ezelden ebede aynı anın içinde kızıştırıyor demektir.
Efendimiz'e (sas) Miraç'ta bazı ayetlerin hakikati gösterilmiş de olsa, zaman ve mekanın üzerine çıktığında önüne serilen hiçbir muhteşemlik onun dikkatini bozmadıysa ve "gözü kaymadı ve sınırı aşmadı" ise: İnsan trajedisinin nefsi aşağı çeken, şüpheyle kemiren çukurlarında evrensel değerlerini yüceltmeye çabalayan tevhid sanatçısının skalasını 'benlik lekeleri'yle oluşturması anlamsız demektir. Vakit kaybıdır. 'Güzel'e hizmet etmez. Kendi içindeki -ve her şeyin içindeki- aşk ateşini harlayıp -bir bakıma alevlere de miraç ettirmenin- üslubunu oluşturmaktadır o. (Devam edeceğim.)
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018