Markar ESAYAN

Adaylar ve madalyonun diğer yüzü
14.04.2011
2610

Partilerin milletvekili aday listeleri açıklandı. Pandora’nın Kutusu açıldı. BDP sükse yapmış durumda. CHP Ergenekon adaylarına rağmen, Baykal ekibini tasfiye ederek heyecan yaratmayı başardı. AK Parti ise genellikle hayal kırıklığı ile karşılanan renksiz bir liste ile meydana çıktı.

Ama durup tabloya biraz daha soğukkanlı bakmakta da fayda var.

Öncellikle parti içi demokrasinin olmadığı, lider kültü ve diktasının hala hüküm sürdüğünü bir siyaset zemininde olup bitiyor her şey, bunu unutmayalım. Böyle olmasının türlü nedenleri var. Siyasetin vesayet tarafından sürekli aşağılandığı, darbelerle parlamenter rejime ara verildiği, iktidar olma ile hükümet etmenin hiç çakışmadığı, Demirel gibi, çoğu siyasetçinin bırakın iktidar olmayı, hükümet edebilmek için bile vesayetle içli dışlı olduğu ve yeri geldiğinde -28 Şubat darbesinde olduğu gibi- bizzat suç ortaklığına girdiği bir “siyaset” tarihinden geliyoruz.

Tabii buna ataerkil, totaliter ve aşırı militarize olmuş genetik özelliklerimizi de eklemeniz gerekir.

Son yıllarda bu sorunlu alanlarda birkaç değişim kıpırtısı görmek mümkün oldu. En azından vesayetin geriletilmesiyle, iktidar olmak ile hükümet etmek arasında ciddi bir yakınlaşma yaşandı. Diğer yanda AK Parti’nin tercihlerinde, Erdoğan’ın son sözü söyleme tasarrufu mahfuz olmakla birlikte, aday belirleme konusunda yedi aşamalı bir süzgeç sistemi devredeydi. CHP ise 29 şehirde ön seçim yaptı. BDP kendine yönelik eleştirileri dikkate aldığını gösteren ve takdir toplayan geniş yelpazeli bir aday tercihinde bulundu.

Üç partinin ardında kalan ise, hala eski Türkiye’de yaşayan MHP oldu. Zaten bir sürpriz yapması da beklenmiyordu.

CHP için Ergenekon sanıklarını aday göstermesi, AK Parti için de Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesini gözden çıkarmış olduğu izlenimi veren zayıf profilli adaylar, gayrımüslim hiçbir adayın listelerde yer almaması eleştirilebilir. Eleştirilmeli de.

Ama bu madalyonun bir yüzünü tarif etmek olur.

Öncellikle, AK Parti artık partileşiyor. Devlete yerleşiyor. Buna müesses nizama dahil olmak da diyebilirsiniz, bir siyasi gelenek yaratma çabası da. Erdoğan, partisinin başından ama Cumhurbaşkanı, ama devlet başkanı, ama sıfatsız olarak ayrılmadan evvel, bir koalisyon partisi olmanın zayıflıklarını bertaraf etmek istemiş gibi. Aynı çizgide, onun arkasında kale gibi duracak, döğüşçü bir kadro hazırlamış. Aynı zamanda partiyi epey gençleştirerek, gelecekle ilgili “ithal” değil kendi yıldızlarını yaratmaya yönelik önemli bir yatırım yapmış.

Erdoğan’ın listesinden ben şu mesajı okudum: Dışarıdan telkinlerle, desteklerle bu işi yapacak dönemlerimiz geride kaldı. Artık iktidarım ve güçlüyüm, bu işe kendi siyasi örgüt ve tabanımla yola devam edebilirim.

Tabii bu yeni parti yapısı ile neyi nasıl yapacağı asıl sınav olacak. Erdoğan partisinin bu ülkede Britanya’daki Muhafazakâr veya İşçi partisi gibi kalıcı bir geleneğe dönüşmesini mi amaçlıyor, yoksa vadesi kendi şahsi ikbali ile sınırlı, başkan veya cumhurbaşkanı olması yolunda dövüşecek, sonra da kenara atılacak bir kadro mu kurmuş? Bunu çok yakında anlarız.

