Markar ESAYAN
Ülke adeta bir açık ameliyat geçiriyor.
Ülkenin, tarihinde herhalde hiçbir dönemde bu kadar 'şeffaflaştığı' olmamıştı. Yargı, istihbarat kurumları, emniyet, cemaatsel yapılar, dış siyaset gibi konular kamuoyu önünde tartışılıyor. Krizin yarattığı olağanüstü 'şeffaflık' ve 'açık sözlülükle' birçok iddia ve sızdırma bilgiler önümüze seriliyor. İlginç, ilginç olduğu kadar tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar da verimli olabilecek bir açık ameliyat geçiriyoruz.
Tabii, bu durum çok uzun süremez. Hiçbir devlet kendisini bu kadar 'şeffaf' kılacak bir süreci uzun tutamaz. Bundan kastım, tabii ki demokrasinin olmazsa olmazı olan türden bir şeffaflık değil. MİT TIR'larının arandığı, yargı erki ve istihbarat kurumlarının birbirine silah çektiği, bilgilerin dışarıya servis edildiği, bunun da siyasi bir amaç dâhilinde yaşandığı bir 'açıklık' bu.
Zırhı soyulmuş elektrik kablosunu çıplak elle tutmak gibi.
7 Şubat MİT krizinde açığa çıkan, günümüze doğru çığ gibi ilerleyen, 17 ve 25 Aralık operasyonları ile -şimdilik- dip noktasını bulan bu deprem, olağan değerlendirmeler yapmayı da güçleştiriyor. Geçen günlerde güneydeki sahil ilçelerinden birinde, Erdoğan ve AK Parti'den hiç hazzetmediğini söyleyen CHP'li bir çiftle konuşuyordum. Neredeyse AK Parti'ye oy verecek kadar ürkmüşlerdi. 'En nihayetinde, ne kadar hazzetmesek de, meşru bir hükümet var karşımıza. Ama başka türlü yapılarla nasıl baş edilir ki!' diyorlardı özetle.
Kriz devam ettikçe, bu eğilim muhtemelen artacak. 'Erdoğan'ı indirmek' için yapılan her kamikaze saldırıyı, hangi partiden olursa olsun vatandaşın kendisine yönelik algılayacağı sınıra ulaştı çünkü. 'Siyasetin yanında yer almak' şeklinde özetlenebilecek ilkesel duruştan daha öte, evlerimizin, işyerlerimizin içine kadar girebilecek bir istikrarsızlık ve belirsizlikten bahsediyoruz. Burada insanlar, Erdoğan, Kılıçdaroğlu veya başka liderleri değil, kendi hayatlarını, işlerini ve çocuklarını düşünüyorlar.
Nitekim, Gezi krizinde de meşru itiraz, alan, şiddet ve zaman taşması yaptığında, ibre hızla Erdoğan'a doğru dönmüş, kaybedilen birkaç puanlık oy kaybı geri gelmişti. O zamanlar izah etmeye çalıştığımızda linç edildik ama, referandum kararının alındığı gece eylemler bitirilseydi, bu Türkiye'nin demokrasi kazanımı olacaktı. Ama öyle olmadı, çünkü inisiyatif gençlerin elinden kaçırılmış, siyasi operasyona kaydırılmıştı.
Muhtemelen en az Mart seçimlerine ve seçim sonuçlarının hazmedileceği Nisan ayına kadar tetikte olacağız. Bundan sonra, eğer sonuç alınamazsa, yine muhtemelen 'son düzlüğe' ve 'yeni temaya' hazır olmak lazım.
'Yolsuzluğa batmış, yargıya ve medyaya baskı yapan diktatör' propagandası, yerini 'Erdoğan hepimiz için büyük bir risk, iddialar doğru olmasa bile, bir kişiyi kurban etmek, bir ülkenin ateşe düşmesine yeğdir' alacak. Erdoğan bu sefer, seçimleri kazanmış, ama ülke için büyük risk ihtiva eden, dolayısıyla feda edilmesi gereken lider olarak pazarlanmaya çalışılacak. Bunun için halkın dehşete düşürülmesi gerekiyor. Kitlesel eylemler, kitlesel saldırılar ve 'ses getirecek suikastlar' olabilir.
Bu öngörüler, -en azından benim adıma- istihbari bilgilere değil, şahsi tecrübelerime dayanıyor. Umarım yanılırım. Doğduğum yaşadığım bu ülkede, genç yaşıma rağmen böyle sayısız dönem yaşadım. Devletin de buna göre önlem alması, bu dönemi adeta hiç uyumadan alarm seviyesinde geçirmesi lazım.
Tüm bu olağanüstülüğe rağmen, yaşananların son derece normal olduğunu söylemem garip kaçabilir, ama öyle, çok normal. En az 90 yıllık bir totaliter devlet yapısı ve iliklere kadar işlemiş bir ataerkil vesayet zihniyeti ile malulüz. Üstelik bu sadece son 11 yıllık değişime direnen statükocu kesimler için geçerli motif değil. Hepimize sirayet etmiş. O nedenle eski rejimden koparken, sadece ağır kavganın zorunlu kıldığı keskin hamleler değil, reformcu bloktaki zihniyet sorunları nedeniyle de çelişkili haller yaşadık.
İşte normal ve sağlıklı dediğim şey de bu... Değişiyoruz, kendi demokrasi kültürümüzü kendi özgün hallerimizle damıtıyoruz. Başka türlü nasıl olabilirdi ki! Bir günde mükemmel bir demokrasiye geçiş yapmayacaktık elbette. Arada yaşamamız, bedel ödememiz gereken, tecrübelerimizle 'farklı' davranarak aşacağımız sorunlarımız olmalı.
Yeni sorunlar değişim demektir.
Bizler 27 Nisan'da askerin muhtırasına direnen bir hükümeti ilk kez görmüştük ve bu tavır ülkeyi ilk defa tecrübe ettiği yeni sahalara taşıdı. Her defasında, halkın desteği ve ahlaki üstünlük ile yeni mesafeler kat edildi. 12 Eylül 2010 referandumundan sonra da, ilk kez siviller baş başa kaldı. Duvara çarptık ve bugünlere geldik. Eğer 27 Nisan, 367 kararı, darbe denemelerine çarpmasak, çarptığımızda ise 'farklı bir şey' yapmamış olsak, eski bildik dünyamızda oyalanacak, hiç gelişmeyecektik. Haliyle 17 Aralık gibi bir sorunumuz da olmayacaktı.
7 Şubat ve 17 Aralık gibi ağır krizleri kimse yaşamak istemez. Ama yaşanmaması için gerekli olan öngörüye ve kıvraklığa sahip olmamışsanız, yaşanması sizi yeni bir kavşağa getirir, bir üst level'ın önüne...
Yeni bir şey mi yapacaksın, geçmişi mi tekrarlayacaksın?
Krizden çıkışın mottosu bu sorudur.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019