Markar ESAYAN
Konuları sanki Türkiye demokratik kurumsallaşmasını tamamlamış gibi tartışıyoruz. Aslında konuları işimize geldiği gibi tartışıyoruz.
Yok hayır, “Biz neden böyle olduk”, “Neden kutuplaştık böyle”, “Kavga etmesek de hayat bayram olsa” türünden serzenişlere hiç girmeyeceğim.
Bunların hepsi gerekli ve normal şeyler. Hatta bir adım daha ileri giderek, bu işi çok iyi ve uygarca yaptığımızı düşünüyorum diyeceğim. Müesses nizam yıkılıyor. Müesses nizam yıkıldıkça, solcu değil, liberal değil de Kemalist oldukları ortaya çıkan kesimler çok kızıyor bu tesbite ama, evet Türkiye yavaş bir devrim yaşıyor. Buna tabii ki “devrimci halk savaşı” eşliğinde –halk devrimi diye bir şey var mı gerçekten?- ve keskin biçimde yaşanan devrimlerden ayırmak için “yavaş” diyorum. Aslında yavaş da değil. Evet,Müslümanlar ve Kürtler bu ülkeyi yeniden kuruyorlar. Çözüm Süreci de bunun ete kemiğe bürünmüş hali. O yüzden sırtlarına sürülmüş pislik gibi rahatsız oluyorlar bu süreçten.
Bu da normal…
Ne bekliyorduk ki! Bir odadan diğerine geçer gibi tekâmüle ermiş bir demokrasiye hemencecik kavuşmayı mı? Yok, o işler öyle olmuyor.
7 Şubat’ta biraz hissettiğimiz ve 17 Aralık’ta çıplak hale gelen şekilde, demokratikleşme sadece askeri kışlasına sokmakla olmuyor.
Evet, Erdoğan dahil istisnasız hepimiz totaliter geçmişin içinde şekillenerek geldik bugünlere. Demokrasi arayışlarımız kusurlarla malul. Ama Gezi’den beri manzaraya baktığımda, bizim aydınların, medyanın korkunçluğu yanında Erdoğan’ın sert üslubu veya onaylamadığımız bazı halleri, uygulamaları daha naif kaçıyor. Çözüm Süreci bitsin de çatışmalar yeniden başlasın diye açık açık veya alttan alta yapılanlar, yazılanlar çizilenler tam bir kepazelik. Ne aydınlarımız aydın, ne gazetecilerimiz gazeteci, ne de akademisyenlerimiz akademisyenmiş, bunu da yeni yeni anlıyoruz. İstisnalar saygıya layık tabii.
Ama bu da normal…
İyi gidiyor… Hükümet reform takvimini kendi siyasi ajandasına göre hızlandırıp yavaşlatmanın, ya da en azından yeteri kadar gayret göstermemenin bedelini ödüyor.Darbe Vadisi’ni Çözüm Süreci sayesinde nispeten kolay geçiyorlar. Eğer Öcalan’dan gelen uyarıları, talepleri dinlemez de bu işi artık yasal kapsama ve ciddi bir çerçeveye oturtmazsalar, bunun da bedelini ödeyecekler. Partiye çeki düzen vermek, tek adamlık sistemini yavaşça kurumsallaşmaya evirmek, yeni anayasa, kent siyasetinde katılımcı demokrasiye geçiş, yeni üslup, yeni ahlak, muhalefet boşluğunu Kent Konseyleri gibi ara dinamiklerle ikame etmek gibi adımları atmak için altın bir fırsat sundu 17 Aralık.
Eğer yurt dışından ithal ederek yapma hatasına yine düşmeyeceksek, demokrasi kültürümüzü bu deneyimlerle olgunlaştıracağız. Ben Türkiye’den çok ümitliyim. Çünkü geçmişte hiç gelmediğimiz yerleri deneyimliyoruz.
Yeni bir şeyi ilk kez 27 Nisan’da yaptık. Bir parti geçmişteki DP ve ANAP dönemlerinde olduğu gibi halka yönelik politika yapıyordu. Bunu biliyorduk. Ordu muhtıra verdi. Bunu da iyi biliyorduk. Ama ilk kez bir hükümet buna direndi. Bunu hiç bilmiyorduk. Sonrasında ise hep ilkleri yaşadık.
Askerî vesayeti yıkmasaydık, sivil vesayetin ne olduğunu göremeyecektik. Yani 500 bin liralık kutumuz açılmayacak, o soruyu hiç duymayacaktık.
Bana öyle geliyor ki, vesayet de, onun yap-bozuna dönmüş CHP de son seçimlerine giriyorlar. Gezi ve 17-25 Aralık’ta amaç hasıl olsaydı, ne olurdu? En az on bin daha Kürt-Türk gencimiz ölür, ekonomi mahvolur, iki sene sonra iktidarı elleri ile teslim ederlerdi. Demokrasimiz zarar görürdü. Çünkü sivil siyaset alanı bir kez daha tecavüze uğramış ve kasadaki birikim heba olmuş olurdu. Ama kaldığımız yerden devam derdik. Daha tecrübeli olarak.
Ama ne iyi ki seçimleri zamanında yapabiliyoruz. Bir stres testi olarak böyle ağır darbe denemelerinden ekonomimiz ayakta kalarak geçiyoruz. Bunlar iyi şeyler.
CHP vesayetle yaptığı bu ahlaksız işbirliğinin bedelini, demokrasiye daha çok teslim olarak ödeyecek. CHP başka nasıl değişebilirdi ki? Alıştığı şeyi sonuna kadar deneyecek ve duvara tosladığında gerçeklere dönecek.
Bu da iyi bir şey.
Hasılı, enseyi karartmayalım. Her halükarda iyi olacak. Maksat daha az acı çekmek. Bütün mesele bu.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019