CHP de de ciddi bir “değişim” yaşandı. Daha evvel yazdım. Hala aynı fikirdeyim. Deniz Baykal Ergenekon devleti tarafından hal edildi. Bu, Ergenekon’un, yani İttihat ve Terrakici elitin devletten kovularak ilk defa gerçekten muhalefete düşmesi ve darbelerden umudu kesmesi sonucu oldu. Devlet formatı değiştiği için, Ergenekon da (Bu bir örgüt değil, aynı zamanda eski devletin ta kendisidir) CHP’yi yeniden yapılandırmanın kaset komplosuyla yolunu açtı. Kılıçdaroğlu, oy alarak CHP’yi iktidara taşıma hedefinde o an için en münasip isimdi. Ergenekon sanıklarının aday gösterilmesi ise Kılıçdaroğlu’nu da aşan bir “tepe” operasyonu. Bu işler böyle. Sizi partinin başına koyan iradeye karşı çıkamazsınız.

Nitekim Baykal ekibi aday seçimleri ile tamamen tasfiye edildi. Tıpkı AK Parti’nin aday seçimi gibi, CHP’de bu olanları da eleştirebilirsiniz. Ama Türkiye’de başka türlü bir değişim mümkün değil. CHP vesayetten ümidi kesip siyaset yapmaya başladıkça, ister istemez, kırılacak, çatlayacak ve dönüşecek. Bu ise dünkü halinden her halükarda daha olumlu bir durum demektir.

Hasılı, ortaya çıkan resmin soğuk bir analizini yaptım. Duygularım tabii ki başka şeyler söylüyor. Ama siyasetin kafamızdaki ütopyalarla örtüştüğü çok nadir anlar vardır tarihte, ki onlara da devrim denir.

Milletvekilliği konusu

AK Parti’den milletvekili olacağımla ilgili basında çokça haber çıktı. Dün de dostum Rasim Ozan Kütahyalı ismimin son ana kadar kulislerde çokça geçtiğinden bahsetti. Öncellikle, siyaset yapmaya kararlı olsaydım, açıkça adaylık başvurusunda bulunurdum. Bunda gocunacak birşey yok. Aday olmadığım gibi, bu konuda hiçbir görüşmem de olmadı. Ancak eğer teklif alsaydım, teklifin ciddiyet ve samimiyetini sınadıktan sonra illaki bir karar verecektim. Ama AK Parti Ermeni aday çıkarmaya cesaret edemedi. Bu da çok normal. Erdoğan, kendi tabanını ilgilendiren başörtülü aday çıkarma konusunda bile bu kadar pragmatik davranırken, Ermeni bir aday bu ülkeye çok lüks kaçardı doğrusu. Olay bundan ibaret.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (7)
  • barış çıplak

    barış çıplak

    18.05.2013 00:10

    çeşitli atomların ve atomaltı parçacıklarının belli bir hızda birbirlerine çarpmaları ışıklar ve alevler içinde yıldızları oluşturuyordu ve bir ilaha ihtiyaç yok deniliyor. Be hey akıl sahipleri kainatta ki sistem kainatta heran olup biten hikmetli akıllıca işler cansız parçacıkların yapacağı iş midir.Bu ne mantıksızlıktir.

  • ali ihsan azak

    ali ihsan azak

    17.05.2013 23:04

    İnsanoğlu en fazla 100 yıl süren ömrü ve eldeki bilimsel bilgilerle canlılığın oluşumunu açıklama konusunda çok doyurucu teorilere sahip değil... Ama evrimi etraflıca inceleyen ve biraz da abiyogenez konusunda bilgi sahibi olan bir insan bu konuda da en mantıklı ve doyurucu bilgilere sahip olabiliyor... Tanrı var mı yok mu sorusuna cevap ararken, tanrıların kültür tarihindeki evrimine bakmak gerekir. Başlangıçta deprem, gökgürültüsü ve bu gibi çözülmemiş doğa olaylarından başlayan tanrı kavramını taaaa big bangin ötesine kadar öteledik. Yine atomlar ve hücrelerin sırları da çözüldükçe o en küçük yapıtaşların ardındaki şeylere tanrı demeye başladık Bilim cevaplar buldukça tanrılar ya evrenin sonuna, ya da hücrelerin o en ulşaılmaz çekirdeklerine gömülecektir..

  • kamil

    kamil

    18.05.2013 02:29

    bir yaratıcı olmadan var olmayı aklına kabul ettiren düşünürler, kendilerine kanımca çok yumuşaklar. örneğin neden her baharda topraktan o yeşillikler çıkar ve bu oluşuma o yeşilliklerin düşünsel duygusal bir katkısı yoksa bu oluşumlara düşünen insanlar nasıl hiçbir şey kendi kendine olamaz bildikleri halde kendiliğnden olur der. gerçekten sır insanda ve aklında. kimi kendi kendine oldu der kimi bence biri herşeyi yaptı der. hangisi daha mantıklı?

  • burhanettin adaklıoğlu

    burhanettin adaklıoğlu

    13.10.2012 15:00

    Tanrıya ihtiyaç olmadan Kainatın oluşabileceğini anlamış olan insanoğlu, o maddenin nasıl insana evrilebildiğine hiç şaşırmamalı artık. Atomların birbirini çekerek daha karmaşık yapılar oluşturmaları, yani maddenin bünyesindeki kendiliğinden evrilebilme yeteneği, uzun yıllar önce açıklanmıştı zaten. Sizin muamma olarak anlattığınız insanın varaoluşuna dair kısım, birincisinden önce cevaplanmış olan işin daha kolay kısmıdır aslında, değil mi?

  • mehmet çetin çimagil

    mehmet çetin çimagil

    8.10.2012 23:53

    sayın ALTAN kainatın varoluşunu anlatan hawking malesef bir şeyi atlıyor. iki şeye ihtiyaç olduğundan bahsederek iki şeyin hep var olduğunu ve sonunda bir formul ile de kainatın olduğunu söylüyor. evet mesele çok basit olsa da o iki şeyin varlık meselesi çok basit değil. üstelik tüm olasılıklarda hep sonsuzda bir aritmetiği ile olması lazım ki sonsuzda birlerin sonsuz kez olması zaten hiçlik ifade ediyor kısaca sahipsizlik diye bir şey yok. merakımız ölüm ile giderilecek inanmak ise rahatlatır

  • tuhfe

    tuhfe

    9.10.2012 01:34

    dogru yone bakıyorsunuz Ahmet Altan insan kendinde bulacak rabbini ,üstad bediüzzamnın dedigi gibi inanmayan adamın işi daha zordur bir seyde degıl herseyde Allahın yoklugunu ıspatlaması lazım ama ınanın öylemi bir tek tek eserini göstermesi ispat icin kafiidir bir tek göz gibi ama sadece merak ediyorsanız mehmet cetin beyin dedigi gibi ölüm hepimizin merakını giderecektir yoksa inanmak ta rahatlık vardır Hz.Ali nin ya Allah yoksa diyen bedeviye cevabı gibi ya varsa...

  • M Ali Haydar

    M Ali Haydar

    8.10.2012 14:21

    nur talebelrin icinde Ahmed altan beyi ikna edici ilmi cevab verecek muhakak büyüklerimiz vardir shöyle hatirlatmada bulunayim islamcilikla ilgili kalemshörler adeta yarishiyorlardi ve coguda israfi kelam ediyorladir tesbitleride basürt tesbitlerdi birde yazar bilmem gazeteci DR daha ne ünvanlarla hava atiyorlar buyurun beyler size meydan insanligin girdigi girdabdan kurtarma ameli veya insan oglunu ahirzamandaki buhranlar anaforunda mutasiyonlara ugrayib mutsuzluk azab

Yazarlar